Bağışlanan organları başkalarına hayat veren İngiliz, vasiyeti gereği eğlenilerek toprağa verildi.
Aydın’ın Kuşadası İlçesi’nde, beyin kanaması geçiren ve kaldırıldığı Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi’nde beyin ölümünün gerçekleşmesinin ardından ailesi tarafından organları bağışlanan 55 yaşındaki İngiliz Rolf John Wilkinson, vasiyeti üzerine cenazesi hiçbir dini tören düzenlenmeden, şakalaşıp, gülüp, eğlenerek Davutlar Mezarlığı’nda toprağa verildi. Ardından yine vasiyetine üzerine bir beach clup da eğlence düzenlenerek anıldı.
5 Yıldır Kuşadası’na bağlı Davutlar Mahallesi’nde yaşamını sürdüren evli, üç çocuk babası Rolf John Wilkinson, geçen 8 Haziran’da bahçesinde çalışırken aniden fenalaştı. Söke Fehime Faik Kocagöz Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Wilkinson’a yüksek tansiyona bağlı olarak gelişen beyin kanaması teşhisi konulup, tedaviye alındı. Yoğun bakım ünitesinde tutulan Wilkinson’un geçen cumartesi akşamı beyin ölümü gerçekleşti. Doktorlar, durumu Wilkinson’un yakınlarına bildirip organlarını bağışlamalarını istedi. Sağlığında organlarını bağışladığı öğrenilen Wilkinson’ın eşi Jan Wilkinson, kızları Sharne Wilkinson ve Zoey Wilkinson da buna onay verdi. Denizli ve İzmir’den gelen ekipler, Wilkinson’un karaciğeri, böbrekleri ve kornealarını uygun hastalara nakledilmek üzere aldı. Alınan organlardan karaciğer İzmir Özel Kent Hastanesi’ne, böbreklerden biri İzmir Şifa Hastanesi, diğeri Denizli Pamukkale Üniversitesi Hastanesi’ne kornealar ise Ege Üniversitesi’ne gönderildi.
Wilkinson’un cenazesi bugün öğleden sonra yakınları tarafından hastane morgundan alınarak, son kez zamanını büyük bölümünü geçirdiği Davutlar’daki Emyr Beach Club’a getirildi. Büyük bölümü Kuşadası’nda yaşayan İngilizlerin oluşturduğu konvoy ile cenaze Davutlar Mezarlığı’a getirildi. Cenaze toprağa verilirken dini tören düzenlenmedi. Bunun yerine, Wilkinson’un vasiyetine uygun olarak damadı ve arkadaşları yaşam öyküsünü mizahi şekilde anlattı. Zaman zaman kahkahaların yükseldiği cenaze töreninde, katılanların içi kan ağlasa da herkes vasiyeti yerine getirerek güldü, şakalaştı. Cenaze herkes günlük kıyafetleriyle katıldı. Cenazenin bir Müslüman’a ait olduğunu sanan çocuklarının mezara su dökerek harçlık bekleme gayretleri bile katılanları neşelendirdi. Cenaze töreni sürerken mezarlık yakınındaki camide ezan okunmaya başlayınca, törene ara verildi. Ezanın bitmesi beklendi. Kuşadası’nda birlikte Dart oynadıkları grubu üyeleri, cenaze toprağa verilirken mezarına üyelik kartını koydu. Kızları da babalarına yazdıkları mektupları mezara koydu. En sevdiği müzik çalınırken, mezarının içine gül atıldı. Türk arkadaşları mezarına toprak attı. Bunun üzerine İngilizler’de aynı şekilde mezara toprak attı. Tüm işlemler tamamlandıktan sonra arkadaşlarının çiçeklerden yaptığı ve üzerinde Rolf’un fotoğrafı ile İngilizce "Büyüksün" yazılı bir çelenk mezarın üzerine bırakıldı.
Cenaze toprağa verildikten sonra beach clup da eğlence
Cenazenin toprağa verilmesinden sonra Kuşadası Karaova sahilinde, Wilkinson’un çok sevdiği Emyr Beach Clup’ta bir parti düzenlendi. Kuşadası Belediyesi, Karaova Mahallesi Muhtarlığı ile Emyr Beach Clup’un desteği ile düzenlenen partide, Wilkinson’un vasiyet ettiği gibi içki içildi. Gece boyunca süren eğlenceye Wilkinson’un üç kızı, eşi, arkadaşları katıldı. Rolf’un en sevdiği Dart’ı, Dart oynarken giydiği şapkası baş köşeye konuldu. Yaşamından kesitlerin yer aldığı fotoğrafları pano olarak kullanıldı.
Çocuklarından Türk yetkililere mesaj
İngiltere’de organ bağışının olağan karşılandığı ve herkesin cebindeki kartla bağışçı olduğunun bilindiğini, bununda zaman kaybının önlediğini söyleyen Wilkinson’un büyük kızı Katie Sandbach, "Babamın organlarını bağışlaması gayet normal. Buna şaşırmadık. Ancak Türkiye’de adeta zorluk çıkarılıyor. Babamın zaten bağış kartı var. Annem onay vermiş. Bir de bizi bekleyip, kardeşlerimle bize sordular. Oysa böyle zamanlarda hızlı hareket etmek gerekir" dedi.
Babalarının Türkiye’yi ve insanlarını çok sevdiğini söyleyen Kızları Zoey ve Sharne’de babalarının vasiyetini eksiksiz yerine getireceklerini söyledi. Eşi Jan ise eşiyle birlikte yerleştikleri Türkiye’den gitmeyi düşünmediğini söyledi. Eşinin Türkiye’yi çok sevdiğini, Türk insanlarını çok sıcak ve yakın bulduğunu söyleyen Jan Wilkinson, "Ben de ömrümün geri kalan yıllarını Türkiye’de geçireceğim. Eşimin beş insana yaşam kaynağı olmasından gurur duyuyorum" dedi.
İyilik meleğiydi
Organlarıyla başkalarına can veren Wilkinson’un ömrünün hayır işleri ve insanlara yardım ile geçtiği ortaya çıktı. Eşi Jan ile birlikte İngiltere’de 19 çocuğun koruyuculuğunu üstlenen ve ölünceye kadar hepsiyle sürekli görüşen Rolf Wilkinson’un, Kuşadası’nda da Engelliler Köyü için bir çok çalışmada gönüllü görev aldığı ve çalışmalar yaptığı öğrenildi. (DHA)