Babacan’dan ‘kalıcı çözüm’ önerisi: Erdoğan, Merkez Bankası başkanlığına kendini atasın

Henüz 7 Kasım 2020’de başkanlık görevine atanan Naci Ağbal, dün cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle görevden alınmıştı.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Naci Ağbal’ın Merkez Bankası (MB) başkanlığından alınması üzerine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a kestirme yoldan ‘kalıcı bir çözüm’ önerdi: “Bir kararnameyle ‘Ben cumhurbaşkanı olarak Recep Tayyip Erdoğan’ı Merkez Bankası başkanı olarak görevlendirdim’ diyerek işin başına geçsin.”

Henüz 7 Kasım 2020’de başkanlık görevine atanan Naci Ağbal, dün cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle görevden alınmıştı.

Anka’ya konuşan Babacan, Ağbal’ın atanmasından kısa bir süre sonra görevden alınması kararını istikrarsızlık olarak değerlendirerek şöyle konuştu: “Bu kadar hızlı bir şekilde Merkez Bankası Başkanlarını değiştirmek kötü yönetimdir. Aslında Sayın Erdoğan’ın yapacağı kestirme bir çözüm var. Niye bu kadar uğraşıyor bu işlerle bilmiyorum. Biliyorsunuz Cumhuriyet tarihinde ilk defa bir Cumhurbaşkanı kendisini bir göreve atadı. Cumhurbaşkanı, ilk defa kendisini Varlık Fonu’nun Başkanı olarak görevlendirdi. Aslında benzer bir şeyi Merkez Bankası için de yapabilir. Hiç uğraşmasın böyle, o insanlara da yazık. Diyebilir ki bir kararname ile, ‘Ben Cumhurbaşkanı olarak Recep Tayyip Erdoğan’ı Merkez Bankası Başkanı olarak görevlendirdim’ ve geçer işin başına, kendi yapar. ‘İndir faizi yükselt faizi’ der. Koskoca kurum, bir ülkenin ekonomi yönetimindeki en itibarlı olması gereken kurum, adeta şamar oğlanına çevrilmiş durumda. Yani bu şekilde bir yönetimden ekonomide istikrar çıkmaz.”

‘Haftanın düşmanı panosu var’

Cumhurbaşkanı kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine de değinen Babacan şu ifadeleri kullandı: “Hükümet ülkenin sorunlarını çözemediği için sürekli olarak düşman üretme gibi bir dürtüsü var. Haftanın düşmanı panosu var. Her hafta dikkat edin bir konu gündeme geliyor. Ve bu konu tartışılan konu oluyor. Ve ülkenin gerçek gündemini yani işsizliği, yoksulluğu ve hayat pahalılığını örtmek için bu gündem maddelerini kullanıyorlar. Ancak bu İstanbul Sözleşmesi, kadına şiddet meselesi öyle sıradan bir konu değil. Böylesine önemli bir konuda, meseleyi daha köklü bir çözüme ulaştıracakken, meselenin daha köklü bir şekilde çözülmesi için yeni yasal düzenlemeler gerekirken belki yeni Uluslararası anlaşmalar gerekirken mevcudu yok etmek, mevcudu yürürlükten kaldırmak gerçekten büyük bir akıl tutulması. Biz bunu büyük bir esefle karşıladık. Meclis’ten geçen bir yasanın Meclis’ten geçen uluslararası sözleşmenin iptalini yine, ancak aynı erkle yasama erkiyle, Meclis tarafından yapılması gerekir.”