Ayşegül Garabli yazdı... "Kendi düşen ağlamaz"

Ayşegül Garabli yazdı... "Kendi düşen ağlamaz"

Kendimi bildim bileli, hep bir mücadelenin içindeydim.

Kah eylemlerdeydim, kah yapılan eylemleri destekledim.

Ama hayatımda ilk kez bir eylemi desteklemedim.

Evet, Özel okulların yaptığı zamlar tam bir fırsatçılık ama bundan dolayı yapılan eylemleri haklı bulmuyorum.

Elbette ki, herkesin çocuğunu istediği okula gönderme hakkı vardır.

Parası olan çocuğunu, ister özel okulda okutur, ister yurt dışına gönderir; buna kimsenin karışma hakkı yoktur.

Benim itirazım bunu yaparak, maddi durumu özel okula gitmeye yetmeyen çocukların, sağlıksız koşullarda okumalarına neden olmalarınadır.

Ne alakası var demeyin lütfen.

Bu veliler neden çocuklarını özel okula gönderdiler?

Hepsi çok zengin oldukları için mi?

Hayır, bir çok kişi zorlanarak gönderiyor.

Çünkü, Devlet okulları kötü durumda.

Devlet okullarıyla özel okulların imkanları kıyaslanamayacak durumda.

Doğru.

Peki neden?

Devlet kendi okullarına gerekli yatırımı yapmayıp, her şeyi okul idarelerinin ve velilerin omuzlarına yıktığında, gerekli tepkiyi koymayıp, Okul Aile Birlikleri olarak,  bu sorumluluğu yüklendiğimiz için olabilir mi acaba?

Çocukların aldığı notları, eğitimin kalitesinden de, okulun şartlarından da önemli gördüğümüz için olabilir mi?

Çocuğumuzun karnesi hep güzel notlarla dolu olduğu müddetçe, ne eğitimi ne de koşulları sorguladık mı hiç?

Mesela sadece çocukları oyalayan ama hiçbir imkan olmadığı için gerçekten yapılamayan kol faaliyetlerini sorguladık mı?

Mesela özel okuldaki çocuklar, bazen bir heykel yaparak, bazen fotoğrafçılık, bazen de zorlandıkları bir konuda birebir eğitim alırken ,hayal güçlerini geliştirecek etkinlikleri, her tür araç gereçle yapabiliyorken, neden Devlet okulundaki öğrenciler, 30-40 kişi bir sınıfa doldurularak, dersleri de, eğitsel kolları da, kötü koşullarda yarım yamalak yapmaya çalışıyor diye sorguladık mı hiç?

Rehber öğretmen, din dersi verdi sorgulamadık.

Kimya öğretmeni hem fizik, hem matematik dersi verdi umursamadık.

Sınıflar birleştirilip 60 kişiye kadar çıktı, rahatsız olmadık.

Öğretmen sendikaları, öğretmen eksikliği, sınıfların birleştirilmesi gibi konular için grev yaptı, Destek verilmediği gibi, “Çocukların eğitim hakkı ellerinden alınıyor” denerek, grevler baltalandı ve amacına ulaşmadı.

Çünkü çocukların sokaklarda kalmaması, “eğitim” demekti.

Nede olsa bahçesinde öğrenci dolaşmayıp, tüm çocukların, sınıflarda olduğu ve dışı boyalı, bahçesi temiz okul “en iyi okuldu.

Hele bir de çocuklar yüksek notlarla geçiyorsa, eğitim tamamdı.

İçinde ne yapıldığının yada yapılmadığının önemi yoktu.

Kimisi bu durumdan memnun olup sustu, kimisi çocuklarını özel okula götürerek, gerçeklerden  kaçtı.

Çünkü özel okulların imkanları daha çoktu.

 Peki özel okulların imkanlarını kim sağlıyor?

Bu imkanlar, velilerin, çocukları için ödediği paranın bir kısmıyla ve DEVLETİN kendi okullarına yapmadığı ama özel okullara bonkör davrandığı bütçe ile sağlanmıyor mu? 

Öyleyse kim neden şikayet ediyor?

Hem devletin, devlet okullarına yatırım yapmayıp, bütçe ayırmamasından dolayı eylem yapmayacaksınız, mücadele vermeyeceksiniz, dolayısıyla, imkanı olmayan çocukları yüz üstü bırakacaksınız, hem de kendi paralarınızla oluşturduğunuz imkanları bahane ederek, özeli güçlendireceksiniz, sonra da neden harçları artırıyor diye eylem yapacaksınız.

Kusura bakmayın ama hiç kimsenin, kendi yarattığı canavardan şikayet etme hakkı yoktur.

Her çocuk en iyi şekilde eğitim almayı hak ediyor ve bu da sosyal devletin sorumluluğundadır.

Siz hem devletin görevini yapmamasını normalleştirip, hem de kendi elinizle özelin tekelini yaratırsanız sonucundan da şikayet edemezsiniz.

Çünkü sizin yaptığınız bir tercihtir ve bu tercihten dolayı da, binlerce çocuk mağdurdur.

Yarın aynı şeyi elektrikte yaşayacağız.

Devletin sorumsuzluğunu normalleştirdiğimiz sürece özelin yüzsüzlüğüne çanak tutmuş olacağız.

Sözün özü, devletin yarattığı sorunlara karşı mücadele etmeyi değil, kaçıp, özeli beslediğimiz sürece yağmurdan kaçarken doluya tutulmuş olacağız.