BİRLEŞMİŞ MİLLETLER BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Suriye'de kimyasal silah kullanılmasının savaş suçu teşkil ettiğini belirterek, uluslararası toplumun sorumluları yargı önüne çıkarma zorunluğu olduğunu bildirdi. BM Genel Sekreterliği, Ake Sellström başkanlığındaki heyet tarafından Suriye'de 21 Ağustos'taki olaya ilişkin incelemelerin ardından hazırlanan raporu yayınladı. Raporun girişinde BM Genel Sekreteri Ban'ın açıklaması yer aldı. Açıklamada, Ban'ın rapordaki tespitlere göre, Şam'ın Doğu Guta bölgesinde görece büyük miktarda kimyasal silah kullanıldığının ve bu nedenle sivillerin ve özellikle çocukların bundan etkilenmesinden büyük üzüntü duyduğu ve saldırıyı kınadığı vurgulandı. Bu saldırının savaş suçu teşkil ettiğini belirten Ban, uluslararası toplumun, bu saldırının sorumlularını tespit ederek yargılanmalarını sağlama ve bir daha bu tür silahların kullanılmayacağını güvenceye alma ahlaki sorumluluğu olduğunu dile getirdi. Raporun ayrıntıları BM tarafından yayımlanan raporda, incelemenin yapılış biçimi, yöntemi, bulguları ve sonucuna ilişkin önemli tespitler yer aldı. Prof. Dr. Ake Sellström ve diğer iki uzmanının imzasıyla verilen bilgilerde, 21 Ağustos'ta Suriye'nin başkenti Şam'ın Guta bölgesinde meydana gelen olaya ilişkin incelemelerde bulunulduğu belirtildi. Raporda, "Guta bölgesindeki incelemelerden edinilen deliller ışığında Suriye'deki iç savaşta "nispeten büyük miktarda" kimyasal silah kullanıldığı sonucuna varılmıştır. Kimysal silahlardan siviller ve çocuklar da etkilenmiştir. Toplanan çevresel, kimyasal ve tıbbi örnekler, Guta'daki Tarma, Moadamiye ve Zamalka bölgelerinde, sarin gazı içeren karadan karaya roketlerin kullanıldığına ilişkin açık ve ikna edici deliller sunmaktadır. Bu sonuç bizi derinden endişelendirmektedir" ifadelerine yer verildi. Raporda çalışma yöntemine ilişkin de bilgiler verilerek, saldırıdan etkilenenlerle görüşmeler yapıldığı, kullanılan mühimmat örneklerinin toplandığı, hayatta kalanlarda görülen semptomların değerlendirildiği, kıl, idrar ve kan örneklerinin tahlil edildiği kaydedildi. İnceleme sırasında bütün işlemlerin şeffaflık adına kayıt altına alındığı belirtilen raporda, toplanan delillerin mühürlendiği ve aynı özenle raporlarda bilimsel standartlar içinde değerlendirildiği ifade edildi. Raporda hastalarda görülen belirtilere de yer verilerek, bu belirtilerin, nefes almada zorluk, kusma, denge kaybı, görmede bulanıklık, halsizlik, bilinç kaybı, bulantı, gözlerde tahriş ve burun kanaması gibi semptomlar olduğu vurgulandı. Saldırıdan etkilenlere ilk müdahaleyi yapmaya gidenlerde de benzer belirtilerin görüldüğü kaydedilen raporda, ilk yardım yapmaya çalışanların anlatımına göre, saldırının kurbanlarının ilk anda öldüğünü ya da bilincini kaybettiğinin anlaşıldığına yer verildi. Raporda sağlık görevlileri ile yapılan mülakatlara da yer verilerek, görüşülen doktor ve hemşirelerin, yoğun bir hasta başvurusu olduğunu, harici yara olmamakla birlikte hastaların bir çoğunda solunum zorluğu ve bilinç kaybı gördüklerini anlattıkları kaydedildi. Raporda, 21 Ağustos'ta bölgedeki hava koşulları dolayısıyla rüzgar olmadığı ve yerden yükseğe hava sirkülasyonunun da olmaması nedeniyle sığınaklarda bulunanların bile gazdan etkilendikleri belirtildi. Karadan karaya roket kullanıldı Raporda, saldırıda kullanılan silahlara ilişkin yapılan tespitlere de yer verilerek, "İnceleme bölgesinde kimyasal madde taşıyabilen çok sayıda karadan karaya roket tespit edildi ve kayıt altına alındı. Buradan alınan roket parçalarında yapılan incelemelerde sarin gazı tespit edildi" ifadeleri kullanıldı. Bölgede yapılan incelemede 80 hasta ile görüşüldüğü, bu hastalardan seçilen 34'ünden kıl, kan ve idrar örnekleri alındığı belirtilen raporda, bu örnekler üzerinde yapılan testler sonucunda bütün hastaların sarin gazına maruz kaldıklarının tespit edildiği vurgulandı. Raporda, diğer kimyasal silah saldırısı iddiası bulunan bölgelerde de inceleme yapılacağı ve nihai raporun bu incelemelerden sonra hazırlanacağı bildirildi. "Güvenlik Konseyi'nin siyasi sorumluluklarını yerine getirmesinin zamanı" Ban, Suriye'de inceleme yapan BM heyetinin raporuna ilişkin Güvenlik Konseyi'ne verdiği brifingin ardından, gazetecilere açıklama yaptı. Raporda, incelenen kan örneklerinin yüzde 85'inde sarin gazı tespit edildiğini vurgulayan Ban, "Bulgular açık bir şekilde savaş suçu işlendiğini ve 1925 Protokolü'nün ihlal edildiğini gösteriyor. Bu, 1988'de Saddam Hüseyin'in Halepçe'deki saldırısından bu yana ilk kez sivillere karşı kimyasal silah kullanıldığının ve 21. yüzyılda en kötü kitle imha silahı kullanımının tespiti" dedi. Uluslararası toplumun bu silahların bir daha kullanılmamasını temin etmesi gerektiğini belirten Ban, Suriye'nin kimyasal silahlarının imha edilmesine ilişkin ABD ve Rusya'nın uzlaştığı plana da değinerek, "Bugün Güvenlik Konseyi'ne bu plana uyulmasının temin edilmesini bir an önce sağlama çağrısı yaptım. Suriye'de 2,5 yıllık trajedinin ardından Güvenlik Konseyi'nin liderlik göstermesi ve ahlaki ve siyasi sorumluluklarını yerine getirmesinin zamanıdır. Kimyasal silah kullanımının yasal sonuçları olmalıdır" diye konuştu. Kimyasal silah kullanımının, kim gerçekleştirirse gerçekleştirsin suç olduğunu ifade eden Ban, kitle imha silahı dışındaki silahlarla işlenen suçlara da dikkati çekerek, "Konvansiyonel silahlarla işlenen suçlarda da cezadan muafiyet olmamalı" ifadesini kullandı. Ban, gazetecilerin, saldırının sorumluların tespit etme çağrısı yapmasına rağmen BM heyetine bu görevi vermediğinin hatırlatılması üzerine, "Bu saldırının sorumlularının tespit edilip edilmemesi konusu diğerlerinin sorumluluğunda" diyerek BM Güvenlik Konseyi'ni işaret etti. BM prensiplerine göre savaş suçu işleyenlerin bunun hesabını vermesi gerektiğini anlatan Ban, bunun nasıl yapılacağının Güvenlik Konseyi'ndeki müzakerelerin sonucunda belirleneceğini kaydetti. Görüş ayrılığı Öte yandan, BM raporunun Suriye'de 21 Ağustos'ta kimyasal silah kullanıldığını teyit etmesinin ardından saldırıyı kimin düzenlediğine ilişkin BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) daimi üyeleri arasında fikir ayrılığı yaşanıyor. BM raporunda saldırıyı kimin işlediğine yönelik açık bir vurgu olmaması taraflara kendi tezlerini üretme imkanı sağlıyor. ABD, İngiltere ve Fransa'nın BM temsilcileri Esed rejimini suçlarken Rusya'nın temsilcisi, raporda bunu kanıtlayacak açık bir delil olmadığını savundu.