Yoğun geçen bir haftadan sonra eşim ile işi gücü bırakalım ve üç-beş saati kendimize ayıralım istedik. Önce Girne’ye sonrasında da en az Girne kadar güzel bir bölgeye sahip olan İskele’nin yolunu tutalım dedik. Bölgede yaşamlarını sürdüren dost ve arkadaşlarımızı da bir Pazar günü rahatsız etmek istemediğimiz için sessiz sedasız İskele’ye gittik. Sevgili dostumuz Hasan Uluer’in mekânı olan Kemal’ın yerinde vakit geçirelim istedik. Tabi oralara gidip de gazetecilik damarınız tutmaz mı?, pilavdan dönenin kaşığı kırılsın diyerek, bölgenin de bir araştırmasını yapalım dedik. Bafra Bölgesinden gelip, Merit Otel’e ait Cyprus Garden tatil yerinin yanına kadar gelecek olan yolun durumunu da öğrenelim istedik. Yolun Bafra bölgesi önünden yapımına başladığını ve İskele’ye doğru gelmeye başladığını öğrendim. Ancak bu bölgedeki insanlar hala daha bir bilmez ile karşı karşıya oldukları için büyük bir tedirginlik yaşıyor. Ünlü düşünürler sen ne kadar bilirsen bil, anlatabileceklerin karşındakinin anlayacağı kadardır der. Bizde bizi yönettiğini zannedenlere hep, be üstatlar şeffaf olacağız dediniz. Kapkara bir renge bürünüp şeffaflıktan öte renginizi bile sakladınız. Politikalarımız ile Sosyal Devlet olup halkımızı refah ve mutluluk içerisinde yaşatacağız dediniz. Ama politika ve hayata geçirmeye çalıştığınız metodunuza bakınca hiçbir metodunuz ve emir alma politikanız dışında metod ve politikanız olmadığını gördük. Bakın, metodu olan topal, metotsuz koşandan daha çabuk ilerler der büyüklerimiz. Dağıtacağınız mutluluğa gelince mutluluk elin erişebileceği çiçeklerden demetler yapma sanatıdır. Eee hani sizin çiçekler? Siz dışı yeşil, içi kırmızı olması gereken ama kabak çekirdeğinden ekildiği için içi sarımtırak olan ‘Karpuz’dan başka hiçbir şeyi bize sunmadınız ki. Bölge halkı yeni yapılması düşünülen yolun nereden geçeceğini bilmediğinden evleri, iş yerleri ve sahip oldukları araziler için tedirgin. Yol belki benim araziden geçecek ve attığım para buhar olacak düşüncesi ile arazisine bir çivi çakamama telaşı içinde girdi. Asırlık Efkaliptus ağaçlarını kestiniz. Yeniden açılacak dediniz. Ama öyle bir kesme kestiniz ki, yeni doğan bir çocuk bile o Efkaliptus ağaçlarının yeniden yeşerdiğini göremeyecek. Balıkçı barınağındaki rıhtım büyük tehlike içerir birinin hayatına mal olacak dedik. Rıhtım yer yer çöktü deniz alttan görünüyor. Karanlıkta biri bu ‘Lukkolardan ‘ (Çukur) denize uçarsa ana bile diyemeyecek dedik. Elektrik kabloları denizin içinde balık gibi yüzüyor. Allah göstermesin biri çarpılırsa bunun hesabını kimse veremez dedik. Dedik ama biz söylediklerimiz ile kaldık. Bizi yönettiğini sanan en ufağından en büyüğüne kadar politikacı ve bürokratlara böyle yaşam olmaz ve olamaz diyoruz. Bakın ünlü düşünür Mark Twain o şekilde yaşamlısın ki öldüğün zaman tabutçu bile matem tutsun der. Ama sanırım siz siyasi mevta olduğunuz zaman, millet arkanızdan bırakın matem tutmayı koro halinde ‘Cibbana’ (Alkış) çalacak. ***** İskele Balıkçı barınağı tehlike saçıyor İskele- Boğaz Balıkçı Barınağı’nda, denize içerisine uzanan ve açıkta olan elektrik kablolarının yanı sıra rıhtım ve barınak etrafındaki yollarda meydana gelen çökmeler insanlar için ciddi tehlike oluşturmaya devam ediyor. Balıkçı Barınağı pislik yuvasına dönüşürken deniz çöpten geçilmiyor. Vatandaşlar ve turistlerin geçit olarak kullandıkları köprüde yer yer meydana gelen çökme nedeni ile can güvenliğinin olmadığı gözlemlendi,