İnsan büyüdükçe, Atatürk’ün devrimci kişiliğini daha net anlıyor. İnsan öğrendikçe ve yorumlayınca, özlemi, özgürlüğü ve laikliği, Devrimin anlamını ve barışı daha net içselleştiriyor. Hal böyle olunca 10 Ağustos tarihi ve sonrasın hem ürkütüyor, Hem düşündürüyor. Türkiye’de bir seçim günü daha geride kaldı. 3 farklı aday yarıştı, kıran kırana söylemler yapıldı. Çatı aday denildi, Ekmelettin İhsanoğlu birçok örgütün desteğini aldı, başaramadı. Selahattin Demirtaş %10’lara dayandı, önemli bir kesimi temsil etti. Recep Tayyip Erdoğan ise yarışı ilk turdan kazandı. Artık Türkiye’de yeni bir dönem başlayacak. Bu yeni dönemin nelere gebe olduğunu gayet yakından takip edeceğiz. Erdoğan’ın bundan önceki Cumhurbaşkanları gibi olmayacağını gayet net şekilde tahmine edebiliyoruz. Bu güne kadar Cumhurbaşkanları siyasi figür olmanın çok ötesine geçemezken, artık bambaşka bir Türkiye bizi bekliyor. Kimilerine göre bir diktatörün başarısı, Kimilerine göre “Sultan”, Kimilerine göre ise “hakkın yerini bulması” şeklinde tanımlıyor Eroğan’ın zaferini. Kazanan kuşkusuz Erdoğan oldu, Ya kaybeden? *** Günlerdir benim aklımda Adolf Hitler var. Almanya’da 1933 yılının Ocak ayında, komünistlerin bir genel grevle tüm ekonomiyi işlemez hale getirerek bir “devrimci durum” yaratacakları ya da ülkede iç savaş çıkacağı konusundaki endişeler o derece derinleşmişti ki, Cumhurbaşkanı Paul von Hindenburg Hitler’i, Katolik Merkez Partisi’yle bir koalisyon kurarak istikrarlı bir hükümet kuracağı umuduyla başbakan atadı. Ancak Katolik Katolik Merkez Partisi ile bir anlaşma sağlanamadı. Alman Ulusal Halk Partisi’nin de desteğini alan Hitler, ülkeyi yeniden bir genel seçime götürdü. Hitler, yürüttüğü seçim kampanyasında Alman kamuoyundan büyük ölçüde destek gördü. Öte yandan Hitler, hiçbir şekilde Marksist bir sosyalist olmadığını, gerçekte Alman milliyetçisi ve ulusal toplumun eşitliğini sağlamayı amaçlayan bir politik görüşün rehberliğinde, Alman halkının özgürlüğü ve Alman İmparatorluğu’nun yükselmesi için çalışacak bir politikacı olduğunu çok net bir şekilde, gereken yerlere anlatabilmişti. Nasyonal sosyalizmin özetini, onun bu amaçları oluşturuyordu. Hitler seçim kampanyası sırasında endüstri, finans ve sigorta devlerinden büyük miktarda mali destek sağladı. Derken farklı ayak oyunları, farklı yetki yasaları ile konjektürü kendi lehine çeviren Hitler, bir devrimi, yeni bir süreci yapılandırdı. 1933 yılının Ocağına başlayan süreç, kan ve gözyaşı ile devam etti. *** Seçilmişlerin aydınlığı, refahı, özgürlüğü, barışı ve huzuru getirmesi gerekir. Umarız, cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik, devrimcilik gibi Atatürk İlkeleri sözde değil, özde tüm halklar için yol gösterici olmayı yeni dönemde de başarır. Şansımız bol olsun ****** Göze Çarpanlar Sayın Kudret Özersay, müzakerecilikten vazgeçmeniz, müzakere sürecinde yaşanan tıkanıklık, müzakere masasına dönüşünüz, Toparlanıyoruz Hareketi ve Cumhurbaşkanlığı adaylığı yolunda yeşil ışık yakışınız Cumhurbaşkanı Eroğlu ile ilişkilerinizi nasıl etkiliyor çok merak ediyoruz. İşiniz gerçekten zor gözüküyor. Sayın Şener Levent, ülkemizde sihirli asalara her şeyden çok ihtiyaç olduğu bir dönemdeyiz. Alaaddin’in cini bu adaya gelse, o bile “ben sizinle mi uğraşacağım” deyip kaçacaktır. Umarız sağlığınız yerindedir ve kendinize yeterince dikkat ediyorsunuzdur. Sayın Hüseyin Özgürgün, ana muhalefet lideri nerede diye sorguladığımız dönemlerden birisini yaşıyoruz. Anlaşılan UBP’de de ciddi sorunlar var bir genel başkan olarak eksikliğinizi hissettirmeyecek bir ekip oluşturamadınız. Basın büronuzun kulağını çekmenizde fayda var. Sayın Kutlay Erk, CTP’nin vizyonunun AKP vizyonu ile uyumlu olduğunu söylemiştiniz. Sanıyoruz bu kez de “vizyonumuz Erdoğan vizyonu” diye belirteceksiniz. Sayın İsmail Arter, Uluslarası Mağusa Kültür Sanat Festivali ile ilgili sosyal medyada büyük fırtınalar kopuyor. Oktay Kayalp sonrasında her şeye aşırı temkinli yaklaştığınız yorumları yapılıyor. Sizin gibi donanımlı birisinin adaptasyon sürecini daha hızlı atlatması gerekiyordu. Takipteyiz. Sayın Mehmet Harmancı, “Şüphesiz kampanyası” ve “Harmancı İki gözüm” şarkısı gibi destekçilerinizin şu sıralar, moralinizin oldukça bozuk, keyfinizin kaçmış olduğu yönünde yorumları var. İdealist ve dinamik her türlü adımızı desteklemeye devam edeceğiz. Bol şans. Sayın Oya Gürel, geçirdiğiniz rahatsızlık ve şu sıralar başınıza gelen şanssızlıkların yavaş yavaş geride kaldığını duymak bizi sevindirdi. Yoğun bir hafta geride kaldı ve okuyucularınız merakla sizi bekliyor. Öte yandan Bakan Bakırcı size randevu da vermedi, yorumlarınızı bekliyoruz. ***** Beceriksizlik