Acil Tıp Uzmanı Prof. Dr. Özgür Karcıoğlu aşırı sıcakların bebek ve küçük çocuklar, yaşlılar, kronik hastalıkları (özellikle kalp, akciğer ve böbrekle ilgili hastalıklar) bulunanlar için daha riskli olduğunu söyledi. Aşırı sıcaklarda az su içmek pek çok soruna zemin hazırlıyor.
Artan su kaybı, sıcak bitkinliğinden başlayıp çarpması ve hatta komaya kadar gidebilen sorunlara zemin hazırlıyor. Aşırı sıcaklar herkesi etkiliyor. Ancak bazı gruplarda daha ciddi sorunlara yol açıyor. Yaşlılar (özellikle 75 yaş üstü), bebekler ve beş yaş altı çocuklar (sıcaklığa karşı koruyucu mekanizmaları yeterince gelişmemiş), hamileler, engelli bireyler ve açık havada çalışanların sıcak havadan daha fazla ve hızlı etkileniyor. Yoğun betonlaşmanın yaşandığı kentlerde yeterli doğal ve yeşil alan olmadığı için, sıcaklıklar daha da artıyor. Dolayısıyla kentlerde yaşayanlar için risk daha da büyük.
Özellikle yaşlıların yeterli su içip içmediklerinin takip edilmesi gerekiyor. Karcıoğlu derdini anlatamayan demans ve bakım hastalarına dikkat edilmesini hatırlattı: “Bunlar susadıklarını ifade edemeyebilirler. Bakıcıları ya da yanlarındakiler de dikkat etmez ve her zamanki kadar su verirse, susuzluktan bilincini kaybedebilir, komaya bile girebilirler. Aynı dikkat bebeklere de gösterilmeli.”
Su kaybı kanı koyulaştırıyor
Aşırı su kaybı kalp krizi, beyin kanaması risklerini de artırıyor. İnsan vücudunda belli bir miktarda kan var. Elbette ki sıcakla kaybedilmiyor ama susuz kalındığında kan daha koyu hale geliyor. Beyin ve kalpteki kılcal damarlarda dolaşımı zorlaşıyor. Karcıoğlu, “Damar sertliği gibi bir sorunu da varsa kalp krizi geçirme ihtimali artıyor. Yine örneğin beyin damarlarında baloncuk (anevrizma) varsa patlayabiliyor” dedi.
Aşırı terleyenler, açık havada (örneğin tarlada) çalışanların günlük su kaybının 4-5 litreyi bulabileceğini vurgulayan Karcıoğlu, şöyle devam etti: “Terle birlikte sodyum gibi bazı mineraller de kaybediliyor. Örneğin sodyumun kaybedilmesi bilinci etkiliyor. Ama sıcaktan hafif rahatsız olanlara ‘sıcak çarptı’ denilerek hemen tuzlu ayran içirmek bu kez tansiyonunu bilinçsizce yükseltebilir.”
Yaşlıysa ‘sıcak çarptı, geçer’ demeyin
Peki kimler, ne zaman tıbbi yardım almalı? Karcıoğlu’nun verdiği bilgiye göre nispeten genç olanların sıcaktan rahatsız olduğunda, gölgede oturunca, su içince tamamen normale dönüyorsa hastaneye gitmesine gerek yok. Ancak kronik hastalıkları bulunanlar, yaşlıların ‘sıcak çarpmıştır, geçer’ denilerek şikayetlerinin hafife alınması doğru değil. Hastanede kontrolden geçmeleri gerekiyor. Ayrıca bilinci yerinde olmayan, verilen sorulara makul yanıtlar vermeyenlerin zaman geçirilmeden hastaneye ulaştırılması önemli.
Yeterli su içilmemesinin yanı sıra, havasız ve kabalalık ortamlar, güneş ışınlarına maruz kalma, uygun giyinmemek de sıcak hava hastalıklarını tetikleyebildiğini söyledi. Sıcak hava ayrıca, baş ağrısı ve dönmesi, halsizlik, kramp, bulantı, kusma, ishale de yol açabiliyor.
Su içmek için susamayı beklemeyin
Aşırı sıcağın etkilerinden korunmak için:
* Günlük su tüketimi 2,5-3 litre düzeyinde tutulmalı. Susadığınızı hissetmeseniz bile bol sıvı alınmalı.
*Otomobil içerisinde kısa süreliğine bile olsa kesinlikle evcil hayvan, bebek ya da çocuk bırakılmamalı.
*En sıcak saatler olan 10:00-16:00 arasında mecbur kalınmadıkça dışarı çıkılmamalı ve güneşlenilmemeli.
*Giysiler açık renkli, bol, havayı geçiren kumaşlardan seçilmeli.
*Ağır fiziksel aktivitelerden kaçınılmalı.
*Çay, kahve, gazlı ve asitli içecekler mümkün oldukça tüketilmemeli.
*Yağlı, ağır yemeklerden ve aşırı yemek yemekten kaçınılmalı.
*Güneş koruyucu kremler kullanılmalı.
*Şapka, şemsiye, güneş gözlüğü takılmalı.
*Vücut mümkün olduğunca serin tutulmalı. Sık duş alınmalı. Gün içerisinde eller, ense ve yüz sıkça yıkanmalı.
*Evler iyice havalandırılmalı ve pencerelere güneşlik takılmalı.