Doğu Akdeniz Üniversitesi kampüsü içerisinde bulunan Alfam Öğrenci Yurdu’nda 22 Kasım 2015 tarihinde oda arkadaşı Tevfik Uzunoluk’u hunharca katleden sanık Tevfik Utku Polat, dün Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi’ne çıkarıldı. “Tahammüden adam öldürme”, “Adam öldürme”, “Ciddi darp” ve “Kanunsuz bıçak taşıma” davalarından yargılanması beklenen sanık Polat, avukatı İbrahim Demirtaş’ın talebi üzerine cezai ehliyetinin var olup olmadığının tespiti için tekrardan doktor kontrolünden geçirilecek.
Polat'ın avukatı cezai ehliyet kararı için Mehmet Çakıcı'yı çağırdı
Sanık avukatı İbrahim Demirtaş, sanık Tevfik Utku Polat’ın akıl hastalığı ile ilgili cezai ehliyeti olmadığı yönünde iddiası bulunduğunu söyledi. Sanık Polat’ın “Tahammüden adam öldürme” ve “Adam öldürme” suçlarından metalder olduğunu anımsatan Demirtaş, bu davada ilk günden beri bu davanın esasını teşkil eden sanığın olay anında cezai ehliyetinin olmadığı ve akıl hastalığının var olduğu yönünde iddialarının olduğunu vurgulayarak, İddia Makamının tanığı Müfettiş Muavini Halil Seven’in şahadetinde bu sanığın cezai ehliyet ile ilgili kontrolünün yarım saat ile bir saat arası olmak üzere iki kez kontrolden geçirildiği ve sağlam raporu alındığı yönünde bir beyanda bulunduğunu söyledi. Demirtaş, bu beyanlar üzerine savunma makamı olarak bu kontroller için toplam 1 saatlik sürenin yetersiz olduğunu göstermek açısından Uzman Psikiyatrist Mehmet Çakıcı’yı mahkemeye tanık olarak çağırdığını ve bu tür kontrollerde en az 8 en fazla 10 seans, bu seansların da her birinin 2 saat süreye tekabül ettiği ve bundan sonra bir kişinin cezai ehliyetinin var olup olmadığı yönünde bir karar üretilebileceğini aktardığını belirtti.
Demirtaş: “İlk rapor yetersiz...”
Anayasanın 17. Maddesinin 2. Fıkrasının kendilerine adil yargınlama hakkı verdiğini dile getiren sanık avukatı İbrahim Demirtaş, tutukluluk aşamasında sanık hakkında cezai ehliyetinin var olduğu yönünde bir rapor verildiğini belirtti. Demirtaş, savunma olarak bu raporun yetersiz olduğunu ve sanığın bir kez daha kontrolden geçmesi gerektiği iddiasında olduğunu ifade ederek, sanığın mahkemenin uygun göreceği bir yer ve tarihte kendi tanığı olan Uzman Psikiyatrist Mehmet Çakıcı veya mahkemenin uygun göreceği herhangi bir uzman kişi tarafından cezai ehliyet bakımından tekrar kontrolden geçirilmesini talep etti.
Kıdemli Savcı İldeniz talebe itiraz etti...
İddia Makamı adına davayı yürüten Kıdemli Savcı Mustafa İldeniz, sanık avukatı İbrahim Demirtaş’ın talebine itiraz etti. Sanık avukatının, şuan mahkeme huzurunda emare olmayan remant (tutukluluk) ve teminat notları üzerinden talebini desteklemeye çalıştığını belirten İldeniz, bu meselede sanığın mahkeme huzurunda ilk soruşturma safhasında itham edildiğini ve duruşmasının yapıldığını anımsattı. İldeniz, sanık avukatının yapmış olduğu talebin gecikmiş bir talep olduğunu ifade ederek, böyle bir müracaatın yapılabilmesi için önce mahkemeye müdafaa makamının sanığın itham edilmesini talep etmesi gerektiğini söyledi. Yapılan müracaatın son derece gerekli koşulları oluşmamış bir müracaat olduğunu savunan İldeniz, talebin yasal dayanaktan, mahkeme huzurunda tatminkar bir şahadetten ve malzemeden yoksun olduğunu belirtti. Kıdemli Savcı Mustafa İldeniz, ilk tahkikat duruşmasında Dr. Fazilet Öztürk’ün raporunun emare yapıldığını anımsatarak, “Tahammüden adam öldürme” ve “Adam öldürme” suçlarıyla itham edilen sanığın cezai ehliyetinin tam olduğuna mütedair raporun mahkeme heyetinin dosyasında olduğunun altını çizdi. Mahkemenin yapılan bu talebi yerinde görmesi halinde ve savunmanın bu talebini red etmemesi halinde sanığın tekrardan kontrolden geçirileceği yerin özel psikiyatristler değil Barış Sinir ve Ruh Hastalıkları Hastanesi olduğunu belirten İldeniz, bu safhada sanık avukatı tarafından yapılan müracaatın rededilmesini talep etti.
Esendağlı: “Müracaat usulsüz değil...”
Mağusa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Melek Esendağlı, ithama geçmeden önce sanık avukatı tarafından bir müracaat yapıldığını anımsatarak, sanık avukatının gerek sanığın tutuklandığı ilk aşamadan gerekse ilk duruşma safhasından itibaren sanığın akıl hastalığı sahibi olduğu ve cezai ehliyet sahibi olmadığı için talepte bulunduğunu ve bu doğrultuda sanıkla ilgili geçmişte tahkikat safhasında bir muayenenin söz konusu olduğu, ancak sanığın başka bir doktorun da muayenesine ihtiyaç duyduğu ve bu yönde mahkemeden talepte bulunulduğunun ifade edildiğini söyledi. İddia Makamı tarafından sanığın doktor muayenesinden geçirilmesi hakkındaki talebe itirazda bulunulduğuna da değinen Esendağlı, İddia Makamının, bu müracaatın, özellikle Fasıl 155 Madde 71 tahdında usulsüz olduğunu, gerekli koşulların oluşmadığını, ithama geçilmeden önce böyle bir müracaatın yapılmasının söz konusu olamayacağını, koşullar oluşursa ve bu yönde bir müracaat yapılabilecekse de bu doğrultuda mahkemenin emir vermesi halinde sadece Barış Sinir ve Ruh Hastalıkları Hastanesinde muayenenin yapılabileceğini ifade ettiğini belirtti. Esendağlı, huzurlarındaki müracaatı incelediklerini dile getirerek, özellikle Anayasa Madde 17 “Hak arama özgürlüğü ve yasal yargı yolu” başlığı altında 4. Fıkrada B bendinde ‘herkes davasını mahkemeye sunmak ve bunu hazırlamak için gerekli zamana sahip olma hakkına sahiptir’ ifadesinin yer aldığını, Anayasa Madde 18’de ise “Cezaların yasal ve kişisel olması ve sanık hakları” başlığı altında, 5. Fıkra B bendinde ‘herkes en azından savunmasını hazırlaması için yeterli zamana ve kolaylıklara sahip olmak hakkına sahiptir’ düzenlemesinin açık olduğunu vurguladı. Sanık avukatının savunma hakları bakımından sanığın arzu ettiği bir doktor tarafından muayene edilmesi hakkında imkana sahip olmasını talep ettiğinin görüldüğünü belirten Esendağlı, savunma hakları bakımından sanığın kendi doktoruna muayene edilmesini ve sanığın kendi tanıklarını mahkemeye getirme imkanına sahip olması gerektiği gibi savunması ile ilgili hazırlıkları yapma imkanına da sahip olması gerektiği kanaatinde olduklarını açıkladı.
Esendağlı, İddia Makamı tarafından, bir emir verilecekse bunun Barış Sinir ve Ruh Hastalıkları Hastanesinde yapılması gerektiği yönündeki itirazını da değerlendirdikleri zaman kişilik hakları bakımından şahısların kendi arzu ettikleri doktora muayene haklarının elinden alınmasını uygun ve adil bulmadıklarını açıkladı. Yine İddia Makamı tarafından ifade edilen Fasıl 155 Madde 71 tahdında usulsüz bir müracaat olduğu hususundaki itirazı değerlendirdiklerini belirten Esendağlı, henüz ithama geçilmeyen bir safhada ve sanığın savunması ile ilgili değerlendirmelerini ve bu yöndeki imkana sahip olmak bakımından yaptığı bu müracaatı usulsüz değil, Madde 71 dışında ve Madde 71’den önce yapılması gereken uygun bir müracaat olarak değerlendirdiklerini açıkladı.