Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) Çalışma Grubu ile KOAH Hastalıkları Derneği tarafından 776 hastada yapılan anket çalışmasında, hastaların yüzde 50'sinin tanı konulduktan sonra sigara kullanmaya devam ettiği gözlendi.
KOAH Hastaları Derneği Başkanı ve Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mecit Süerdem, KOAH'ın hem Türkiye'de hem de dünyada kalp ve beyin hastalıklarından sonra en sık ölüme neden olan hastalık olduğunu söyledi.
Tütün ürünleri ve mesleki koşulların KOAH'a neden olduğunu anlatan Süerdem, köylerde yemek ya da ekmek pişirmek için yakılan odun, çalı, tezek gibi biyoyakıt maddelerinin de ciddi anlamda akciğerlere zarar verdiğini bildirdi. Köylerde yaşayan kadınlarda KOAH'ın sıklıkla görüldüğünü ifade eden Süerdem, sigaraya yönelik alınan önlemlerin biyoyakıt için de alınması gerektiğini aktardı.
Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği KOAH Çalışma Grubu ile KOAH Hastaları Derneği olarak ülke genelinde 776 hasta üzerinde yaptıkları anket çalışmasının sonuçlarını paylaşan Süerdem, hastaların yüzde 95'inin sigara içen, yüzde 33'ünün mesleki risk faktörlerini taşıyan, yüzde 27'sinin de biyoyakıta maruz kalmış kişiler olduğunu kaydetti.
Sanayide ya da çalıştığı bölgede zararlı tozlara ya da biyoyakıt malzemelerine maruz kalanların sigara kullandıkları takdirde risk potansiyelinin daha da arttığını vurgulayan Süerdem, "Mesleki risk faktörleri içerisinde bulunanların bırakın sigara kullanmayı, risk faktörlerini azaltacak önlemler almaları gerekiyor." dedi.
"Solunum eğitmen hemşireleri oluşturulmalı"
KOAH'lı hastalarda tedavi uyum sorunu yaşandığına işaret eden Süerdem, şöyle devam etti:
"KOAH'lı hastaların önemli bir kısmının eğitim seviyesi düşük. Kendi tedavilerinin takipçisi olamıyorlar. Bu grupta tedaviye uyumsuzluk sorunu yaşıyoruz. Bu yaptığımız anket çalışmasında yüzde 22'sinin ilacını bıraktığını gördük. 'Niye?' diye sorduğumuzda, şikayetlerinin geçtiğini söylüyorlar. İlaçlarını bıraktıkları için doğru tedavi uygulanmıyor ve ileri aşamada daha kötü bir şekilde karşımıza geliyorlar. Hastalarımızın yaklaşık yüzde 50'si de cihazlarını yanlış teknikte kullanıyor. Bu durumda da tedavi zorlaşıyor, hasta tedavi olamıyor. Sonuçta şikayetler daha da artıyor, yaşam kalitesi düşüyor, ölüm riski artıyor."
İlaçlarını kullanmayan ya da cihazlarını yanlış teknikte kullanan hastaların kalp krizi ile aynı riski taşıyan KOAH alevlenmesi yaşadıklarını vurgulayan Süerdem, KOAH alevlenmesinin hastalara ciddi zararlar verdiğini anlattı.
Doktorların cihaz kullanımına ilişkin hastalara eğitim vermesinin mümkün olamayacağını söyleyen Süerdem, bu nedenle solunum eğitmen hemşireleri oluşturulması gerektiğini bildirdi. Diyabet hastalarına yönelik görevli hemşireler bulunduğunu anımsatan Süerdem, "Nasıl ki diyabet hemşireleri hastalara nasıl insülin yapılmasını öğretiyorsa solunum eğitmen hemşireleri de KOAH hastalarına tedavileri ve nasıl cihaz kullanacakları yönünde eğitimler vermeli. Göğüs hastalıkları kliniklerinde de bu hemşireler görev almalı." diye konuştu.
Solunum eğitmen hemşirelerinin Sağlık Bakanlığı tarafından sertifikasyon programı ile oluşturulması gerektiğini söyleyen Süerdem, böyle bir programın başlatılması için rapor hazırladıklarını ve ileriki günlerde Sağlık Bakanlığına sunacaklarına dikkati çekti.
"Sigara kullanmaya devam edenlere yaptırımlar uygulanmalı"
Ankete göre hastaların yüzde 50'sinin tanı konduktan sonra da sigara kullanmaya devam ettiğini dile getiren Süerdem, tanı konulduktan sonra sigara bıraktırma polikliniklerine giden hasta oranının ise yüzde 20 olduğunu belirtti. KOAH tanısı konulan hastaların tamamının sigara bıraktırma polikliniklerine yönlendirilmeleri gerektiğine işaret eden Süerdem, şunları kaydetti:
"Bu ülke sınırlı kaynaklarıyla hastaların tüm tedavilerini üstleniyor. SGK'den yeni aldığımız bir rakamı size açıklayayım, bir hastanın bir defalık hastaneye yatış tedavi maliyeti bin 200 lira civarında. Hastalara ilaçlarını devlet olarak veriyoruz, hastane masraflarını karşılıyoruz ama hasta sigara içmeye devam ediyor. Bununla ilgili birtakım yaptırımların olması gerekiyor. Tanı konulduktan sonra sigara içmeye devam eden hastaların ilaç geri ödemeleri ve hastane masraflarının karşılanmaması gerekiyor. Bunu dernek olarak çok ciddi bir şekilde öneriyoruz. Zengin ülkelerde bu uygulanıyor, kaldı ki biz kaynakları sınırlı olan bir ülkeyiz."