Ankara AB'yle "pozitif gündem" arayışında

Ankara, Almanya Dışişleri Bakanı Maas'a AB ile "pozitif gündem" arayışında olduğu mesajını verdi. Ancak uzmanlar, pozitif gündemin temel kriterinin hukuk reformu olduğuna dikkat çekiyor.

Doğu Akdeniz'de 2020 boyunca yaşanan gerilimden sonra Avrupa Birliği'nden (AB) çıkan aşamalı yaptırım kararını "pozitif gündem"e çevirme kararı alan Ankara, 25 Ocak'ta Yunanistan'la İstanbul'da istikşafi görüşmelere başlıyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu öncesinde ise 21 Ocak'ta Brüksel'de temaslarda bulunacak, AB'nin en üst yetkilileri de ay sonunda Ankara'nın konuğu olacak.

Bu trafik öncesi Almanya Dışişleri Bakanı HeikoMaas'ın Ankara'yı ziyaret etmesi de Türk hükümetindeki "pozitif gündem" arayışını Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun deyişiyle "mutluluğa" dönüştürdü. Ankara'da bugün resmi temaslarda bulunan Maas, "Sevgili Mevlüt" diye hitap ettiği Çavuşoğlu'na Yunanistan'la 1996’dan beri yapılamayan istikşafi görüşmelerin başlayacak olmasından dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi, basın toplantısında ayrıca "Artık ileriye bakmalıyız" ifadelerini kullandı.

Almanya'nın AB içinde Türkiye için "güçlü destek" olarak görülmesi, istikşafi görüşmeler öncesinde Maas-Çavuşoğlu buluşmasının daha da önemli hale getirdi. Çavuşoğlu da bu bağlamda açıklamasında Türkiye'nin AB ile pozitif gündem yakalayıp sürdürme arzusuna en güçlü desteğin Almanya'dan geldiğine dikkat çekti.

Basın toplantısı sonrası kendisini izleyen gazetecilerle sohbet eden Çavuşoğlu, "Mutluyum" derken Türkiye'nin özellikle Yunanistan konusunda çözümsüzlük istemediğini bir kez daha AB’ye göstermek, anlatmak istediklerinin altını çizdi. "Diyalog istiyoruz ve buna kararlıyız. AB'yle diyalogumuzu kimsenin engellemesine izin vermeyeceğiz" diyen Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz'de, Ege'de "provokatif" girişimlerde bulunanın Yunanistan olduğunun anlaşılmasını istediklerini söyledi.

İstikşafi görüşmelerin barışçıl bir ortamda başlayıp sürmesi için her türlü hazırlığı yaptıklarını söyleyen Çavuşoğlu, Maas'ı da bu konuda özel olarak bilgilendirdiklerini de dile getirdi.

"Türkiye AİHM kararlarını tanısın"

Peki AB ile Türkiye arasındaki "pozitif gündem" ne kadar ilerleyebilir?

Türkiye'nin bir dönem AB Daimi Temsilciliği görevini de yapan emekli büyükelçi Selim Kuneralp, DW Türkçe'ye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın AB ülkelerinin Ankara'daki büyükelçileriyle biraraya gelip Türkiye'nin AB üyeliği için kararlılık vurgusu yapmasının çok önemli olduğunu, AB ile diplomasi trafiğinin hızlanmasının mutlaka daha büyük fırsata çevrilmesi gerektiği görüşünde.

Kuneralp, "Erdoğan için zor bir viraj. Hem iç siyasette hem de dış siyasette aksiyon alması, harekete geçmesi gerekiyor. AB'ye mesaj vermenin ötesinde, uygulamada ne kadar AB yanlısı olduğunu göstermesi gerekiyor" diyor.

Ankara'nın Yunanistan'a diyalog çağrısının, İsrail'le normalleşme arayışının olumlu gelişmeler olduğunu anlatan Kuneralp, "Peki hukuk reformu nerede?" diye de sözlerini sürdürüyor.

Ankara'nın eski HDP eş genel başkanı Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılmasını isteyen AİHM kararını tanımadığını hatırlatan Kuneralp, "AİHM kararlarını tanımadıktan sonra Türkiye'nin AB ile pozitif gündemi sürdürmesi mümkün değil. Türkiye, diplomaside iyi ilişkileri geliştirirken hukukun üstünlüğünü tanıdığı da hem AB'ye hem de kendi vatandaşlarına göstermek zorunda" yorumu yapıyor.

"Yapılacak çok ev ödevi var"

Uluslararası ilişkiler uzmanı Sezin Öney de yeni yılın hem AB hem de Türkiye açısından ikili ilişkilerde bir açılım süreciyle birlikte geldiğini düşünenlerden. Ama Öney, bu açılım sürecinin aslında bir "anlaşmalı ayrılığa" işaret ettiği kanısında.

Öney neden böyle düşündüğünü ise "Doğu Akdeniz'de ya da Ege'de gerilimi düşürme yanlısı gibi görünen bir Türkiye var şimdi, ama yapılacak diğer ev ödevleri ne olacak?" diye anlatıyor. Öney bu ev ödevlerinin başında OHAL uygulamalarının son bulması olduğunu belirterek "AB, Türkiye'deki temel hak ve özgürlüklerin korunmasındaki ısrarını sür,dürecek. Türkiye bu alanda adım atamazsa da Yunanistan'la istikşafi görüşmeler başlatmış olmanın bir anlamı kalmayacak" diyor.

Türkiye insan hakları alanında geri durdukça AB'nin de Türkiye'yle ilişkilere "yeni bir çerçeve" çizme arayışını sürdüreceğini vurgulayan Öney, "Evet, yeni bir dönem başlıyor ama bu olsa olsa 'anlaşarak ayrıldık, ortak işleri ve sorumlulukları kavgasız, gürültüsüz beraber yönetelim' dönemi olacaktır. Çünkü hukuk reformundan söz eden Türkiye ne yazık ki somut adım atamıyor" değerlendirmesini yapıyor.

Uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Serhat Güvenç ise pozitif gündem arayışındaki Türkiye'ye Almanya'nın yardım etme isteğini Heiko Maas ziyaretiyle açıkça ortaya koyduğunu söylüyor. Güvenç, "Almanya da başta Doğu Akdeniz olmak üzere ikili diplomatik ilişkilerde gerilim istemediğini açıkça söyledi. Belli ki sadece Ankara'ya değil, Atina'ya da gerilimi bitirme mesajı verdi. Gerilimin biteceği söylemek çok zor" diyor ve ayrıca ABD'de Joe Biden’ın da 20 Ocak'ta iş başı yapacağını hatırlatıyor.

Güvenç sözlerini "Biden yönetimi iş başına gelirken tüm ikili ve bölgesel ilişkilerin gözden geçirilmesi gerekiyor ki; bunu da AB içinde en iyi şekilde Almanya yapıyor. Almanya, Ankara-Atina hattında olduğu kadar Brüksel hattında da aktif olacağa benziyor. Artık Ankara her şeyden önce S-400 mü, F-35 mi ikilemine son vermeli" şeklinde sürdürüyor. 

Hilal Köylü / Ankara

© Deutsche Welle Türkçe