Barolar Birliği İnsan Hakları Komitesi tarafından yayımlanan mesajda, “Homofobi, transfobi ve bifobi değil, insan hakları mücadelesi kazanacak” denildi.
Mesajda, erkek eşcinseller arasındaki ilişkiyi suç kapsamına alan İngiliz Koloni döneminden kalan yasa maddesinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde dava açılmasının ardından, henüz 2014 yılında yürürlükten kaldırılabildiği hatırlatıldı.
Cinsel yönelimi, kimliği ve cinsiyeti dolayısıyla bir kimseden veya gruptan nefret edilmesi, küçük düşürülmesi gibi muameleye neden olabilecek söz söylemek, yazı yazmak, paylaşmak, bu kişilere psikolojik veya ekonomik şiddet uygulamak, kamu hizmetinden yararlananlara karşı cinsiyet temelli ayrımcılık yapmak gibi nefret ve ayrımcılık içeren üç tane fiilin de artık suç kapsamına alındığı bildirilen mesajda, bu gelişmelerin önemli ancak yeterli olmadığı ifade edildi.
Mesajda, Polis teşkilatı içerisinde LGBTİ+’ların şikâyete gittiklerinde homofobik, bifobik ve transfobik tavırlarla karşılanmakta olduğu, TOCED Yasası’na göre kurulan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Birimi’nin cinsiyet uyum sürecini tamamlamamış trans kadınların şikayetlerini yasada düzenlenmiş olmasına rağmen kapsam dışında bıraktığı, nefret söylemi suç kapsamına alındığı ancak nefret suçunun tanımının yasalarda yapılmamış olması nedeniyle sorunlar yaşandığı, transların cinsiyetin hukuken tanınması hakkına erişimlerinin mevcut yasal düzenleme çerçevesinde keyfi ve hak ihlali niteliğindeki koşullara tabi kılındığı gibi hâlâ insan hakkı ihlalleri yaşandığı kaydedildi.
Cezalandırıcı mekanizmalar yanında, koruyucu ve güçlendirici yasal düzenlemelerin de hayata geçirilmesi gerektiğine vurgu yapılan mesajın devamında şunlar kaydedildi:
“En önemli eksiklikler; genel anlamda ayrımcılıkla mücadele edilmesine yönelik yasal düzenlemenin olmaması ve eğitim müfredatının toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bir hâle getirilmemesidir. Anayasa ve ona bağlı çıkarılan yasaların büyük bir kısmı, ikili cinsiyet algısına hapsolmuş, LGBTİ+’ların yaşadığı ayrımcılık ve eşitsizlikler göz önünde tutulmamıştır. Mevzuatımızdaki tek istisna, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi Yasası’dır ki o da 2014 yılında beri faaliyete geçirilmemiştir.
Gökkuşağındaki tüm renklerin eşit ve özgür bir şekilde yaşayabilmesi ve insan haklarının sağlanması noktasında ayrımcılığın yapılmaması için izlenmesi gereken yol nettir. Bu alanda atılacak adımlarda, elimizden gelen katkıyı koymaya hazır olduğumuzu da belirtmek isteriz.”