Avrupa artık pandemiye 'yok' muamelesi yapıyor: Peki, durum gerçekten bu mu?

Şok, endişe, kaos, öfke, yorgunluk ve çoğu zaman da basit can sıkıntısı ile dolu iki dramatik yıldan sonra Avrupa, Covid-19'a topluca yok muamelesi yapmaya karar vermiş görünüyor.

Büyük boyutlarda bir ekonomik kriz ve bir daha geri dönmemek üzere dönüşen profesyonel ve kişisel alışkanlıklar sonrası Avrupalı devletler, tüm keskin önlemlere ve kısıtlamalara teker teker son verdiler. 

Artık maskeler yok. Toplu aktiviteler, festivaller ve etkinlikler geri döndü. Kapalı yerlerde yemek yemek, müzik dinlemek ve sosyalleşmek mümkün. 

Avrupalılar korona sayfasını çevirmek ve tüm yaşananları geride bırakmak için bu fırsatı daha önce yakaladıklarını zannetmişler ancak yeni ve giderek daha bulaşıcı hale gelen virüs varyantlarının ortaya çıkması ile birkaç kez başarısız olmuşlardı.

Son derece bulaşıcı olan Omicron varyantının da nispeten daha hafif ve idare edilir semptomlara neden olduğu görüldüğünde bir kez daha çok sayıda kişi Covid önlemlerinin artık gerekmeyeceğine inandı.

Başarılı bir aşı programı ile de son kısıtlamalar ve yasaklar kademeli olarak kaldırılmaya başlandı.

Salgından en çok etkilenen ülkelerden biri olan İspanya, açık ve kapalı alanlarda maske takmayı zorunlu kılan iki yıllık kararnameyi iptal ederek, uygulamayı yalnızca toplu taşıma ve sağlık tesislerinde sürdürmeye karar verdi.

Avusturya, restoranlara, barlara ve kulüplere girmek için kişilerin 'aşılanmış, iyileşmiş veya test edilmiş' olduğunu gösterme zorunluluğunu yürürlükten kaldırırken, Fransa, çalışanlar için uyguladığı yeşil pasaport uygulamasını tamamen kaldırdı.

Almanya, Belçika, Hollanda, İsveç, Polonya, Romanya, Macaristan, İrlanda ve Birleşik Krallık da kısıtlamaların tamamını veya çoğunu kaldırmak için harekete geçti.

Danimarka, Covid-19 aşı programını durduran ilk Avrupa ülkesi oldu. Ülkenin Ulusal Sağlık Kurulu birim yöneticisi Bolette Soborg, "İyi bir noktadayız. Bahar geldi ve azalıyor gibi görünen salgın üzerinde şu an çok daha iyi bir kontrole sahibiz" dedi.

Danimarka makamları, enfeksiyonların artmasının beklendiği ve yeni varyantların yayılabileceği sonbaharda programı yeniden başlatmayı planlıyor.

AB: Vakaları saymak artık önemsiz

Avrupa Komisyonu artık pandeminin her bir vakayı saymanın ve duyurmanın gereksiz hale geldiği yeni bir döneme girdiğini ilan etti.  

Yöneticiler, kitlesel testler yerine ülkelerin yeni varyantları tespit etmek için hedefli ve güvenilir örneklemlere odaklanmasını tavsiye ediyor.

AB'nin Sağlıktan Sorumlu Komisyon Üyesi Stella Kyriakides, nisan ayı sonlarında yaptığı açıklamada, "Pandeminin başka bir aşamasına giriyoruz. Bu virüsün bundan sonraki olasılıklarını nasıl karşılayacağımızı yeniden düşünmeyi gerektiren bir aşama." dedi.

Kyriakides, güçlendirici doz kampanyasını sürdürmeye de teşvik ederek, 90 milyondan fazla AB vatandaşının aşısız kaldığını belirtti ve ekledi: 

"Çok şey başarıldı, ancak hazırlıklı olmak ve yapısal dayanıklılık oluşturmak çok önemli. AB nüfusunun yüzde 60 ila yüzde 80'inin son iki yılda bir noktada virüs tarafından enfekte olduğunu tahmin ediyoruz."

İnsan direncinin sınırları

Hükümetler, vatandaşların kısıtlamalara katlanma ve bu kısıtlamaların getirdiği yükleri sürdürme konusunda azalan iradesini net şekilde fark etti.  

Omicron dalgası Ocak ayında zirveye ulaşır ulaşmaz ülkelerin istisnai önlemleri kaldırmak için ne kadar hızlı hareket ettiği de bu farkındalığı açıkça ortaya koydu. 

Medya da virüsü geride bırakmak ve son iki yıl boyunca gündemi işgal etmiş olan bu kasvetli konuyu değiştirmek için gerekeni yapıyor. 

Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline, uluslararası yaptırımlara ve yükselen enerji fiyatlarına gündemde daha fazla yer açmak için pandemi artık manşetlerden ve ön sayfalardan indirildi. 

'Google Trendler' de en büyük Avrupa ülkelerinde "Covid-19" terimine olan ilgide istikrarlı bir düşüş gösteriyor.

Ancak yeni bir başlangıç ​​yapma yönündeki bu ortak çaba, iki rahatsız edici gerçeği göz ardı etmekte.

Birincisi; salgın bitmedi. Hastaneler dolup taşmasa da sadece nisan ayında bile 13 binden fazla ölüm kaydedildi ve birileri her gün bu hastalığa yenik düşmeye devam ediyor.

Asya'da Omicron, Çin'in halkı öfkelendiren ve küresel tedarik zincirlerini bozan acımasız bir sıfır-Covid stratejisi dayatmasıyla ortalığı kasıp kavurmaya devam ediyor. 

Ve dünya çapında 'aşı eşitsizliği' endişe verici derecede yüksek. Düşük gelirli ülkelerdeki insanların sadece yüzde 15'i ilk dozu alabildi.

"Her yerde bitene kadar hiçbir yerde bitmiş olmayacak"

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) direktörü Dr.Tedros Adhanom Gebreyesus, "Bildirilen vakalar ve ölümler küresel olarak düşse ve birçok ülke kısıtlamaları kaldırsa da, pandemi henüz bitmedi ve her yerde bitene kadar hiçbir yerde bitmiş olmayacak" dedi..

Bu ani geçişin altında gizlenen ikinci gerçek; bazı insanların virüs gündeminden kurtulmaya ne istekli ne de hazır olduğu gerçeği. Bazı durumlarda, genel görünümün iyimserliğe neden olmasına rağmen, iki yıl boyunca sürekli alarm halinde yaşamış olmak ve yakınlarını kaybetmenin getirdiği travmalar çok sayıda insan için felç edici oldu. Bu kişiler hiçbir şey olmamış ve olmayacakmış gibi hayatın ve hayatlarını devam ettiremiyorlar. 

Euronews'a konuşan King's College'ta biyolojik psikiyatri profesörü Carmine Pariante, "Genel izlenim, insanların gerçekten hızlı bir şekilde ilerlediği ve artık Covid yokmuş gibi davrandığı yönünde. Ancak, bu tür geniş bir vizyonun herkes için ortak olmadığını düşünüyorum." dedi ve şöyle devam etti:

"Nüfusun Covid ile ilgili kaygı düzeyi hala çok yüksek. Başta yaşı ileri olanlar olmak üzere gruplar halinde sosyalleşmek, restoranlara gitmek, kalabalık yerlere gitmek konusunda hala endişe duyan birçok insan var. Yapsalar bile, kendilerini rahatsız hissediyorlar. Bu nedenle normalleşme sanıldığından daha uzun zaman alacak."

Etkileri devam edecek

Ruh sağlığı, virüsün verdiği en ciddi hasarlardan biri oldu. DSÖ tarafından mart ayında yayınlanan bilimsel bir özete göre, pandeminin ilk yılında küresel anksiyete ve depresyon yaygınlığı yüzde 25 gibi çarpıcı bir oranda arttı.

Yalnızlık, enfeksiyon korkusu, mali sorunlar ve zorunlu çalışanların yaşadığı fiziksel tükenme gibi sorunlar benzeri görülmemiş düzeyde kitlesel bir depresyona neden oldu.

Uzmanlar, bu zihinsel sağlık izlerinin uzun vadeli ve geniş kapsamlı olacağı konusunda uyarıda bulunuyor ve enfeksiyonlar düşmeye devam etse de yaşanan bu sorunların etkilerinin görülmeye devam edeceğini kaydediyor. 

Önümüzdeki yıllarda virüse ve onun dalgalanma etkilerine ne kadar önem verileceği ve yatırım yapılacağına neticede hükümetler karar verecek.