Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın gelişi ayni Beşiktaş’ın eski Başkanı Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören gibi olaylı oldu. Bir başka deyişle iki Yıldırımın KKTC’ye gelişleri Yıldırım gibi oldu ama buradaki davranışları da Yıldırımların yağmasına neden oldu. Yavru, Ana diyaloğunu bir tarafa bıraktım. Ve bu ilişkiye abi kardeş ilişkisi dedim. Bir ananın evladına sahip çıkmadığı gibi abi de kardeşine destek vermedi. KKTC’nin kurulduğu yıl olan 1983 yılından itibaren ayağımıza pranga bağlanarak, gözümüzdeki pasın da sporda silinmeme çağı başladı. Kıbrıs Türkü olarak ayağımızdaki prangayı çözme girişimimiz eskiden Ana, şimdi de kardeş dediğimiz Türkiye tarafından engellendi. Nasıl yani diyenleri duyar gibiyim. Eskiden Federe devlettik ve Kıbrıs Cumhuriyetinin bir ayağını teşkil ettiğimiz için özel izin ile uluslar arası arenaya çıkabiliyorduk. Ancak KKTC’nin ilanından sonra Türkiye Futbol Federasyonu tarafından FİFA’ya yazılan bir yazı darağacındaki ipin çekilmesini ayağımızın altındaki tabureye de tekme atılmasını sağladı. Türkiye’nin şuan tam bilmiyorum ama bir ara uluslar arası alanda faaliyet gösteren Uluslar arası spor teşkilatlarında görevli 72 spor adamı vardı. AIPS Başkanı Togay Bayatlı’nın yanı sıra, UEFA Asbaşkanı Şener Erzik, Türkiye ve Avrupa Boks Federasyonunun yanı sıra Dünya Boks Federasyonu Asbaşkanı Caner Doğaneli’nin bulunduğu bir spor teşkilatında bize çağ dışı olarak isimlendirilen spor ambargosunun kaldırılması yönünde girişim yapılmaması bence manidardır. Çetinkaya’nın Alman Takımları ve İngiliz Ordu Milli ile Almanya’da, KKTC Milli Takımının FİFA’ya üye Kırgızistan, Tanzanya, Sudan ve İran gibi ülkelerin Milli Takımları ile Atatürk Stadında karşı karşıya geldiği bir zaman diliminde, Kıbrıs Cumhuriyeti Takımları ile karşılaşan Türkiye takımlarının bize ait bir takım ile karşı karşıya gelememesi de manidardır. Neyse Yıldırım Demirören geldi ve olaylı bir şekilde geri döndü. Bukez KKTC’de bir banka alması gündemde olan Fenerbahçe Kulübünün Başkanı Aziz Yıldırım olaylı bir şekilde KKTC’ye geldi ve yine olaylı bir şekilde Türkiye’ye döndü. Mehmetali Talat’a yalan söyleyerek randevu kopartan 25 Milyon nüfuslu Fenerbahçe Cumhuriyeti Başkanının yalanı yalnız kendisinin değil Fenerbahçe Cumhuriyetinin onurunu ve prestijini de zedeledi. Bir Fenerbahçeli olarak böyle bir başkanım olmasından hicap duydum. Türkiye Futbol Federasyonu eski Başkanı Haluk Ulusoy’un KKTC’de Milli Takımlar düzeyinde yapılması düşünülen bir turnuva katılacak olan Azerbaycan Milli Takımını telefon ederek gitmeyin ceza alırsınız diyerek engellemesi ile bu kocaman yalan arasında sanırım ayni zihniyet yatır. Bunlar Gençler Birliği Başkanı İlhan Cavcav kadar olamadı. İlhan Cavcav, Türk Ocağı’na ve Cibo’ya söz verdiği için sözünden dönmedi. 20 Temmuz Stadında Türk Ocağına karşı takımı forma giydi. Gençler Birliği’nin nüfusu belki 10 milyondur. Peki, şimdi 25 Milyonluk Fenerbahçe mi? Yoksa 10 Milyonluk Gençler Birliğimi daha büyük diye sorsanız gözümü kapatmadan Gençler derim. Türk futbolu iki Yıldırıma kaldıysa inanın başına daha çok yıldırımlar düşecek demektir. Şener Erzik gibilerde UEFA’nın Asbaşkanı olduğu sürede, Rum ve Yunanlı delege ile seçimlerde kol kola girdiği süre biz daha çok Ana-Yavru edebiyatı pilavını ısıtıp ısıtıp sofraya koyacağız demektir.