Anastasiades ile görüşme

Oshan SABIRLI

Rum Yönetimi Lideri Nicos Anastasiades’in seçilmesi sonrasında Rum Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na hiç gitmemiştim. Geçtiğimiz akşam Anastasiades’in daveti ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Kıbrıslı Türk ve Türkiyeli gazetecilere yönelik organize edilen basın toplantısına katılıp orada Anastasiades’in görüşleri ile buluşma şansına sahip oldum. Açıkçası eski Rum liderlerinin basın toplantılarına birçok kez katılmış olmama karşın Anastasiades döneminde bir ilk yaşandı. Türkçe çevri ile yapılan toplantıda Rum lider ilk kez Kıbrıs Türk ve Türkiye halklarına bu kadar ayrıntı ile seslendi. Bu toplantıların daha sık şekilde olacağını tahmin ediyorum. Gazeteciler olarak birbirimize toplantı öncesinde “yeni bir şey çıkar mı?” diye sorduk. Tüm gazetecilerin ortak kanısı, yeni bir mesaj verilmeyeceği doğrultusundaydı. Arzulamadığımız ama beklediğimiz gibi de oldu. Yeni, farklı bir açıklama bulamadık toplantıdan. Anastasiades çözüm ve barış istencine vurgu yaptı ancak bu şartlarda masaya oturmayacağını gayet net şekilde belirtti. Türkiye’nin Barbaros Hayrettin Paşa gemisinden ziyade Barbaros’un peşinde gezen savaş gemilerine vurgu yaptı. Rum lider, diyalogun karşılıklı saygı, savaş gemileri ve tehditlerden uzak başlaması gerektiğine işaret ederken, 11 Şubat 2014’te imzalanan ortak anlaşma öncesinde Türkiye’nin iyi niyetten yoksun bir şekilde Navtex yayınlayarak müzakerelerin tıkanmasını hedeflediğini savundu. Kıbrıs’ın kuzeyinde referanduma Hayır diyen bir lider, güneyde ise evetçi bir liderin olduğunu anımsatmamız ve Annan Planı’nda açıkladığı evetin arkasında olup olmadığını sormamız üzerine Anastasiades “söylediğim her şeyin arkasındayım ama şunu da unutmamak gerek, plan Kıbrıslı Rumlar tarafından büyük oranda reddedildi” dedi. Diğer gazeteci arkadaşlarımı bilmem ama konuşmaların satır aralarında ben, Rum Lider Türkiye’ye kendisini anlatamadığı yönünde serzenişte bulunduğunu hissettim. Özellikle Türkiye’nin Barbaros’un Navtex süresinin bitmesi ile geçen yaklaşık bir haftalık süreçte Rum lider masaya döneceği yönünde mesaj verdiğini fakat Türkiye’nin bunu anlamadığını savundu. O günlerde karşılıklı açıklamaları takip eden bir gazeteci olarak Trodos’ta Rum siyasi partiler ile gecikmeli olarak gerçekleşen toplantının ardından yapılan açıklamalarda böyle bir mesajın satır aralarına sıkışmadığı gayet net şekilde ortada. Türkiye’nin çözüm yönünde Barbaros ve savaş gemileri ile ilgili olarak yeni bir adım atmasını bekliyor. Bu adım atılmadıkça müzakere masasına dönülmeyeceği ise gayet net şekilde ortada. ***** ESKİ FOTOĞRAFLAR 1980’li yılların Lefkoşası’nda çarşının bulunduğu bölge cıvıl cıvıdı. Çocukluk zamanlarıma denk gelen o dönemlerde hatırladıklarım bugün ile karşılaştırdığımda çok özeldi. Oysa fotoğraflarda dış cephesi dökülmüş, boyası gitmiş eski binalar göze çarpıyor. Hiç kuşkusuz resimlerde gözüken çocuklar şu an kırklı yaşlarında olmalı. Lefkoşa’nın Şeher olduğu dönemlerin son demlerinde insanlar sanki çok daha mutlu yansıyor objektiflere. ***** BAĞCI DÖVMEK Medya mensupları olarak bazen vicdan azabı çekeriz. Birçok kişi ise zaaflarımızı bildiği için kullanır bizi. Oysa kişisel olarak tasvip etmediğimiz ancak haberleştirmek zorunda kaldığımız olaylarda yaşanır bazen. “Vatandaşın donu” dendi ilk, ardından “mevlit lokumu” geldi. Maliye Bakanı Zeren Mungan ile gerçekleşen 2015 Mali Yılı Protokol Görüşmeleri bazı sendikaların medyada daha görünür olmak adına yaptığı eylemlerle gündem oldu. Mungan’In sözcülüğünü yapmıyorum ama açıkçası bu eylemlerin, üzüm yemekten ziyade bağcı dövmek amacı ile yapıldığını düşünenlerdenim. ***** SON AKŞAM YEMEĞİ “Son Akşam Yemeği” tablosu 15. yüzyılda Milano'da Leonardo da Vinci tarafından Duke Lodovico Sforza'nın isteği üzerine yapılmış fresktir. Hıristiyan inanışına göre, İsa Mesih'in Romalı askerlerce tutuklanmasından bir gün önce Havarileriyle yediği son akşam yemeğini tasvir eder. Son Akşam Yemeği, Rönesans ressamlarınca çokça işlenen bir konu olmuştur. Son akşam yemeğinde hain olarak nitelendirilen Yahuda’nın kim olduğu ise bilinmiyor. Peki siz Yahuda’yı bulabildiniz mi?