Avrupa Türkiye'yi tartışıyor!

Türkiye ile ilişkiler Alman ve Avrupa siyaset gündeminde yoğun bir şekilde tartışılıyor.

Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier, Türkiye ile vize muafiyeti konusunu ancak koşullar yerine getirildiğinde konuşacağını söyledi. Steinmeier, Rheinische Post gazetesine verdiği demeçte "Vize muafiyeti için koşullar var ve bu koşulları tüm taraflar biliyor" diye konuştu. Türkiye'nin bu koşulları yerine getirme yolunda gerekli adımları atma taahhüdünde bulunduğunu hatırlatan Steinmeier, ancak koşulların henüz yerine getirilmediğini ve Türkiye için daha yapacak şeyler olduğunu kaydetti.

Almanya Dışişleri Bakanı, AB üyelik müzakerelerinin kesintiye uğramaması uyarısında da bulunarak, "Bağlantıları kopartmak politikada akla gelebilecek en kötü araçtır" diye konuştu. Steinmeier, Türkiye'nin idam cezasını yeniden yürürlüğe sokması durumunda bunun müzakerelere etkisi olacağını ve bunun Avrupa değerleriyle bağdaştırılamayacağını da sözlerine ekledi.

Avrupa Parlamentosu'nda en büyük grubu oluşturan muhafazakar Avrupa Halk Partisi 'nin grup başkanı Manfred Weber de Türk hükümetini nesnel tartışma zeminine geri dönmeye çağırdı. Weber, Die Weltgazetesine yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, mülteciler için söz verilen paranın gönderilmediği suçlamasına cevaben, "Erdoğan'ın mali durumla ilgili yanlış iddiaları da tehditler de bizi bir yere götürmez. Şu an daha fazla nesnelliğe ihtiyaç var" diye konuştu.

"Türkler için indirime gitmeyeceğiz"

AB Komisyonu üyesi Günther Oettinger de Türkiye'nin vize muafiyeti ile ilgili talebini geri çevirerek, "Vize muafiyeti sadece koşullarımızın yerine getirilmesiyle olur. Türkler için indirime gitmeyeceğiz" dedi.

Hristiyan Demokratik Birlik partisi iç politika uzmanı Ansgar Heveling ise mülteci mutabakatının feshi durumunda teknelerle Avrupa'ya geçmek isteyen sığınmacıların sayısının artacağı uyarısında bulundu. Türkiye ile işbirliğine rağmen Yunanistan'da iltica süreçlerinde halihazırda büyük noksanlar olduğunu dile getiren Heveling, mutabakatın feshi durumunda Avrupa'nın sınırlarını korumak için ek önlemler alması ve Yunanistan'a kaynak ile personel takviyesi yapması gerekeceğini kaydetti.

Yeşiller partisinin meclis grup başkanı Katrin Göring-Eckardt ise AB'nin sığınmacılar konusunda Türkiye'ye bağımlılıktan kurtulması gerektiğini belirterek, "Bunun için sığınmacıları Avrupa'ya ulaştıracak yasal ve güvenli erişim yolları oluşturulmalı. Mutabakat yoluyla Erdoğan'a teslim olmak başından yanlıştı" diye konuştu.

"Türkiye vize muafiyetini tehlikeye atıyor"

Yeşiller Eş Başkanı Cem Özdemir de Türk hükümetini, mülteci mutabakatını feshetme tehdidinde bulunarak Türkler için planlanan vize muafiyetini tehlikeye atmakla suçladı. Özdemir, Tageszeitung gazetesine verdiği demeçte "Türkiye Dışişleri Bakanı ültimatom veriyorsa, topun Türk hükümetinde olduğunu anlamamış demektir" diye konuştu. Türk hükümetinin politikaları nedeniyle Türk halkının cezalandırılmaması gerektiğini kaydeden Özdemir, "Bu nedenle Ankara kararlaştırılmış koşulları yerine getirmeli ve vize zorunluluğu kaldırılmalıdır" dedi.

Alman Federal Meclisi Avrupa ile İlişkiler Komisyonu Başkanı Gunter Krichbaum ise mülteci mutabakatının feshi durumunda Türkiye'nin kendisinin de zararlı çıkacağı uyarısında bulunarak, AB'den Türkiye'ye aktarılan milyarlarca euroluk kaynağa atıfla, "Bu tür tehditlerle Türkiye mülteci mutabakatından fazlasını tehlikeye atıyor" diye konuştu.

Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Alexander Graf Lambsdorff ise Alman hükümetini diplomatik atağa çağırdı. "Türkiye ev ödevlerini henüz tamamlamadığını çok iyi biliyor. Ama diğer yandan Alman hükümeti de bu hassas konuda ortalığı yatıştırmayı başaramıyor. Şimdi kavga değil, diplomasi zamanı" ifadesini kullandı.

"Almanya'da mahkemeler siyasetin üstündedir"

Pazar günü Köln kentinde düzenlenen 'Darbeye Karşı Demokrasi Mitingi'nde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın telekonferans yoluyla konuşma yapmasının Anayasa Mahkemesi kararıyla engellenmesi konusunda Türkiye'nin verdiği sert tepki de tartışma konusu.

Hristiyan Demokrat Birlik partili Avrupa Parlamentosu üyesi Elmar Brok, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasına izin verilmemesine Ankara'dan gösterilen sert tepkiye atıfla, bunun Erdoğan'ın hukuk devleti anlayışındaki eksikliği gösterdiğini ileri sürdü. Brok, Ruhr Nachrichten gazetesine verdiği demeçte "Almanya'da mahkemelerin siyasetin de üstünde olduğunu Erdoğan'ın da bilmesi ve kabul etmesi gerekir" dedi. Brok, diğer yandan Türkiye'de idam cezasının yeniden yürürlüğe sokulması durumunda bunun AB'nin mülteci mutabakatını feshetmesi için gerekçe olamayacağını kaydederek "Sonuçta idam cezasını uygulayan ABD ile de anlaşmalar yapıyoruz" diye konuştu.

Sol Partili Alman milletvekili Sevim Dağdelen ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik yaptırım uygulanmasını talep etti. Köln'deki gösteriyle ilgili gerginliği Neue Osnabrücker Zeitung'a değerlendiren Dağdelen, "Sadece gösterilere telekonferansla katılımının yasaklanmasıyla kalmamalı. Türkiye'de işkence ve kitlesel tutuklamalarla yürütülen zalim takibat politikası nedeniyle Erdoğan'a karşı yaptırımlar da uygulanmalı" diye konuştu.

Dağdelen, ayrıca Türkiye'den Almanya'ya imamların gönderilmesinin durdurulmasını ve Diyanet İşleri Türk-İslam Birliği (DİTİB) ile yapılan resmi anlaşmaların feshedilmesini talep ederek "DİTİB'i Alman okul sınıflarına sokan, Erdoğan'ı sınıflara sokmuş olur" diye konuştu.