Meclis çalışanlarının yapmış olduğu süresiz grev kararına destek verdiklerini ifade eden Metin Atan, “Bunu kimse popülizm olarak algılamasın. Halkın çıkarlarını korumak hükümetlerin görevidir. Gördüğümüz kadarıyla sessiz sedasız seyrediliyor. Zamların arkası kesilmiyor. İş keyfiyete döndü. İnsanların sinirleri had safhada. Hükümet yapılan hiç bir uyarıya karşılık vermiyor, kendi bildikleri doğrultuda ilerliyorlar. Döviz yükseldi n’apalım diyorlar. Madem bir şey yapamıyorsunuz yapabilecek biri gelecek” diye konuştu.
Hükümet neden sessiz?
Her Bakanlar Kurulu toplantısından sonra halkın alınan kararları korkarak dinlediğini belirten Atan “Biz buna gerçekten tepkiliyiz. Bir çok kesim eylem yapıyor. Bunun karşısında hükümet bir şey söylemeli. Ya halkı rahatlatacak icraatlara imza atacaklar ya da bırakacaklar. Biliyorsunuz bu ülkede bankalar yasal tefeci konumunda. Hiç bir bankadan ses yok. Ellerini taşın altına koyuyorlar mı? Dövizi sabitlemek, faizleri düşürmek adına yaptıkları bir eylem var mı?” diye sordu.
Toplum sömürülüyor
“Buradan Bankalar Birliği ve Merkez Bankası’na çağrı yapıyorum. Bunun altında siz de kalacaksınız. Bir ülkede banka çok artıdaysa o toplumu nasıl sömürüldüğünün göstergesidir. Kimse taksitlerini ödeyemiyor. Ellerini ovuşturarak döviz daha da artsın diyorlar. İnsanlar artık intihara teşebbüs ediyor. Psikolojik olarak çökmüş durumdayız” uyarısında bulunan Kamu-Sen Başkanı, “Özelikle döviz olan borçlar tekrar revize edilmeli. Biraz daha az faiz alsınlar da vatandaşa yardımcı olsunlar” önerisinde bulundu.
Cumhurbaşkanı neden sessiz?
Yaşananlar karşısında Cumhurbaşkanı’nın da çok sessiz kaldığına işaret eden Atan “Artık elini masaya vurmalı ve alınacak tedbirlere ön ayak olmalı. Oturup seyretmesin. Vatandaşı, çalışanı eziliyor. Hayat pahalılığı yüzde 8.42 artmış. Şaka gibi. Kimi kandırıyorlar. Bu ülkeden göç etmemizi mi istiyorlar. Kepenkler indi, esnaf kan ağlıyor. Markete gidip 3 adet bir şey alıyorsunuz 60 TL ödüyorsunuz. Marketler adam akıllı denetlenmiyor” uyarısında bulunan Atan şöyle devam etti:
Fedakarlığı herkes göstermeli
“Biz hükümetle ek mesaiyle ilgili olarak uzlaşı sağladık. Üyelerimizi karşımıza alarak bu uzlaşıya vardık. Fakat hep bizden olmaz. Yalnız bordro mahkumu kamu görevlilerinden değil, eğer fedakarlık istiyorsanız bankalardan, kurum kuruluşlardan, otellerden, üniversitelerden, her kesimden bu fedakarlığı alacaksınız”
Özel sektör zaten bitmiş durumda.
“Biz bu toplum için varız. Bu ülke için insanlar şehit oldu.Ve şu an yok oluyoruz. Maliye Bakanı daha da kötü olacak diyor. Peki tedbir ne? Canımız gerekiyorsa acıyacak. Ama göreceğiz ki her kesimden fedakarlık istiyorlar. Olağanüstü hal diyerek gerekli tedbirleri almak zorundalar. Her geçen gün vatandaş eziliyor. Hükümet yapamıyorsa çıkıp yapamıyorum diyecek, yoksa oralarda boş boş oturmanın anlamı yok” diye konuşan Metin Atan “Bir tek Vakıflar Bankası çıkıp faizlerde indirime gittiğini söyledi. Diğer bankalar nerede? Onları denetleyen diğer bankalar ne yapıyor. Serbest piyasa diyorlar. Zaten serbest piyasa diye diye bir taraf zengin oldu bir taraf fakir kaldı. Bunları engellemek lazım” ifadesini kullandı.
Böyle hükümetçilik olmaz
“Döviz yükseldi yapacak bir şey yok diyerek hükümetçilik yapılmaz” diyen Kamu-Sen Başkanı “Döviz yükseldi diye zam yapıyorsunuz. Elektriği ödemezsen keserim diyorsunuz. Onda da yap bir iyileştirme. Yani sadece halkı bezdirecek halkın canına tak ettirecek eylemlere imza atıyorlar. Halkın hayatını kolaylaştırmak, refahını yükseltmek adına hiç bir şey yapmıyorlar. İrade lazım. Bu gömlek maalesef bu arkadaşlara uymadı. Bu bir isyan başlangıcıdır. Bir isyan çıkarsa hiç altından kalkamayacaklar. Artık irade göstererek halkın yanında olsunlar. Sorunları teğet geçicek problemlerle olmaz” diyen Atan sözlerini şöyle tamamladı:
Yapamıyorsanız gidin
“Kiraları sabitlediniz tamam. Peki bankadan dövizle borçlananlar için ne yaptınız? Her şeyi Türk Lirası’na çevirin. Türkiye bunu yaptı. İç piyasada sadece Türk Lirası kullanılıyor. Rum tarafı bu tarafa kuyruk oluşturdu. Her Bakanlar Kurulu’na oturduklarında bir zam kararı alıyorlar. Çıkıp medeni şekilde desinler ki “artık bunu yapamıyoruz” Bu kadar o koltuklarda oturmanın anlamı yoktur.