Ama kabul, bazen fotoğraflarda hakikaten berbat çıkarız. Bu, iki defa yaşanırsa... Eh, olabilir, belki de sandığınız kadar fotojenik değilsinizdir. Üç, beş, on, yüz defa? Bir insanın her fotoğrafı mı kötü olur? Hele ki başkalarına gösterdiğinizde, "Aaa ne güzel çıkmışsın." diyorlarsa ve bu sözlerinde samimilerse...
Ne oluyor? Kendimizi aynada beğenirken fotoğraflarda neden beğenmiyoruz?
Kimisi içinse tersi geçerlidir: Neden bazıları fotoğraflarını beğenirken, aynadaki görüntüsünden rahatsız olur? Anlatalım:
İlk olarak şu biyolojik gerçekle yüzleşerek başlayalım: Fizik ve matematikte kusursuz simetriler tanımlayabiliyor olsak da, gezegenimizde hiçbir şey kusursuz bir şekilde simetrik değildir. Tıpkı geometride bir çemberin kusursuz olması; ancak doğada kusursuz hiçbir çember olmaması gibi. Nesneler bize simetrik gelir, çünkü onları yüzeysel olarak incelemeye alışmışızdır. Halbuki morfometri gibi vücut ölçülerini kullanan araştırmalarda, asimetrinin boyutları anlaşılabilir. Hatta evrimsel biyoloji araştırmalarında kullanılan önemli araçlardan birisi, böcekler gibi hayvanlarda vücut asimetrisine bakarak uçuş gibi fonksiyonların nasıl evrimleşip çalıştığını anlamaktır. Simetri için kusursuz üretim, katı kalıplar gerekir. Ancak doğada bunların her ikisi de yok. Hatta Darwin'in meşhur bir sözü de var:
Eğer herkes birebir aynı kalıptan çıkmış olsaydı, güzellik diye bir şey var olmazdı.
Gerçekten de güzellik algımızın katı simetriler etrafında değil, muğlak asimetriler etrafında evrimleştiğine dair bazı bilimsel kanıtlar mevcut. Evet, vücudunuzun iki yarısı yaklaşık olarak simetrik; ancak sadece yaklaşık olarak... Bu kusurlu simetri, ya da basitçe asimetri, belki günlük yaşantımızda çok fark etmediğimiz bir unsur; ancak beynimiz asimetrik yarıların farklarını işleyecek kadar güçlü bir makina. Dolayısıyla bir bireyin yüzüne baktığınızda, ondaki asimetriyi bilinçli olarak fark etmeseniz de, bilinçaltınız bu verileri işliyor ve yüzü, bu asimetrik özellikleriyle birlikte, bir bütün olarak hatırlıyor. Bu birincisi.
Fotoğraf ve aynalarda kendinizi güzel bulmamanızın açıklamasının ikinci ipucu ise psikolojiden gelmektedir. "Maruz Kalma Etkisi". Bu psikolojik olgu, bir şeyi ne kadar sık görürsek ya da ona ne kadar sık maruz kalırsak onunla ilgili olumlu tepkiler geliştirdiğimizi söyler. Sıklıkla maruz kaldığınız şey yüzler olabileceği gibi, şekiller, ürünler veya sloganlar da olabilir. Yaa, şimdi reklamların nasıl çalıştığını anladınız mı? Bu sadece bir yolu elbette; ancak bir şeye sık sık maruz kalmak, onunla ilgili ortalamada daha olumlu fikirler geliştirmenizi sağlıyor. Bu etki politikada nasıl çalışıyor acaba? Onu düşünmeyi size bırakıyoruz. Biz sizin çirkin olduğunu sandığınız fotoğraflarınıza veya ayna yansımanıza dönelim:
Eğer hem fotoğraflarınıza, hem de aynaya sıklıkla bakan biriyseniz, bu etkiyi fark etmemiş olabilirsiniz. Ancak birçok insan ya aynaları ya fotoğrafları daha sık kullanır. Dolayısıyla beyinleri, bunlardan birisine alışıktır.
Burada kilit nokta şu: Aynada görüntümüz her zaman terstir. Yani sağ gözünüz, aynadaki yansımanızın aslında sol tarafındadır. Fotoğraflarda ise, özellikle ayar yapılmazsa, genellikle tersine çevrilmemiş bir kare görürüz. İşte bunlardan birine daha sık bakıyorsak, yüzümüzle ilgili küçük asimetrilerin sağ tarafta mı, yoksa sol tarafta mı olduğunu da zamanla kanıksarız. Bu nedenle aynadaki veya fotoğraftaki kendimizi beğenmeyiz. Diğer insanlar ya da bir fotoğraf makinesi bizi ayna görüntümüzle görmediği için, bizim kendimizi güzel bulmadığımız fotoğraflarımızı, bizi o şekilde görmeye alışkın oldukları için daha cazip bulabilirler.
Burada üçüncü bir faktör ise bireysel abartı etkisi. Ne yazık ki kendi yetenek ve özelliklerimizi, objektif olarak olandan daha üstün bulmaya meyilliyiz. Dolayısıyla simetri olsun, olmasın, kendi fiziksel özelliklerimize yönelik algımız, fotoğrafların ve aynanın yansıttığından daha güzel veya yakışıklı olduğumuz yönünde..
Yani bir dahaki sefere, aynaya veya fotoğraflara bakarken, kendinizi tuhaf buluyorsanız, çok da önemsemeyin. Suçu kendinizde değil, evrenin kusurlu simetrisinde arayın.
Ama daha gerçekçi bir yaklaşım istiyorsanız: Belki de sandığımız kadar güzel ya da yakışıklı değiliz.
Ve bunda utanacak hiçbir şey yok.
Nihayetinde beyinlerimiz kendimizi abartmaya meyilli.