Sevgi ve aşk gibi tılsımlı duyguların, bazılarımız tarafından ne zaman kesilmek istenen bir kördüğüme, kurtulmak istenilen lanetli bir kara büyüye dönüştüğünü hep merak etmişimdir...
Bazen gereksiz yere mi, yoksa “her şeyde bir hikmet var mıdır” diyerek, aklımı kurcalayan diğer konular gibi; bu konu da, kafamın içinde beni inceden inceye düşünmeye iter...
İnsanlar yaşantılarında belli bir yere geldikten sonra daha pervasız ve umursamaz olur. “En fazla beni sevmezsiniz olur biter” diyerek, kaybetme korkusunun olmadığını size belli eder.
Belki de o kadar çok kaybetmiştir ki artık hiçbirşeyi sahiplenmiyor,
Belki de o kadar çok sevmiştir ki artık hiçbirşeyi o derece sevemiyor,
Belki de o kadar çok üzülmüştür ki artık hiçbirşeyin kendini o denli üzmesine izin vermiyor.
Kırılan insanlar daha da dayanıklı olmayı öğrenir, kötü şeyler yaşayan insanlar iyi şeylerin kıymetini bilir. Üzülen insanlar tevekkül etmeyi, güçlü olmayı öğrenir.
En güzeli de başına gelen herşey için “ vardır bunda bir hikmet” demeyi öğrenir, şükretmeyi öğrenir. Her insana şans vermeyi eskisi gibi sevmezler ve vermezler de...Gereksiz ve boşa zaman harcamadır diye düşünürler...
O yüzden diyeceğim şudur ki; insanları, çözebilecekleri iplerini kördüğüm ederek, günün sonunda kesmeye itmeyin.
Severken sever gibi yapmayın, sevin tüm zerrenizle...Tüm hücrelerinizle, deli gibi sevin...O kadar çok sevin ki bu sevgi kesilmek istenen bir kördüğüme dönüşmesin, hele hele lanetli bir kara büyüye hiç benzemesin...
Erdi Karaağaç ne güzel demiş;
”Benim için bütün dünyayı karşına alabilir misin? diye sordu..
Yanında oturduğum sandalyeden kalkıp,usulca karşısına oturdum”...
Güzel bir haftasonu sizinle sevdiklerinizle olsun.