Amsterdam Belediye Başkanı Femke Halsema'ya göre, uyuşturucu kaçakçılığı ve bu durumun kente olan "yıkıcı" etkisiyle başa çıkmanın en iyi yolu, kokain satışını devlet kontrolünde olacak şekilde yeniden düzenlemek.
Halsema, "Kokaini eczaneler veya tıbbi bir sistem üzerinden temin etmeyi düşünebiliriz." diyor.
Hollanda polisinin zamanının yüzde 80'ini alan "uyuşturucu karşıtı savaşın", şiddet dolu ve milyarlarca dolarlık yeraltı dünyasını engelleyemediğini belirten Halsema, "Bazı uyuşturucuların tehlikeli olduğunu kabul ediyorum ve uyuşturucu kullanımını azaltmanın akıllıca olacağını düşünüyorum. Ancak bu konudaki yaklaşımımızın işe yaramadığını da biliyorum. Uyuşturucuyu düzenlemenin daha etkili yollarını araştırmalıyız." diye konuştu
Başkan Halsema, kokainin sokak fiyatının değişmediğini belirterek, "Bu yüzden hiçbir etkimizin olmadığını söyleyebilirim." diyor ve ekliyor:
"Uyuşturucu kaçakçılığını suçlulara bırakıp, medeni bir piyasa oluşturma yolunda bir şeyler yapmamamız saçma değil mi?"
Ayrıca, düzenlenmiş bir kokain piyasasının yanı sıra ecstasy gibi diğer uyuşturucular için de bir piyasa oluşturulabileceğine işaret eden 58 yaşındaki kadın başkan, bu konudaki görüşlerinin oldukça tartışmalı olduğunun da farkında.
Özellikle de uyuşturucunun Avrupa'ya girişinde önemli bir kapı olan Belçika'nın Antwerp şehrinin belediye başkanından eleştiriler alıyor.
Hollanda'nın Rotterdam kentinin belediye başkanı da, Avrupa'ya uyuşturucu sokmak için yoğun olarak kullanılan şehirdeki kampanyasıyla tüketicilere hitap ederek, her bir kokain "hattının" suç çetelerine yardım ettiğini belirtiyor.
Ancak Halsema, üniversitede kriminoloji eğitimi aldığını ve tüketicilere suçlu muamelesi yapmanın çözüm olmadığını vurguluyor.
Halsema, hapishane sisteminin uyuşturucu suçlarından mahkum olan insanların sayısıyla başa çıkmakta zorlandığı Amerika Birleşik Devletleri'ndeki duruma dikkati çekiyor.
"Uyuşturucuyla mücadelede pragmatik tartışmalar yapılmıyor"
Amsterdam Belediye Başkanı Femke Halsema, Hollanda'daki uyuşturucu tartışmalarının genellikle "duygusal ve ahlaki" bir perspektiften ele alındığını belirtiyor.
Tartışmaların da "uyuşturucular sağlığa zararlı", "uyuşturucu kötü", "uyuşturucu kullanmak ahlaksızlıktır" gibi argümanlar etrafında döndüğü ve halk arasında bu görüşlerin hakim olduğunu söylüyor.
Uyuşturucu konusunda genellikle ekonomik veya pragmatik bir yaklaşımın pek gündeme gelmediğini ifade ediyor.
Halsema, "Konunun ekonomik veya pratik yönleri üzerinde detaylı bir tartışma yapılmıyor." sözleriyle tepkisini dile getiriyor.
Bu arada Hollanda hükümetinin konuyla ilgilenme konusundaki isteksizliği karşısında hayal kırıklığına uğradığını belirten Femke Halsema, tartışmayı uluslararası boyuta taşıdı.
Ocak ayında, diğer belediye başkanlarını ve uzmanları Amsterdam'da bir konferansa davet ederek şehirlerin uyuşturucuyu düzenleyip düzenlememeleri değil, nasıl düzenlemesi gerektiği üzerine bir tartışma başlattı.
Konferansın sonuç bildirgesi, Bern Belediye Başkanı ve eski Bogota Belediye Başkanı'nın da imzasıyla yayımlandı. Bu da fikrin uluslararası arenada ilgi gördüğünü gösteriyor.
Hollanda 'narko-devlet'e mi dönüşüyor?
Uyuşturucu kaçakçılarının kontrolündeki piyasaların tehlikelerini ve bu piyasaların yarattığı zararları göz önünde bulundurarak, kaçakçılığı önlemenin veya azaltmanın geleneksel yöntemlerle mümkün olmadığına işaret eden Halsema, mevcut yaklaşımlar ve politikaların uyuşturucu kaçakçılığı sorununu çözmekte yetersiz kaldığını belirtiyor.
Bu bağlamda, uyuşturucu ticaretini düzenleyerek yasa dışı piyasaların etkisini azaltmanın daha mantıklı bir yaklaşım olabileceğini savunuyor.
Bir diğer deyişle, yasa dışı uyuşturucu ticaretini yasal ve denetlenebilir bir şekle getirerek, kaçakçılığın ve onun yarattığı tehlikelerin önüne geçilebileceği görüşünü benimsiyor.
Uyuşturucu kaçakçılığı sorununa farklı bir açıdan yaklaşma ve yeni stratejiler geliştirme ihtiyacını vurgulayan Halsema, şöyle diyor:
"Uyuşturucu kaçakçılarının etkisini gerçekten azaltmanın yolları üzerine biraz düşünen herkes şu sonuca varıyor: Aslında başka bir alternatif yok."
Halsema, ağır uyuşturucular için "düzenlenmiş, sağlıklı ve kontrollü" bir pazar oluşturmanın on yıllar alacağının farkında olduğunu belirterek bu konuda etkili olmak için de Birleşmiş Milletler'in desteğini istiyor.
Ayrıca sürecin karmaşıklığına dikkat çekerek, narko-ticaretin tüm zincirini (üretimden dağıtıma) kapsamanın önemli olduğunu vurguluyor:
"Üretimden itibaren tüm zinciri hedef alma ihtiyacı ekleniyor... Eğer sadece bir bölümüyle ilgilenirseniz, bu suçluları çekecektir."
Keza, Hollanda'nın hafif uyuşturuculara karşı gösterdiği toleransın, ülkedeki kokain kaçakçılığındaki artışın nedeni olduğunu iddia eden eleştirilere de karşı çıkıyor.
Belediye Başkanı, "Bu konu yumuşak ya da baskıcı olmakla ilgili değil. Burada sadece coğrafi konumumuz ve ticaret geleneğimiz etkili." değerlendirmesinde bulunuyor.
Hollanda'yı sarsan uyuşturucu baronu Ridouan Taghi davasıyla ilişkilendirilen üç cinayete dikkati çekerek, konunun hayati bir mesele olduğunun altını çiziyor.
"Yargı sistemi baskı altında ve bu, inanılmaz miktarda paraya mal oluyor." diyen Başkan Halsema, AFP'ye verdiği röportajı şu sözlerle sonlandırıyor:
"Bu bağlamda, yavaş ama kararlı adımlarla, evet, uyuşturucuyla mücadele en öncelikli konularımızdan biri haline geldi ve bu durum bizi bir 'narko-devlet'e dönüştürüyor."