Yaşam devam edip giderken; Kavga, mücadele, direnme, itişme, kakışma da devam eder! Yaşamın hiçbir evresinde bitmez bu kavga, bu çelişki, bu çekişme… Yüz yıllardır; Kavganın en alengirlisi, En dirençlisi, Ve en zahmetlisi değişmek ve değiştirmek istemeyen çıkar grupları ile değiştirmek isteyen değişimciler arasında geçti! Ve ne yazık ki; Bu durum yirmi birinci yüzyılda da böylece devam ediyor! Dünyanın hali bu olunca; Bizim, izolasyonlarla tecrit edilmiş, dünyadan uzaklaştırılmış, ablukaya alınmış küçücük ülkemizde de durum değişik değildir! Değişmek ve değiştirmek istemeyenler bir cephede; Değiştirmek isteyen ve yeni ufuklarda yeni yaşamlar kurmak isteyenler karşı cephede… Bazı yorumcular buna sağ – sol kavgası deseler de; Gerçekte bu kavga, sağ – sol çatışması ötesinde, ezen ve hükmedenlere karşı tümden ezilen halkın kavgasıdır! Pek iyi de; Tüm zorlamalara, eleştirilere karşı; değişmek, makamlarını ve elde ettikleri dünyalıkları bırakmak istemeyen yöneticiler… … halkın deyimi ile büyüklerimiz, her şeylerini düzmüş, kendilerine uzun yıllar yetecek birikimleri yaptıkları halde, neden gitmek istemiyorlar? Yine halkın güzel bir deyimini hatırlatarak… “ – Bir ayakları çukurda “ olanlar, neden ille de o makamda ölmek istediklerini ben bu güne kadar anlamış eğilim! Ya siz? Çekilmek, zirvede bırakmak, güzel anılarda hatırlanmak varken… …neden geçmişteki albenilerini berbat etmek istesinler? “ – Bitiremedim, şunu dam yapayım, bunu da…Sonra giderim” anlayışı ne kadar geçerlidir! Bu düşünce, “ – En iyisini ben bilirim, benden başkası yok” anlayışı değil midir? Bir düşünün… Bir toplumun lideri halkına seslenir ve yaptığı veda konuşmasında, “ – Ben giderim adım kalır, halkım beni hatırlasın” der! Ve… Sevgi seli içinde son demlerini geçireceği yere uğurlanır! Bir de, çıkarlarının devamını isteyenlerin telkinleri ile; “ – Belki bir defa daha…” İşte o “ bir defa daha “ gerçekleşmezseve maazallah kaderde kaybetmek de varsa… … makam gittikten sonra, o dost bildiklerimizin vefasızlığı öldürür insanı! Önce, “ iyi gün dostları “ terk eder gemiyi! Ne arayan olur, ne de soran… Ne gelen olur ne de giden! Halkı zorlamadan, sıkmadan, bezdirmeden… … ve en önemlisi yenilmeden, her zaman muzaffer kalmak! Yeni seçilecek olana alkışlarla devretmek… Bu saatten sonra bile hiçbir şey geç değildir!