İki gün önce 18 Mart’ tı..Türk tarihinin unutulmaz sayfalarından Çanakkale Savaşlarının ve Deniz Zaferinin 102 ci yıldönümü…Başta Türk Mehmetçik Vakfı’nın ki olmak üzere TC Deniz Kuvvetleri,Öğrenciler tarafından yapılan çok güzel ,çok anlamlı klipler döndü tv lerde,internet sitelerinde…Şehitlerimizi,artık hiç biri hayatta kalmayan Çanakkale gazilerimizi andık…
Kendisi de eski bir Kurmay Deniz Subayı olan Deniz Tarihçisi, Öğretim Üyesi Dr. Nejat Tarakçı 26 Nisan 2012 de Türkiye’deki Vatan Gazetesinde yayınlanan bir yazısını günün anısına binaen koydu bloğuna…
Bu savaşla ilgili epey kitap okumama rağmen Matilda ile ilgili bu bilgileri ATarakçı Hocanın yazısından öğrendim…
Ülkemizin tanınmış Araştırmacılarından Prof.Dr. Ulvi Keser Hocamızın da bu konu ve özellikle Kıbrıs’ taki Türk Çanakkale Esirleri üzerindeki özgün çalışmalarını da biliyorum. .Onların da tez elden yayınlanmasını bekliyorum…
Şimdi gelelim bu haftanın Dr.Tarakçı’nın kaleminden alıntıladığımız öyküsüne:
“Avustralya'da en önemli geleneklerden biri koyun yetiştirmekti ve yününden yapılan üretim de çok önemliydi. Hala koyun kırpma yarışları geleneklerinin bir parçası olarak sürüyor. Koyun çobanları ve kırpıcıları özellikle Avustralya ve Yeni Zelanda'da geçmişte sömürünün önemli aktörleriydi. Birçokları sırtlarında battaniye ve öteberi taşıdıkları yükleriyle işten işe dolaşır ve bu sırt yüküne Matilda denirdi. Bu bekâr ve göçebe yoksulların Matilda’larından başka sarılıp yatacakları bir şeyleri de yoktu. Waltzing Matilda deyimi, yükünü (bizdeki denk-bohça) alıp gitmek, gezdirmek anlamına geliyordu. 1891 ve 1894 yıllarında ağır şartlara karşı ayaklanan ve grev yapan kırpıcılar Queensland'de neredeyse iç savaş çıkardılar. Yer yer koyunları vurup öldürdüler. Polis ve mülk sahipleri peşlerine düştüler ve çatıştılar. Yakaladıklarını öldürdüler. Bunlardan biri, Frenchy Samuel, yakalanacağını anlayınca Combo Gölcük’ünde kendini vurdu ve boğuldu. Bu olaydan ilham alan şair Banjo Paterson 1895'de Waltzing Matilda başlıklı bir şiir yazdı. Christina Macpherson adında aslında müzisyen bile olmayan halktan bir kadın da buna halk ezgilerine benzeyen bir beste uydurdu. İlk kez 6 Nisan 1895 Winton kentinde North Gregory Otel'de Queensland Başkanına verilen bir yemekte çalınınca inanılmaz bir rağbet gördü, ezgi halkın ağzına yapıştı. Aynı İzmir’imizin milli marşı sayılan İzmir’in Kavakları gibi. Şarkı o kadar çok yayıldı ve sevildi ki, Avustralya'nın en bilinen ve yaygın ezgisi oldu. Adeta Avustralya ve halkı ile özdeşleşti, bunların anılacağı her durumda, tanıtımda hem sözler hem de müzik simge haline geldi. Öyle ki 1977'de Avustralya milli marşı için aday parçalar içinde bugün milli marş olan ve % 43 oranında destek alan Advance Australia Fair’in arkasından % 28 ile ikinci oldu. Avustralya’nın hemen tüm uluslararası etkinliklerinde ve özellikle sporda, açılış ya da kapanış parçası olarak on yıllardır çalınıyor. Oyunlarda uğurcak olan kangurunun adı da Matilda. Yine Avustralya kadın milli futbol takımına da Matildalar deniyor. Avustralya askerlerinin söylediği marş olduğu gibi, ordunun kullandığı bir model tank da Matilda olarak isimlendirildi. 1971 yılında, Vietnam dönemi 68 kuşağının savaş karşıtı felsefesinin egemen olduğu zaman diliminde ve onun rüzgârında, göçmen Avustralyalı şarkıcı Eric Bogle And The Band Played Waltzing Matilda (Ve bando Waltzing Matilda'yı çalıyordu) adlı bir şarkı yaptı. Sözleri de kendisine ait olan bu eser, bahse konu eski halk ezgisi ile bağlantılı olarak bestelendi. Şarkı, savaşı yüceltenlere karşı duruyor ve insancıl yönüne vurgu yapıyordu. Bu şarkı, Avustralyalıların anılarında taze olan ANZAC Koyu (Suvla veya Anafartalar) çıkartmasına gönderme yapıyordu. Bu öyküde, halk ezgisi Waltzing Matilda’ nın konusu gibi gezginci bir gencin nasıl asker edilip savaş cehennemine sürüldüğünü ve bacağını kaybettikten sonra dönüşünde kahraman olarak karşılanmakla beraber, zamanla unutulup gittiğini ve masum yaşamların nasıl kullanılıp bir kenara atıldığı anlatılıyordu. Bu parça da kaynak aldığı Waltzing Matilda gibi neredeyse bir milli marş oldu. ANZAC günü olarak kabul edilen (çıkarma günü) 25 Nisan'da mutlaka çalınır oldu. Mayıs 2001’de tüm zamanların en önemli ilk 30 şarkısı içinde seçildi. Avustralya 1987’de Eric Bogle'a bu parça nedeniyle üstün hizmet nişanı verdi. Peki, böyle bir kahramanlık tarihinden nasıl olup da bir savaş karşıtı öyküye geçilmişti? Bunun yanıtını da Millet hayatı tehlikeye düşmeyince, harp bir cinayettir, diyebilen yüce insana borçluyuz. İşte, Atatürk'ün 1934 yılında yazıp, o zamanki İçişleri Bakanı Şükrü Kaya'ya verdiği ve Gelibolu ziyaretinde okuyarak tüm dünyaya duyurmasını istediği sözler: Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar... Burada bir dost ülkenin toprağındasınız. Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar. Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız, bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır. Nitekim Avustralyalılar da ayni duygularla başkent Canberra'daki ANZAC Parade denilen tören alanında bir düşman ordunun komutanına verilen değerin tek örneği olan bir anıtla, Atatürk'ün bu sözlerini ölümsüzleştirmişler. 25 Nisan 2012 günü Avustralya Başbakanı Julia Gillard Çanakkale’de çıkarma alanında şunları söylüyordu[1]: Türkler bizim kayıplarımızı onurlandırdılar ve onlara kendi evlatları gibi sahip çıktılar. Daha sonra tarih sayfalarında nadir görülen bir şey yaptılar ve bu yere mağlupların onuruna Anzak Koyu adını verdiler. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti’ne büyük bir gönül borcumuz bulunmaktadır. Hiç bir millet mabetlerimizi daha iyi koruyamaz ve bu kutsal ziyaretlerimize daha cömertçe ev sahipliği yapamazdı. Avustralya Başbakanının içten bir şekilde açıkladığı gibi, Çanakkale’nin Avustralyalılar için ne ifade ettiğini anlamak için şarkıyı linke tıklayarak dinleyebilirsiniz. Yüz yıl sonra, Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile Çanakkale’de canlarını feda eden tüm askerlerin aziz hatıraları önünde saygı ile eğiliyoruz.”