Kızımın cesaretine ve özgüvenine hayranım! Bu karakteri benden mi, yoksa annesinden mi çekti? Doğrusunu isterseniz henüz karar veremedim! Doğduğu zaman, babaannesinin adından dolayı, ona Yaşar adını verdik! Yüz beş yaşında rahmetli olan anneannem Pembe Hanım, üç hamileliğini düşük yapmış! Anneme hamile olunca, yemin etmiş, tüm kutsal değerleri adına ant içmiş; “ – Sağ salim bu çocuğumu doğurayım, ister kız, ister oğlan olsun adını ‘ Yaşar ‘ koyacağım!” Ve annemin adını Yaşar koymuş! Rahmetli dedem Cemal usta, ( 1908 yılında İzmir Zanaat Mektebini bitirmiş, iyi bir doğrama ustasıydı. Yaptığı el işi kapı, pencere, çeyiz sandığı, oyma dolaplara herkes hayran kalırdı!) 1924 yılında kızını kaydetmek için Muhtara gittiği zaman, Muhtar öfkelenmiş; “ – Ben kızını erkek adıyla kaydetmem, aklını mı kaybettin be Cemal usta…” demiş! Dedem okumuş adamdı; altında kalır mı? “ – Bre cahil adam “ diye kızmış Muhtara… “ – Kız erkek ayrımı Arapça isimlerde olur. Türkçe isimler hem kıza hem erkeğe konur “ demiş! Muhtar, dedemi bu kararından vazgeçirecek ya… “ – Cahil sensin “ demiş. “ - Büyüdüğü zaman, cezasını çekecen, İngiliz askere alacak onu erkek diye!” Dedem ısrar edince, bu gün doksan iki yaşına gelmiş sevgili anneciğimin adını Yaşar diye kaydetmişler… *** Geçmez diye hayıflandığımız yıllar, “ rüzgâr gibi geçti, “ bizler yaşlandık! Bir lokma haram boğazlarından geçmedi. Alın terimizle büyüttük, büyüten Allah… Kızım Yaşar, Doğu Akdeniz Kolejini bitirdi. Sonrasında, Hukuk Fakültesine kaydını yaptırdı… Avukat olacaktı! Daha fakülteye başlamadan, bir gün geldi… “ – Baba, ben Öğretmen Akademisinin sınavlarına katılacağım, geçersem öğretmen olmak isterim “ dedi. “- O sınavı başaramazsın, hem hiç hazırlanmadın, boşuna üzülürsün” dedim. O yıllarda, partizanlık ve torpil öylesine etkiliydi ki… … Muhaliflerin çocukları giremezdi oralara! Açıkçası hiç ümidim yoktu! Sınava sekiz yüz altmış yedi kişi katılmıştı. Alınacakların sayısı yirmi beş! Yazılı sınavda torpil olmazmış. Sonuç açıklandı; kızım Yaşar, on üçüncü gelmişti! Beni utandırdı. Geriye en zor olan kalmıştı; “ mülakat!” Türkçesi, söyleşi… Zamanın Akademi Başkanı, bir kusur bulmak için kızımı terletti. Söyleşi sırsında nerede ise ağlayacaktı! *** Sonuçlar açıklandı… Kızım beni bir defa daha utandırdı! Mülakatın birincisi gelmişti! Şimdi başarılı bir öğretmendir. Herkes öyle söylüyor… Bu çocuk, bu akşam beni ve sevenlerini ağlatacak! Palm Beach çim bahçede düğünü var! Eşini kendi seçti, beğendi… Modern, demokrat ve devrimci bir kuşağın temsilcisi olarak, kararına saygı duydum. İyi, mutlu bir gelecek onlarla olsun…