Herbert Kickl yönetimindeki parti, kesinleşmemiş resmi sonuçlara göre oyların yüzde 29,2’sini alarak kuruluşundan bu yana ilk kez seçim kazandı.
FPÖ Genel Sekreteri Michael Schnedlitz, ilk sonuçlar için "Avusturyalı erkekler ve kadınlar bugün tarih yazdı" yorumunu yaptı.
Kickl ise bu zaferi ile "yeni bir çağın kapılarını açtıklarını" söyledi.
Seçmenlerin yaklaşık yüzde 75'ini oluşturan 6,3 milyon Avusturyalı, göç, iltica, enflasyon ve Ukrayna'daki savaş gibi tartışma yaratan başlıkların gölgesinde sandığa gitti.
Aşırı sağ Özgürlük Partisi'nin 183 sandalyeli Avusturya Parlamentosu'nda 58 koltuk kazanması bekleniyor.
İktidardaki muhafazakar partinin 52, Sosyal Demokratlar'ın ise 41 koltuk ile parlamentoya gireceği ön görülüyor.
Özgürlük Partisi lideri Kickl, seçim günü öncesi Avusturyalılara güvenliklerini, refahlarını ve barışlarını yeniden sağlayacak bir “Avusturya Kalesi” inşa etme sözü verdi.
FPÖ lideri, kampanya sürecinde Volkskanzler (Halkın Şansölyesi) olma hedefini dile getirdi.
Bazı Avusturyalılar, Nazi Almanyası'nda Adolf Hitler'i tanımlamak için kullanılanlara benzer bu ifadeye tepki gösterdi.
Özgürlük Partisi, Avrupa Birliği projesine eleştirel yaklaşıyor ve Rusya ile de daha iyi ilişkiler savunuyor.
Parti daha önce koalisyonda yer alsa da seçimlerden birinci parti olarak hiç çıkmadı.
Kickl, seçim kampanyasında sık sık Avusturya'da göçmenlere yönelik endişelere değindi.
Göç karşıtı söyleminin yanı sıra hükümetin koronavirüs salgını dönemindeki faaliyetlerini de sert dille eleştirdi.
FPÖ lideri, o dönem virüse yönelik kesin olmayan tedaviler hakkında komplo teorilerini benimsedi.
FPÖ hükümet kurabilecek mi?
Tarihi seçim zaferine rağmen aşırı sağ FPÖ hükümet kuramayabilir.
Avustruya Şansölyesi Karl Nehammer, ÖVP'nin Herbert Kickl liderliğindeki bir hükümette yer almayacağını açıkladı.
Nehammer, Kickl'i kast ederek "komplo teorilerine tapan biriyle hükümet kurmak imkansız" şeklinde konuştu.
Sosyal Demokratlar'ın lideri Andreas Babler de Avusturya'nın Macaristan'ın gittiği yoldan gitmemesi gerektiği konusunda uyarıda bulundu.
FPÖ lideri Kickl, Macaristan Başbakanı Viktor Orban'a yakınlığı ile biliniyor.
Sosyal Demokratlar dışında Yeşiller ve Liberal Neos da aşırı sağ ile iş birliği yapmayacaklarını açıkladı.
Bu durumda FPÖ'nün tek potansiyel koalisyon ortağı muhafazakar ÖVP oluyor.
Ancak aşırı sağ partinin, bu durumda ÖVP'nin Kickl'in şansölye olmasına itirazına bir çözüm bulması gerekiyor.
Hollanda'da aşırı sağcı Özgürlük Partisi lideri Geert Wilders, geçtiğimiz Kasım'da yapılan seçimleri kazandıktan sonra diğer partiler ile koalisyon kurabilmek için başbakanlıktan feragat etmişti.
Aşırı sağın koalisyon kuramaması durumunda muhafazakar ÖVP, Sosyal Demokratlar ile iş birliği yaparak iktidara gelebilir.
Bu durumda olası bir koalisyona Neos ya da Yeşiller de destek verebilir.
Eski Naziler tarafından kuruldu
Avusturya'nın Özgürlük Partisi, 1956'da eski Naziler tarafından kuruldu.
İlk kurulduğu dönemlerde kendini merkezde konumlandıran FPÖ, 1980'lerin sonundan itibaren aşırı sağ politikalar benimsemeye başladı.
1999'da Avusturya'da ikinci parti konumuna ulaşan FPÖ, muhafazakar ÖVP ile koalisyon kurarak iktidarı paylaştı.
FPÖ'nün Nazi kökenleri, Avusturya'da endişeye yol açtı. Partinin zafer ilan etmesinin ardından Nazi karşıtı pankartlar taşıyan bir grup, Viyana'daki parlamento binasına yürüdü.
Avrupa'da aşırı sağın yükselişi
Avusturya'da Özgürlük Partisi'nin başarısı, Avrupa'da aşırı sağın zaferlerine bir yenisini daha ekledi.
İtalya'da aşırı sağcı İtalya'nın Kardeşleri partisi, Başbakan Giorgia Meloni liderliğinde ülkeyi yönetiyor.
Almanya'da aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisi ,Eylül'de yapılan yerel seçimlerde ilk kez eyalet seviyesinde zafer kazanarak Thüringen eyaletini kazandı.
Fransa'da Marine Le Pen liderliğindeki Ulusal Birlik Partisi, Temmuz'da yapılan erken seçimlerde üçüncü parti konumuna geldi.
Aşırı sağ partiler, Haziran'daki Avrupa Parlementosu seçimlerinde de kazanım elde etti.
AfD lideri Alice Weidel, seçimlerin ardından Kickl ve partisini kutladı.
Le Pen de peş peşe aşırı sağ zaferlerinin "halkların her yerde zaferini" tasdik ettiğini söyledi.
Geert Wilders ise Avusturya seçimlerine "devrin değiştiğini" söylerek ve milyonlarca Avrupalının "kimlik, egemenlik, özgürlük ve yasa dışı göç ve sığınmanın bitmesini" istediğini ifade ederek tepki gösterdi.