Kıbrıs müzakere süreci New York’a taşındı. Anastasiadis ve Akıncı New York’ta çeşitli temaslar yapıyor. İki Lider de kendi pozisyonlarını ve olası Kıbrıs müzakere sürecinin sonuçlarını uluslar arası topluma anlatma telaşında.
25 Eylül’de 45 dakika kadar süreciği duyurulan bir üçlü görüşme gerçekleşcek. Kıbrıs’ın kuzeyinde de güneyinde de gözler ve kulaklar bu görüşmeye çevrilmiş durumda.
Önceki gün Biden ile Akıncı görüştü.
Akıncı yaptığı açıklamada görüşmeyi olumlu bulduğunu açıkladı. Kıbrıs Türk basınından New York zirvesini takip eden medya mensupları görüşmelerin arka planını Kıbrıs Türk medyasına yansıtma gayreti içerisinde yoğun bir mesai yapıyorlar. Dün bir gazetemizde yayınlanan Biden ve Akıncı görüşmesinin arka planı ise düşündürücü…
ABD Dünya çapındaki tecrübelerini Kıbrıs'ta taraflara yol göstermek için kullanacakmış!
Bir de garantiler ile ilgili arabuluculuk da yapıp çözümüm finansmanı için bazı çalışmalar yapacakmış.
Durum bu ise başımız gerçekten büyük dertte...
ABD'nin Orta doğu ve Balkanlar'daki tecrübelerini düşündükçe uykularımızın kaçmaması elde değil…
Güzel adamız Kıbrıs’ın bugünlere gelmesinde elbette dış faktörlerin rolü olmakla beraber meselenin esas aktörlerinin bu adada yaşayan insanlar olduğunu akıllardan çıkarmamak lazım.
İki toplum da Akıncı ve Anastasiadis’i cesaretlendirip yarım asrı aşan sorunu bir an önce tarihin çöplüğüne atacak çözüm planını çıkarmaları için katalizör rol üstlenmeli.
Sorunun çözümünü deniz aşırı mekânlara bırakmak veya havale etmek bu adada yaşayan insanların kendi iradelerini de ipotek altına almayacak mı?
Ve elbette bu adada yaşan her bir bireyin sorumluluk alma; güvenlik, eşitlik ve uluslar arası hukuk zemininde Kıbrıs sorununun ortadan kalkması için üzerine düşeni yapma zamanı çok yaklaştı.
Elvis Presly’nin şarkısında söylediği gibi “Now or Never” ikileminde kalmamak için Kıbrıs’ta yaşayan toplumlar kendi iradelerini kendi ellerine almalıdır.