Önceki akşam Kıbrıs’ın güneyinde bulunan ABD Elçiliğinde, ABD’nin bağısızlık günü kutlamalarına davetliydim. Kıbrıs’ın kuzeyinden ve güneyinden siyasetçilerin, iş insanlarının ve diplomatların bulunduğu bu gecede yine Kıbrıs’ta barış ve çözüm vurgusu vardı. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Süleyman demirel’in cenaze törenine katılması nedeni ile katılamadığı gecede Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiades’te onur konukları arasındaydı. ABD Elçisi John Koenig Kıbrıs’ta çözüm ve barışa vurgu yaptığı konuşmada Ramazan ayına ve özellikle Ramazan’ın ilk gününe dikkat çekti ve “Ramazan ayınız mübarek olsun” ifadelerini de kullandı. Kıbrıs’ta barışa olan ihtiyaç gece boyunca ifade edildi. 2004 referandum sürecine kadar olan zamanda çözüm yönünde ABD Elçiliği eli ile çözüme yapılan vurgu ve destek son zamanlarda ok fazla görünür değilken geçen gece yine bu atmosferin yaratılabileceğine inandım. Üstelik Anastasiades’in seçildiği zamanki tutukluğunun, iç sorunları öne süremsi ve yazılı belge taleplerinin, hatta Navtex krizi sonrasında masadan kaçmasının ardından daha cesur açıklamalar yaptığını görüyoruz. Rum lider “Kıbrıs sorununa, iki toplumlu, iki bölgeli, bir federasyon temelinde, Güvenlik Konseyi'nin ilgili karalarında, Üst Düzey Anlaşmalarda ve Şubat 2014 Ortak Deklarasyonu'nda gösterilen, siyasi eşitliğe dayalı, Avrupa Birliği'nin kuruluş ilkeleri olan tek uluslararası yasal kimlik, tek egemenlik ve tek vatandaşlık içeren, Kıbrıs ve bütün Kıbrıslıları koruyan kapsamlı, işleyebilir ve adil bir çözüme ulaşılabilmesi benim ilk ve en önemli önceliğim olmaya devam etmektedir” dedi. Rum lider “Dostum Mustafa” şeklinde tanımlamaya devam etti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı. Siyasi arenada sağcı bir lider olarak görmemize karşın Anastasiades’i aklıma bundan yaklaşık 6 ay önce Rum Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda kendisine sorduğum soru ve yanıt aklıma geldi. Rum lidere 2004 yılındaki “Evetini” sormuştum ve “hala evetinizin arkasında mısınız?” diye de eklemiştim. Anastasiades Annan Planı’na evet dediğini evetinin arkasında olduğunu ama bunlara ilave olarak Kıbrıs’ın güneyinde büyük oranda Annan Planı’na hayır diyen bir toplumun lideri olduğunun altını çizmişti. Artık rüzgarın farklı yönlerden estiği görülüyor. Belki mecburiyet, belki çözümün ortaya koyacağı yeni fırsatlar, belki belirsizliğin son bulması adına artık Güney’de de ciddi bir kıpırdanma var. ABD Elçiliği’nin gecesinde de bu havayı soluma şansını buldum. Birçok iş insanı ve diplomat ile off the record denilebilecek sohbetlerimiz de oldu. Üstelik hem Kıbrıs’ın güneyinde hem de Kıbrıs’ın kuzeyinde çözüm yönünde bir yola çıkıldığı ifade ediliyordu. Kuşkuların sürdüğü ancak Kıbrıslı Rumların çözüme olan ihtiyacı daha yakından fark ettiği ve Rum liderliğinin de cesursa “laf ola görüşme yapmadığı” yönünde samimi görüşler vardı. Bu yaz mevsimi sıcak olacak. Umarız hava gerginliğin ısıttığı bir atmosfer yerine barış rüzgarlarının estiği meltemler ile çözümü ulaştırabilir. John M. Koenig görev süresinde bunu göremeyecek ama umarız adaya yeni gelecek ABD elçisi Kıbrıs’ta barışın sağlanmasının paydaşı olmak adına etkin şekilde çalışma yapar. Heyecanla bekliyoruz.