Bakan Özhaseki, Birleşmiş Milletler (BM) İnsani Yerleşim Programı "UN-Habitat" tarafından her yıl farklı bir kentte kutlanan, bu yılki kutlamalar kapsamında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayesinde Üsküdar Belediyesi ev sahipliğinde "Herkes için sürdürülebilir kentsel geleceğin finansmanı" temasıyla bir otelde düzenlenen "Dünya Şehirler Günü" programında konuştu.
İsrail'in, Filistin'e yönelik saldırılarına değinen Özhaseki, Filistin'de mazlumların öldürüldüğünü, İsrail Hükümeti'nin emrindeki katiller ordusunun, çoluk çocuk, yaşlı, kadın demeden öldürmeye devam ettiğini, vicdanı olan herkesin katlanamayacağı bir tabloyla karşı karşıya kalındığını, mazlumların yanında durmayı sürdüreceklerini dile getirdi.
Bakan Özhaseki, medeniyette şehrin çok önemli bir yere sahip olduğunu, dünyada insanoğlunun topluca yaşadığı en eski yerleşim yerlerinden birinin Mezopotamya, birinin de Anadolu toprakları olduğunu, burada onlarca medeniyetin iz bıraktığını ve kavimlerin yaşadığını anlattı.
Şehirlerde bir yandan üretim, ticaret, sanayi, kültür, sanat ve din bir yandan da ikili insan ilişkilerinin olduğuna, eğer o şehrin kadim bir tarihi, özgün mimarisi ve kültürü varsa oraya şehir denilebileceğine dikkati çeken Özhaseki, şehirlerin canlı organizmalar gibi olduğunu, doğup büyüyüp geliştiklerini, doğru bir şekilde bakım görürlerse çok uzun ömürlü olabileceklerini, şehirlerin geleceğinin yerel yöneticilerin ufuklarıyla doğru orantılı olduğunu söyledi.
Sürdürülebilirlik denilince birçok belediye başkanının, merkezi hükümetlerin kendilerine ayıracakları paylardan ne kadar çok alacağını düşünerek sohbete başladıklarını kaydeden Özhaseki, "Halbuki bir taraftan şehirlerimizin geleceğini inşa ederken, şu anda kirlettiğimiz dünyanın çocuklarımıza zehir olarak bırakılan bir miras olduğunu düşünmemiz lazım. Bir taraftan da eğer kaynak meselesi söz konusu ise bu konuda herkesin de üzerine düşeni hakkıyla yapması lazım." ifadesini kullandı.
Özhaseki, 5 dönem üst üste seçime girdiğini, büyükşehir belediye başkanlığı yaptığını anımsatarak, şöyle devam etti:
"Bir gün olsun Ankara'ya gelip de 'Bana para verin. Bana yardım edin' dememişimdir. Çünkü bir belediye başkanının önce para, insan, mekan, problem, zaman ve algı yönetimini bilmesi lazım. Ama günümüzde ne yazık ki özellikle bizdeki muhalefetin belediyecilik anlayışında başta saydığım 5 yönetimi bilmeksizin sadece ve sadece organizasyonlara büyük paralar vererek algı yönetimiyle uğraştıkları da açık bir gerçek. Onların böyle bir dünya hakkında doğrusu çok fazla söz söylemeye hakkının da olmadığını düşünüyorum."