ANKARA Suriye'de 21 Ağustos'ta rejim güçleri tarafından başkent Şam'ın Doğu Guta bölgesinde düzenlenen kimyasal silah saldırısında bini aşkın kişinin hayatını kaybetmesi, bu silahların kullanımı konusunda daha önce Beşşar Esed yönetimini kesin ifadelerle uyaran Batı ülkelerini önemli bir sınavla karşı karşıya bıraktı. Kimyasal saldırı sonrasında Suriye'ye yönelik olası bir askeri müdahaleye ilişkin tartışmalar tüm hızıyla sürerken, ABD, İngiltere ve Fransa gibi Batılı ülkeler, tutumlarını netleştirmek için konuyu parlamentolarına taşıma yoluna gidiyor. İngiltere, bu doğrultuda adım atan Batı ülkelerinin başında geliyor. İngiltere Parlamentosu'nun alt kanadı Avam Kamarası geçen hafta, hükümetin, "Suriye'ye askeri müdahaleyi de kapsayabilecek güçlü bir insani tepkinin verilmesi gerektiği" yönündeki prensip önergesini, 272'ye karşı 285 oyla reddetti. Hükümetin verdiği önergenin 13 oy farkla reddedilmesi, İngiltere Başbakanı David Cameron için "büyük bir yenilgi" olarak değerlendirildi ve İngiltere'nin müttefiki ABD'yi yalnız bıraktığı yorumlarına neden oldu. Parlamentonun kararına saygı duyacağını dile getiren Cameron'ın, partisi içinden bazı milletvekilleri tarafından Suriye'ye olası müdahale konusunu ikinci kez parlamentoda oylamaya sunması yönünde baskıyla karşı karşıya olduğu bildiriliyor. Ancak İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague dün yaptığı açıklamada, "Parlamento görüşünü ortaya koydu. Her hafta, cevabı hayır olan bir soruyu parlamentoya sormanın gerçekçi olmadığını düşünüyorum" dedi. Bu arada, İngiltere Suriye'ye olası askeri müdahalede yer almama kararı alsa da İngiliz özel SAS güçlerinin kimyasal silah stoklarının yerlerini tespit etmek için Suriye'ye girip çıktıkları ve İngiliz istihbaratının Suriye konusunda ABD ile işbirliği yapmaya devam ettiği belirtiliyor. Gözler ABD Kongresi'nde Suriye rejimine karşı "uygun bir yanıt" verme kararı alan ve bunun için uluslararası koalisyon desteği arayan ABD Başkanı Barack Obama için, İngiltere parlamentosundan gelen haber rüzgarın yönünü değiştirdi. Kimyasal silah kullanmasının kendileri için "kırmızı çizgi" olduğunu aylar öncesinden açıklayan Amerikan yönetimi, 21 Ağustos saldırısından 9 gün sonra açıkladığı verilerle olayda 426'sı çocuk en az bin 429 kişinin öldürüldüğünü ilan etti. Ancak Beyaz Saray'ın Şam rejimine vereceği karşılık merak edilirken, Obama 31 Ağustos'ta yaptığı açıklamada, ülkesinin Suriye rejimine askeri karşılık vereceğini, bunun için Kongre'den askeri yetki talep etme yoluna gideceğini söyledi. Obama'nın topu Kongre'ye atan sürpriz kararı, uluslararası alanda BM Güvenlik Konseyi’nden karar çıkaramayan, İngiltere gibi bazı güçlü müttefiklerini arkasına alamayan ve içeri de Kongre'siz yola çıkan bir liderin, yüksek risk alması ve yalnızlığının ciddi anlamda artmasıyla açıklanıyor. Ayrıca, Amerikan halkı genel olarak yeni bir savaşa veya ABD’nin başka bir ülkeye müdahalesine karşı. Obama'nın Kongre yolunu aramasının diğer en önemli sebebi de zaten halkın herhangi bir ülkeye müdahaleye karşı çıkması. Şimdi gözler 9 Eylül'de çalışmalarına başlayacak ABD Kongresi'ne çevrilmiş durumda. Obama yönetiminin Suriye politikası hakkında bugüne kadar birçok farklı görüş bildiren Kongre üyeleri, tarihi nitelikteki kararda ilk kez söz sahibi olacaklar. Fransız meclisi müdahaleyi görüşecek ABD Kongresi'nin alacağı kararın Fransa'nın tutumunu da etkilemesi bekleniyor. Fransa Ulusal Meclisi’nde Çarşamba günü Suriye krizini görüşmek üzere olağanüstü toplantı düzenlenecek. Bu toplantı öncesi, Başbakan Jean-Marc Ayrault, hükümetin Suriye konusundaki politikasıyla ilgili meclis ve senato başkanlarını, siyasi grup temsilcilerini, meclis ve senato dış ilişkiler ve savunma komisyonları başkanlarını kabul ederek bilgi verecek. Bu arada, Suriye operasyonuna başlangıçta sıcak bakan ancak İngiltere ve ABD'nin yavaş davranması sonucu tavır değişikliğine giden anamuhalefetteki Halk Hareketi Birliği (UMP) ile hareket eden sağcı partilerin, meclisin olağanüstü toplantısında Suriye operasyonuna onay vermeyeceği belirtiliyor. Öte yandan, hükümetin önümüzdeki günlerde Suriye'nin kimyasal silah stoku ile ilgili gizli savunma bilgilerini kamuoyu ile paylaşması bekleniyor. Almanya müdahaleye katılmayacak Almanya Başbakanı Angela Merkel ise ülkesinin Suriye'ye yönelik olası bir askeri müdahaleye katılmayacağını açıklarken, Almanya’nın bu konuda siyasi sürecin harekete geçmesi için elinden geleni yapacağını belirtti. Suriye’de kimyasal silah kullanımıyla ilgili uluslararası toplum tarafından ortak bir cevap verilmesine ihtiyaç duyulduğunu vurgulayan Merkel, bu tür silahların kullanımının büyük bir suç olduğunu vurgulayarak, Almanya’nın uluslararası toplumun ortak bir tepki göstermesi için arabulucu olacağına dikkati çekti. Suriye konusundaki tutumlarından dolayı Rusya ve Çin’i de eleştiren Merkel, ‘’Rusya ve Çin’in, uzun zamandan beri Suriye konusunda ortak tutumu reddetmesi üzücü. Bu da BM’nin rolünü önemli ölçüde zayıflatıyor’’ ifadesini kullandı. Türkiye'nin pozisyonu Öte yandan, Suriye'ye yönelik sınırlı bir müdahalenin yeterli olmayacağını dile getiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye konusunda Kosova'dakine benzer bir tutum alınması gerektiğini kaydetti. "Bir Kosova olayını burada sergilemeleridir aslolan. Yoksa 24 saatte uğra çekil, bu olmaz" ifadesini kullanan Erdoğan, Kosova türü bir müdahaleyle Suriye rejiminin devam edemeyeceğinin altını çizdi. Suriye'deki kimyasal saldırıyı "şüphe bırakmayacak şekilde rejimin sorumluluğu'' olarak nitelendiren Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise uluslararası toplumun üzerine büyük bir sorumluluk düştüğünün ve Suriye'de süregiden savaşa artık son verecek uluslararası bir inisiyatifin başlatılması gerektiğinin altını çizdi. Davutoğlu, BM Güvenlik Konseyi'nin konuya ilişkin adım atması yönündeki beklentisini de yineledi.