Ülkenin birinde siyasete meraklı bir vatandaş başbakan olmayı kafaya takmış. Oysa başbakan olmak için çok çalışması gerektiğini biliyormuş ve bilgisayar başında başbakan olabilir miyim?” diye düşünmüş. İşin enteresan yanı o ülkede başbakanın Facebook hesabı yokmuş. Üstelik Facbook kullanmanın moda olduğu ülkede, Facbook çılgınlığı yaşanıyormuş. Ülkenin başbakanını da çok seven bu vatandaş, “Başbakanın adı ile bir hesap açsam yine başbakan olurum” diye düşünmüş. Üstelik avukat arkadaşlarına da danışmış ve o ülkede internet ile ilgili yasaların, aykırı bir şey yapmadığı bilgisi de verilince kendisine, “neden olmasın?” demiş. Zaten hayranı olduğu başbakanın internette daha görünür olmasını, onun daha çok oy almasını, hatta bir dönem daha başbakan olmasını arzuluyormuş bu vatandaş. İlk iş olarak bir elektronik posta adresi açmış. Ardından ise Facebook hesabı... Hesaba başbakanın 3-5 resmini de eklemiş. Derken bir anda deli gibi arkadaşlık istekleri yağmaya başlamış. O, tek bir kişiyi bile eklememiş bu hayran olduğu başbakanın adı ile açtığı hesaba. “Demek ki başbakan olsam bana da böyle arkadaşlık istekleri gelecek” şeklinde düşünmüş. Günde yüzlerce arkadaşlık isteği gelmeye devam etmiş. O kimseye tek bir cevap yazmamış. Aradan geçen zamanda, listesindeki insan sayısı binlere ulaşmış. Bu arada Facebook hesabında arkadaş sayısı artarken, gelen mesajların sayısı da çığ gibi büyüyormuş. Hatta bu hesaba, ülkenin en saygın siyasileri, milletvekilleri ve bakanları bile arkadaşlık isteği gönderiyormuş. Bizim vatandaş, tamamen iyi niyetle gelen mesajları okumaya koyulmuş. İçinden, acaba ne gibi mesajlarım var diye düşünürken, biraz gergin, biraz şaşkın mesajları okumaya koyulmuş. Gelen mesajların tümünde talepler varmış. Üstelik tüm vatandaşlar gayet saygılı hitaplarda bulunurken, farklı taleplerini internet üzerinden bildiriyormuş. İs istekleri mi istersiniz? vatandaşlık istekleri mi? kişisel rant istekleri mi? Hepsinden bol miktarda varmış gelen taleplerde. Vatandaşlar dedikodu yapmaktan da geri durmuyormuş gönderdikleri mesajlarında. Üstelik başbakanın, başkanı olduğu siyasi parti ile ilgili olarak bir çok şikayet de varmış gelen mesajlarda. Gün geçtikçe bu hesap daha da popüler hale gelmiş. Üstelik başbakanın kullanımında olmadığı da anlaşılmış bu hesabının. Hatta siyasi partinin ileri gelenleri, başbakanlığın basın bürosu, partinin basın bürosu da bu hesabın peşine düşmüş. Başbakana hayran olan bu vatandaşa, “siz kimsiniz?” “İyi amaçla bu hesabı açtığınızı biliyoruz”, “Lütfen size ulaşabileceğimiz bir telefon verin”, “hesabı bize devredin” şeklinde talepler de gelmeye başlamış. Bizim vatandaş başbakan olmanın zor bir iş olduğunu fark etmiş. Üstelik çığ gibi gelen mesajlara bakacak, arkadaşlık isteklerini okuyacak zamanı da yokmuş. “Ohh be” demiş “iyi ki başbakan değilim”. Ben başbakan olmaktan vazgeçtim, Allah hem vatandaşa hem başbakana sağlık ve huzur versin demiş.