Barış gazeteciliği birçok kişi tarafından hep yanlış bilinmiş ve yanlış algılanmıştır. İşin enteresan yanı Barış Gazeteciliği kavramı ile Savaş Gazeteciliği konularının birbiri ile tamamen farklı olduğu da bilinmiyor veya bilinmek istemiyor. Barış gazeteciliği “barış” sözcüğünü çok kullanarak veya barışçıyım demekle de mümkün değil. Savaş Gazeteciliği, savaş alanında yapılan gazetecilik anlamındayken, Barış Gazeteciliği haberi, GERÇEKLERİ SAKLAMADAN ama hassas dengelerde habere konu olan kişi, kurum veya olayı NET GERÇEKLER İLE ÇARPTIRMADAN, çatışma odaklı değil ÇÖZÜM ODALI vermek şeklinde tanımlanıyor. Barış Gazeteciliği anlamında, ELAM’ın yaptığı son saldırılar üzerinde ders verilebilecek şekilde çok ciddi gazetecilik hatalarını da gündeme getirdi. Zaman zaman, geleneksel medya tutumundan belki benzer hataları biz de yapıyoruz ama işin içinde ciddi bir hata olduğunu yazma gereği hissettim. İşin içinde bir saldırı var. Gerçek budur. Saldırıyı yapan veya yapanlar ise 150 – 200 kişilik bir grupta 5 – 10 veya 15 – 20 kişidir. Hal böyle olunca Rumlar Türklere saldırdı şeklinde haberi vermek yerine ELAM grubu veya bu grup içerisinden bazı saldırganlar şeklinde olayı aktarmak daha doğru olacaktır. Ülkücü ve Kürt öğrenciler birbirine girdi şeklinde haber yapılması yerine, kimseyi hedef göstermeden, bir sivil toplum kuruluşunu ve bir etnik grubu hedef göstermek yerine, karşıt gruplar şeklinde olaya odaklanmak çok daha sağlıklı ve ayni zamanda çok daha yapıcı bir tutum sergilemek anlamında olacaktır. Gazeteciliğin, haberin insan için yapıldığı unutulmamalı. Habercilik şiddeti, bölünmeyi ve sorunları değil, çözümü, uzlaşıyı, anlayışı öne çıkarmalı. Özde konu habercilik olduğu için GERÇEK üzerinden yola çıkılmalı ve hiçbir şey SAKLANMAMALI. Ülkemizde özellikle 17 Kasım günü yayınlanan gazetelerin haber başlıklarında olayı net şekilde anlatan ama provokasyonu tetiklemeyen başlıklar atıldı. Bu başlıklar arasında hatalı diye nitelendirilebilecek başlıkların olduğunu düşünenlerdenim. “Yargılansınlar”, “Ahmaklar”, “Faşizm Horladı”, “Karanlık Eller Devrede”, “Mantıksız Kişiler”, “Faşistler Saldırdı” şeklinde başlıklar vardı o günün manşetlerinde. Öte yandan “Rumların iyi niyeti işte böyle”, Rumlardan Türklere Saldırı – Vahşet” şeklinde başlıkları da gördük. Saldırıların Rum basınında da yeterince güçlü şekilde yansıtılmadığını bir başka gerçek.Tüm gazeteler bu haberi sayfa 1’den görürken, 1-2 gazete manşet haber şeklinde olayı okuyucularına aktardı 17 Kasım’da. Haravgi “Neo-Faşizm Yeniden Vurdu” , Politis “Suçlular Cezalandırılsın, Saklanmasın”, Alithia “Aptallar Kıbrıslı Türklere Saldırdı”, Simerini “Rezalet ve Ayıp”, Fileleftheros ise “Kıbrıslı Türklere Küstah Saldırı” şeklinde vermişti bu ilk gelişmeleri. Şimdi basının takipçi olup olayı sorgulaması ve GERÇEKLER yönünde çözümcü yayınlarını sürdürmesi gerek.