Arada Bir Kıbrıs Türkçesinde vurgu önemlidir. ‘Vurgu’ yapılarak konuşulduğu için ‘Bakan’ denildiği zaman, yapılan vurgu sonrasında bakan kelimesinin anlamı da anlaşılmış olur. Oy zamanı bizden oy isteyen siyasetçi için iş yapmaz. Ama bizim oğlanın düğününe gelmişti. Veya babamın cenazesinde önde saf tutmuştu. Hadde bukez de deneyeyim. Napayım severim gendini dediklerimizin oy zamanı geçince yapılması gereken işlere ‘Andilla’ koyarak uzaktan bakmaları bizde maksıldır. Çok severim dediklerimizin seçildikten sonra kızağa çekilip yan gelip yatması sonrasında ne yazık ki, olan hep çok sevene otuyor. Sevilen ise seçildikten sonra egosunu tatmin ediyor. Örnek mi? Alın işte Ulaştırma Bakanlığı. Kışın yağan yağmur sonrasında gizli göle dönüşen ‘Lukko’lara (Çukur) bakıp da göremeyen Ulaştırma Bakanlığının üst düzey bürokratları ile oy zamanı başımıza TAÇ yaptığımız OY zamanı geçince alakaya maydanoz işlere ‘Bakan’ ‘BAKAN’ına ne buyrulur dersiniz? Anayolda seyrederken önünüzde ansızın beliren çukura düşmemek için Asena gibi kıvırdıktan sonra başka bir çukura düştükten sonra lastiğinizin bombe yapmasına bir şey demem. Veya çukura düştükten sonra arabanızın ön düzeninin dağılmasına ve bu Amerikan Asfaltı yollar için ödediğiniz fahiş fiyattaki Road Tax’a inanın yine bir şey diyemem. Ağır vasıtaların, alt yapısı tamam olmadığı için ‘Vadi’ye dönüştürdüğü yolların yarattığı tehlikeyi görmezden gelen Sayın Bakan Taçoy’un bu konuda kılını kımıldatmamasına ve Leyleği havada gördüğü için uçaktan inmemesine ne diyebilirim ki? UBP’de Vatan, Millet Sakarya Nurlu Ufuklar kitabından pasajlar okuyarak seçilen, ancak soluğu DP’de alan transferin baş TAC’ı, OY’ların gülü bakanımızın, tam 2 aydır Kıbrıs Gazetesinin karşısındaki yolun kapatılarak trafiğin felç olmasına neden bir ‘BAKAN’ olarak bakmadığını anlamak da istemem. Atatürk Stadı karşısındaki yolun, Lefkoşa Sanayi Bölgesinin Anayolunun kevgire dönmesine karşın hala daha kazılıp kapatılmasını da sormak istemem. Çünkü en sevdiğim hayaIIerimi en büyük kâbusa çevirenleri elbet bir gün tatlı Rüyalarından uyandıracağım günün geleceğini bilirim. İnsanlar eğIenebiIdikIeriyIe arkadaş. AnIaşabildikleriyle dost., AğIayabiIdikIeriyIe de kardeş olur der ünlü düşünürler. Biz Ulaştırma Bakanımız ile anlaşma zemininden çok uzak olduğumuz için dost olamadık. Lastiklerimiz çukurlardan dolayı ‘Bombe’ attığı, ön düzenine Fatiha okunduğu sırada birlikte ağlayamadığımız için kardeş de olamadık. Ama yollarımızı Afganistan’daki savaştan dolayı kevgire dönen yollarına benzetmesine karşın yollarımız kalitelidir diyerek bizi eğlendirdiği için arkadaş olduk. Sayın Taçoy, bakanlığın uhdesinde olan ‘İzin Kurulunun’ sorumlu kişisinin mesai saatlerinde Yeni Erenköy ile Dipkarpaz’dan gelmemesi nedeniyle araba satışı yapan firma yetkililerinin bakmasına karşın, burunlarından solumasını, sorumlumuzun Karpaz’dan gelemediği için arabanın bagajına konarak imza için ona götürülen dosyaları gözündeki Rayban siyah gözlüklerden dolayı görememesini de anlayış ile karşılarım. Çünkü herkesin Pinokyo gibi insana dönüşme şansı bulamadığını ve kimi üst düzey bürokratların hala odun kaldığını bilenlerdenim. Ancak oy zamanı başımıza TAÇ yaptığımız. Seçim zamanı, Zümrüdü Anka kuşu misali Gak denince kurban, guk deyince kul olduğumuz. OY guzucuğum dediğimiz ‘BAKAN’ ancak yaşananları göremeyen Ulaştırma ‘Vezirimizin’ Mehmetçik bölgesinde eyleme neden yolu görmesini beklerdik. Dipkarpaz – Kaleburnu arasında tam 10 aydır yerinde sayan yola neşter atmasını umardık. Bakıp da görmemesinden dolayı bıktım, usandım. Görevden alınmamı beklerim diyen başarılı Karayolları Müdürü Hasan Nihat Erduran’ın sıkıntılarını gidermesini beklerdik. Sayın Bakanın silkinip kendine gelmemesi halinde oy zamanı sandıkta öyle bir ölecek ki; Otopsi raporunda ölüm sebebinde aşırı dozda yaIınızIık yazacağından eminim.