En az sorunla iyi bir eğitim öğretim yılı geçirmeyi umut etmiştik hep birlikte. Maalesef yine olmadı. Yeni eğitim öğretim yılının ilk günü yine sorunlarla başladı. Ve maalesef bu sorunların ucu yine çocuklara dokundu. Onlar mağdur oldu, aileleri mağdur oldu. Yaşadıkları sinir, stres. Çocuklara yansıyan huzursuzluk, hayal kırıklığı... Hoş olmadı. İlgili bakanlık adına da, öğretmenler adına da şık durmadı. Ha sorunlar olabilir. Öğretmen eksikliği, sınıf yetersizliği, okulların altyapı noksanlığı, bütçe yetersizliği vb. Yıllardır toplumun önüne serpilen sıkıntılar. Ve her ne haldense yıllardır çözülemeyen, yıllardır süregelen öğretmen sendikaları ile eğitim bakanlığı arasında devam eden kronikleşmiş sorunlar. Karşılıklı pozisyon alıyorlar birbirlerine. Ha bu sorunlar çözülemeyecek gibi mi? Değil. İyi ve sürsürülebilir, günümüz koşullarına uyumlu bir eğitim politikası bu sorunların üstesinden gelir. Ama nafile tabi. Bir didişmedir gider yıllardır bakanlık ve sendikalar arasında. Toplumu geren mağdur eden bir didişme. Ortak akıl yaratıp bu sorunları çözmek yerine, her nedense taraflara ayrılıp çatışmayı yeğliyorlar. Oysa önlerinde ortak bir payda var. Nedir o? Çocuklarımız.. Değerli öğretmenlerimizin, öğrencileri. Bu çocukların geleceklerini şekillendiren insanlardır öğretmenler. Halkın sevdiği, saygı gösterdiği bir mesleği icra ediyorlar. Hepsinin eline, beynine sağlık. Lakin gönül arzu ederdi ki, bu enerjilerini daha kaliteli bir eğitime olanak yaratacak yöntemleri oluşturmak için kullanabilmiş olsalardı. Ve yine gönül arzu ederdi ki, yeni bir eğitim öğretim yılında bakanlık 3 aylık tatil dönemini verimli bir çalışma ortamı yaratmak adına sıkıntıları en aza indirgeyecek icraatlarla tedbirler almasıydı. Bu bilişim çağında daha teknolojik, daha donanımlı derslikleri okullara kazandırmasıydı. Ama ne mümkün. Yıllardır çözüm yerine eğitimde sıkıntılar katlanarak büyüyor. Fakat ne hikmetse tatil dönemlerinde bu sıkıntılar buzdolabına kaldırılıyor. Tatil biter bitmez yeniden ortaya dökülüyor. Bu yanlış, öğretmenlerin toplum nezdinde itibar kaybetmesine sebep oluyor. Öğretmenlik mesleğini tartışmalı hale getiriyor. Oysa bu sorunların çözümü bir masanın etrafında toplanıp samimiyetle diyalog kurmaktan geçer. Okula öğretmen göndermemek. Çocukların eğitim hakkını sekteye uğratmak bana bir eğitimcinin yapması gereken eylem şekli olarak doğru gelmiyor. Öğretmen sendikalarının siyasetin içine girmesini de doğru bulmuyorum. Öğretmenlik mesleği bu şekilde yıpratılmamalı. Tabi bir başka talihsizlik de, bütün bu sorunlar üst üste dururken, onları çözmek yerine kanal kanal gezerek partisinin kurultayını konuşan bir bakana sahip olmamızdır. Yazıklar olsun..