Taner Ulutaş Arada Bir Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Rum Lider Anastasiadis’in Arasta ve ‘Uzun Yol’ olarak bilinen Ledra Street’te birlikte yürümeleri halk arasında ‘Golorambi’ ışıcığı kadar bile olsa yeni bir umudun doğmasına neden oldu. Büyük Han’da kahve, Uzun Yol’da zivaniya içmeleri, ‘Annan güzel mi ? denildikten sonra yoğun bakıma kaldırılan veya bir başka deyişle Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz. Gitti gidiyor, Allah rahmet eylesin. Ruhuna Fatiha okumaya hazır olun denilen yeni bir anlaşmanın tekrar kalbinin atmasına ve yaşam belirtileri göstertmesine neden oldu. Detay Gazetesinde oturup, biraz nostalji yaparak arşive bir göz atayım dedim. Allah Rahmet eylesin Rauf Raif Denktaş’ın demeçlerine göz attığım zaman kar tanelerinin bir birine zarar vermeden yol almalarının mümkün olduğunu bize göstertmelerine karşın bizim bir birimize ne kadar zarar vererek yol aldığımızı gördüm. Kan döktük bir karış toprak vermeyiz kitabından pasajlardan tutun da giden Türk ancak gelende Türk nutuklarına kadar, hırsız ve soyguncuya karşı iki köpek besleyin söylemlerine kadar her şeye rastladım. Sonrasında Sayın Eroğlu’nun birçok demeci gözüme ilişti. Görüşmelerde Anastasiadis’e biz çözüm yanlısıyız. Ve ne gerekirse yaparız diyerek işkembei – kübradan bol bol fırlatıp, bir iş yerinin açılışında ‘Mantin’ keserken, bakın Rum gelirse bu iş yerini sizden alır. Bir köy sohbetinde kahvesini yudumlarken köylüye bir anlaşma olursa bize toprak bırakmayacaklar. Sizin köye de el koyacaklar sözcüklerine kadar her şeyi gördüm. Bence halka öcü olarak gösterilmeye çalışılan o ucubeyi, Akıncı ile Anastasiadis’in Büyük Han’daki sohbeti ile Uzun Yolda ‘Fon Deep’ yaptıkları zivaniya öldürdü. Yoğun bakımda yatmakta olan ‘Umut’u da tekrar yaşama döndürdü. Gelen Türk giden de Türk. Ama anne kucağından kopup Londra’lara, Avustralya ve Kanada’lara giden O Türk, hiçbir zaman öğrenci olarak geldiği KKTC’de, Kıbrıs Bayrağı açtı diye bir Kıbrıslı Türk’e saldırmadı. Buralara gelen ve kaçak olarak çalışırken, Mersin’deki Akdeniz Oyunlarında, Trabzon’daki Gençlik Olimpiyatında, Eskişehir’de Hentbol Milli Maçında açılan ve önünde selam durulan Kıbrıs Bayrağını açtı diye bir Kıbrıslı Türk’e saldırmadı. Kısacası gelen Türk ama giden analarının kucağından kopup yaban diyarlara göçen Kıbrıslı Türk’tür. Gelene hoş geldin deriz. Ama Tuğgeneral Ali Nihat Özeyranlı gibi Cumhurbaşkanı (O zaman başbakandı) Eroğlu’na neden Polise Türkiyelileri polis olarak almazsınız dedikten sonra bir tane Kıbrıslı Türk’ün polis yazılmadığının sorusunu da sorarız. Yıllar önce buralara gelip buraları yurt belleyen. Çocuklarını burada doğrup burada büyüten insanlar ile akraba olduk. Onları tenzih ederek söylüyorum. Ama Gındırık gördükleri kapıdan balıklama içeri dalıp soygun moygun, uyuşturucu muyuşturucu ne varsa daldan dala konanlara artık set çekilmesi gerekir. Burasının artık bir ‘Huzur Adası’ olması için liderler gibi el ele vermeliyiz. Rum sanırım aklını başına devşirdi ve yapılan anketlerde çözüm isteyenlerin oranı oldukça yukarılara çıktı. Bu tren kalkmadan binmek gerek. Hem Anastasiadis’i hemde Akıncı’yı bir daha bulmayabiliriz. Annan Öldü ama Eide yaşıyor. Annan’ı öldürenlere Eide’yi de öldürmeleri için fırsat vermeyelim.