Annem!..

Taner ULUTAŞ

Taner Ulutaş Arada Bir Son yılların modasıdır kadınlar ile ilgili günlerin oluşturulması. Aslında, en kutsal varlıklarımız ‘Annelerimiz’ dışında ‘ Sevgililer Günü’, ‘Kadınlar Günü’ gibi kadınlara yönelik günler, benim kanaatime göre liberal ekonomide alış veriş pastasının insanlara dağıtılması yönünde suni olarak yaratılan günlerdir. Bu günler, çiçekçinin, hediye satan dükkânların hareketlendirilmesi ve satışların hızlandırılması yönünde liberal ekonomiye katma değer katması için patronlar tarafından yaratılan günlerdir. Bizleri 9 ay 10 gün karnında taşıyan. Hasta olduğumuz zaman başımızda sabahlayan. Başımız ağrısa onun yalnız başı değil tüm uzuvlarının ağrıdığı en kutsal varlıklarımız ‘Annelerimiz’ için her günümüz ‘Anneler Günü’ olması gerekir. Allah rahmetini eksik etmesin. Mekânı Cennet olsun. Işıklar içerisinde yatsın. Çocuktum. Tahtakale’de Olimpiyagos Kulübünün yakılmasını, Türklere mal eden Rumların,  saldırması sonrasında bizleri korumak için Rahmetli Anneciğimin, kendini nasıl siper ettiğini dün gibi hatırlarım. Sonrasında da,  Tahtakale Bölgesinde yaşayan Kıbrıslı Türklerin yaşamları saldırılar sonrasında tehlike altına girince, bizi sırtında taşıyarak Tantinin Hamamının bulunduğu bölgeden, Türk Kesimine hiç şikayet etmeden nasıl geçirdiğini hiç ama hiç unutamam. Yine İngiliz Sömürge döneminde, şimdiki Mahkemelerin, Posta Dairesine bakan o demir kapısı önünde sallanan İngiliz Bayrağını komşumuz Zehra abla ile gönderinden indirdiğini ve dişleri ile o bayrağı nasıl yırtmaya çalıştığını, müdahale etmek isteyen İngiliz Askerleri ile nasıl mücadele verdiğini unutmam mümkün değil. İngiliz Askerinin vurduğu cop ile başı yarılan Zehra ablanın başına atılan dikişlerin yanı sıra, annemin ediği coplardan vücudunun mosmor olduğunu gördükten sonra bu ‘Anaların’ hakkının hiç ama hiç ödenemeyeceğini taaa o zamanlardan beynime kazıdım. Vatanı ve milleti için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan Anneciğimin, 1963 yılında başlayan çarpışmalarda yaralılara yardım için Kızılay’da verdiği mücadele dün gibi gözümün önünden gitmiyor. Yıllarca Kızılay Hastanesinde aşçılık yapan ve Mücahitlere yemek pişiren Annem bizi vatana millete hayırlı evlat yetiştirmek için saçını süpürge etti. Babama iyi bir eş bizlere iyi bir anne olabilmek için gecesini gündüzüne kattı. Ben kendi annemi bildiğim için kendi annem ile olanları yazdım. Ama eminim istisnalar dışında tüm anneler benim annem gibi kocasına iyi bir eş, evlatlarına iyi bir Anne olabilmek için saçlarını süpürge yaptı. Çocuklarının başı ağrısa ve hasta olsa onların rahatı ve huzuru kaçtı. Çocuklarına yapılan bir saldırının önüne hiç düşünmeden atlayan ve vücudunu siper eden Anneler dışında hangi insan var  diye sorsam yanlış bir sorumu sormuş olurum. İşte bu nedenle sevgililer günüymüş. Bilmem ne günüymüş, ‘Anneler Günü’ dışında bizim için vız gelir tırıs gider. Başımızın tacı, gönlümüzün aşkı, ruhumuzun ilacı annelerimiz için bir değil inanın hergün Anneler günü. Dün, Anneler günüydü. İçimde yine anlaşılmaz bir hüzün vardı. Yine ilk ve büyük aşkım ‘Annem’ hatırıma geldi. Fotoğrafına baktım. Hüzünlendim. Ama eminim o an o da beni seyrediyor ve hissettirmeden saçlarımı okşuyor yanağıma öpücük konduruyordu. Işıklar içinde uyu. Cennetteki yerinden arasıra bana bir öpücük gönder. ‘İlk ve Büyük aşkım’ Annem.