Bağımsızlık Yolu, Başbakanlık himayesinde düzenlenen ve sadece sermaye kesiminin çağrıldığı “Kısa Vadele Ekonomik Eylem Planı” hazırlama toplantısını basın açıklaması düzenleyerek protesto etti.
Son dönemde pandeminin yarattığı etkinin yanı sıra Türk Lirası’nda yaşanan astronomik değer kaybı ve her gün gerçekleşen zamlarla kendini gösteren bir ekonomik krizin halkın belini büktüğü vurgulanan açıklamada mağdur olan ve unutulanların emekçiler olduğu belirtildi.
Döviz krizinin yükseldiği Dörtlü Hükümet döneminden bu yana Bağımsızlık Yolu tarafından gündeme getirilen edilen “Servet Vergisi”, “Sendikasız Çalıştırılmak Yasaklansın”, “Asgari Ücretin En Düşük Kamu Maaşına Endekslenmesi” talepleri de hatırlatılan açıklamada, “Dövizle kira yasaklanarak, mevcut kiralar sene başındaki kurlardan sabitlensin.” dendi.
Kriz Emekçinin Krizidir, Ultra Zenginlerin Değil!
Son dönemde pandeminin yarattığı etki, Türk Lirası’nda yaşanan astronomik değer kaybı ile birleşmiş ve her gün gerçekleşen zamlarla kendini gösteren bir ekonomik krize dönüşmüş durumdadır.
Başbakanlık halktan gelen yoğun tepkiye kulaklarını daha fazla tıkayamamış ve bugün burada “Kısa Vadeli Ekonomik Eylem Planı” belirlemek için bir toplantı düzenlemiştir. Toplantıya katılım için ise Başbakanlık üniversite temsilcileri ve sermayenin farklı sektörlerdeki temsilcilerini çağırmayı “uygun” görmüştür. Toplantıya yaşanılan krizin gerçek mağdurları olan emekçilerin temsilcilerinin çağrılması ise “unutulmuş” durumdadır.
Bağımsızlık Yolu olarak buraya hükümetin unuttuklarını hatırlatmak için toplandık. Hükümet eğer bu toplantıyı yapmadan önce Kıbrıs’ın kuzeyinde banka hesaplarında Pandemi döneminde yaşanan değişimlere bakmayı akıl edebilmiş olsaydı ultra zenginlerin bu dönemde daha da zenginleşmeye devam ettiğini, krizin ulta zenginlerin krizi olmadığını görebilirdi.
Yaşanılan kriz benzin dağıtımcılarının değil benzine gelen zamlarla işe nasıl gideceğini, çocuğunu okuldan nasıl alacağını bilemez hale getirilen emekçi anne ve babaların krizidir.
Yaşanılan kriz bankaların ve inşaat şirketlerinin değil evi için aldığı döviz kredisini nasıl ödeyeceğini çaresizce düşünmek zorunda bırakılan borçlu emekçinin krizidir.
Yaşanılan kriz onlarca ev ve dükkan sahibi emlak zenginlerinin değil, Sterlin kirası altında ezilen emekçi ve esnafın krizidir.
Yaşanılan kriz market zinciri sahiplerinin değil çocuğuna bez almak için gıdadan nasıl kesebilirimin hesabını yapmaya zorlanan emekçinin krizidir.
Yaşanılan kriz Milyon dolarlık banka hesaplarına bakıp sevinen üniversite, kumarhane, kerhane patronlarının değil, her gün eriyen maaşının tedirginliğini yaşayan asgari ücretlinin krizidir.
Hükümete hatırlatmak isteriz ki yaşanılan kriz ultra zenginlerin değil, emekçilerin krizidir. Yaşanılan ekonomik krizin çözümünü sermayede aramak ölümcül bir hastalığa karşı çözümü kefen bezi satıcısında aramaya benzemektedir.
Bağımsızlık Yolu olarak döviz krizinin yükseldiği Dörtlü Hükümet dönemden beri dile getirdiğimiz ve gerçekleşecek toplantıda da asli olarak konuşulması gereken emekçinin acil taleplerini toplantıda dile getirecek biri olmadığın bilinciyle yeniden hatırlatırız:
• Dövizdeki artışla maaşları günden güne eriyen asgari ücretlinin alım gücünün korunabilmesi için Asgari Ücret Tespit Komisyo lağvedilerek asgari ücret en düşük kamu maaşına endeklesin ve hayat pahalılığı ödeneği ayda bir maaşlara yansıyacak şekilde düzenleme yapılsın.
• Dövizle kira yasaklanarak, mevcut kiralar sene başındaki kurlardan sabitlensin.
• Servetini yatırıma döndürmek yerine elinde tutan toplumun en zengin yüzde 5’lik ultra zengin kesimine servet vergisi konularak kamusal toplu taşımacılık, kamusal eğitim, kamusal barınma, kamusal sağlık hizmetleri alanlarında yatırımlar yapılarak emekçinin bu alanlardaki harcamaları azaltılsın.
• Özel sektör emekçilerinin seslerini duyurabilmesi ve kendi sorunlarını kendi dile getirebilmelerinin sağlanabilmesi için 10 ve üzeri kişi çalıştıran patronların sendikasız işçi çalıştırması yasaklansın.
Bağımsızlık Yolu – Emekçinin Partisi
Bağımsızlık Yolu
Basın Bürosu