BioNTech'in kurucuları Uğur Şahin ve Özlem Türeci: AIDS’e karşı aşı geliştirmeye çalışıyoruz

Şahin ve Türeci çifti Covid-19 dışında AIDS, sıtma ve verem gibi hastalıklara karşı aşı bulmak ve MRNA yöntemini kullanarak kanseri tedavi etmek istediklerini belirtiyor.

Alman biyo-teknoloji şirketi BioNTech’in kurucuları Prof. Dr. Uğur Şahin ve Dr. Özlem Türeci, dünyanın ilk Covid-19 aşısını geliştirdi. Türk asıllı Alman bu iki bilim insanı, bilime ve teknolojiye katkılarından dolayı İspanya’nın en büyük onuru olan Asturias ödülüne layık görüldü.

Euronews son dönemlerin en çok konuşulan isimlerinden olan bu doktor çiftle başarıları, biyo-teknoloji alanındaki çalışmaları ve dünyayı değiştirmekle alakalı yeni hedeflerini konuştu.

Şahin ve Türeci çifti Covid-19 dışında AIDS, sıtma ve verem gibi hastalıklara karşı aşı bulmak ve MRNA yöntemini kullanarak kanseri tedavi etmek istediklerini belirtiyor.

Tokunbo Salako, euronews: "Öncelikle bu ödülü kazandığınız için sizleri tebrik ederim. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?"

Özlem Türeci, BioNTech'in Kurucu Ortağı, Bilim İnsanı: "Bu bizim için büyük bir onur, çok mutluyuz. Çünkü bu çok prestijli bir ödül. Ancak daha da önemlisi yaptıklarımızın tüm insanlığa hizmet etmesi ve katkı sağlaması."

"Hala aşı olmaya karşı olan kişilere ne söylemek istersiniz?"

Uğur Şahin, BioNTech'in Kurucu Ortağı, Bilim İnsanı: "Öncelikle onları çekinceleri hakkında dinlemeliyiz. Çünkü ortalıkta çok yanlış bilgi dolaşıyor. İnsanlar kime güveneceklerini de bilmiyor. Bu konuda insanları bilgilendirmek öncelikle bizim görevimiz. Fakat bu görev aynı zamanda tüm topluma ait, çünkü halk arasındaki iletişimi korumalıyız. Aşı olan insanların diğer kişilerle iletişim halinde olması elzem. Toplumun bu konuda birlik olması ve farklı gerçeklerle görüş ayrılıklarına düşmemesi gerekli."

 "Geçen sene, bu kadar hızlı bir şekilde aşı geliştirmenin imkansız olduğu söyleniyordu ancak siz bunu başardınız. İnsanların korkularını ve neden çekingen davrandıklarını anlayabildiniz mi?"

Özlem Türeci: "Evet kesinlikle bunu anlayabiliyoruz. Bu sadece aşılara özgü bir durum değil. Bu genel bir tepki, çünkü insanlar sağlıkla alakalı olunca bazı şeyleri bilmek, anlamak istiyor. Ortalıkta çok fazla bilgi dolaşıyor ve bunları sıralamak ve anlamak oldukça zor. Bizler tıp eğitimi almış doktorlarız ve kanser hastalarını iyileştiriyoruz. Her hastalıkta ve hastada aynı sorularla karşılaşıyoruz."

"Bu tedavi şekli bana ne yapacak? Zarar verecek mi? İnsanlar vücutlarında ne olacağına dair bilgilenmek istiyor. Bu da en doğal hakları."

Uğur Şahin: "Ancak şunu bilmek ve anlamak çok önemli, bu aşı sadece bir senede geliştirilmedi. Bu aşı yaklaşık 30 yıllık bir araştırmanın ürünü. 100 metrelik bir yarışa hayatı boyunca hazırlanmış bir koşucuyu düşünün. Tamamıyla antrenmanlı ve pandemiye karşı düzenlenen yarışı en kısa sürede bitirmeye hazır. Tekrar söylüyorum, bu aşının arkasında 30 yıllık bilimsel bir araştırma var."

"Şimdi biraz daha derin konulara geçelim. Örneğin üzerinde çalıştığınız haberci RNA teknolojisi. Bu tedavi şekli sizce ne yöne doğru gidiyor?"

Özlem Türeci: "Haberci RNA teknolojisi değişim potansiyeline sahip. MRNA, doğa tarafından bulunan en eski bilgi teknolojisidir. Yani hücrelerin içerisine bilgi gönderilebilir. Teoride, vücudun farklı hücrelerine ne yapmaları gerektiğini söyleyebilirsiniz ve bu yöntem birçok farklı alanda kullanılabilir. Belirli bir hastalık ya da mekanizma için kullanabileceğiz bir alet kutusu diyebiliriz."

"Sizi sınırlayan tek şey hastalığı ve ne tarz bilgi aktaracağınızı bilmektir. Bunu bildiğiniz anda MRNA’yı kansere, otoimmün yani bağışıklık sisteminin vücudun normal dokularına saldırdığı hastalıklara ve alerji oluşumuna karşı kullanabilirsiniz. Biz de tüm bu hastalıkları ve ilerideki olası tedavi yöntemleri için çalışıyoruz."

"Peki gelecekteki hedefleriniz nedir? Örneğin sıtmaya ya da kansere karşı bir tedavi gelişmeyi düşünüyor musunuz?"

Uğur Şahin: "Şu anda farklı hastalıklara karşı tedavi geliştirme imkanına sahibiz. Elbette bir taraftan da MRNA teknolojisini hastalıklara karşı kullanmak istiyoruz. Verem ve sıtmaya karşı, insanlık neredeyse 100 senedir savaş veriyor. Örneğin şu anda AIDS’e karşı kesin bir tedavi yok. Bu hastalıktan korunmak amacıyla aşı geliştirme çalışmalarımız devam ediyor."

"Bunun yanında kansere karşı aşı geliştirmeye çalışıyoruz. İnsanların bağışıklık sistemini kansere karşı savaşta geliştirecek bir aşı..."

 "Şu anda milyarder oldunuz, bu sizin hayatınızı nasıl değiştirdi?"

Özlem Türeci: "Hiç bir değişiklik yok. Hayatımız aynı. Bizim yaşam tarzlarımız, daha büyük bir olaya katkı sağlamaya yönelik şekilleniyor, maddi kazanç bu konuda hiç ama hiç etkili değil. Kısaca, hayatımızda bir değişiklik yok."

 "Sabahları erken kalkarak işe gitme motivasyonunuz nedir? İşteyken neler yapıyorsunuz?"

Özlem Türeci: "Yeni ilaç ve tedaviler geliştirmek için araştırma yapıyoruz. Bizi en çok motive eden şey bu. Bu sayede, geliştirilmesi gerektiğini düşündüğümüz farklı alanlara yatırım yapıyoruz. Daha derinlere inmeli daha geniş bir alana yayılmalıyız. Pandemiye karşı bir şeyler yapabilmek bizim için büyük bir lütuftu. Şimdi mühendislik yöntemlerini tersine çeviriyoruz, bu teknolojiyi ihtiyaç duyulan benzer tedavilere kaydıracağız."

"Hangi alanlara girmeyi düşünüyorsunuz?"

Uğur Şahin: "Biz geniş bir alanda çalışıyoruz. 500 farklı teknolojide patentimiz var. Gelecekte iki büyük meydan okumayla karşılaşacağız. Bu arada hastalıklar artık daha bireysel hale geliyor. Kanser, otoimmün, alerji bunun yanında yaşlanma gibi farklı hastalıkların kendilerine özgü farklı tedavileri bileşenleri var. Tüm bunlar için aynı tedaviyi uygulamanın doğru olmadığı inancındayız çünkü bunlar farklı hastalıklar."

"Her birey benzer hastalıklara yakalansa da durumları birbirinden farklı. Bu sebeple bireysel tedavi yöntemleri geliştirmeli, farklı fikirler bularak yeni teknolojiler geliştirmeliyiz. Örneğin kanser, ya da tıpkı Özlem’in dediği gibi otoimmün hastalıklar, iltihaplı hastalıklar veyahut miyokardi, damar tıkanıklığı... Çünkü şunu anlamakta fayda var, tüm bu bahsettiğimiz hastalıklar bağışıklık sistemiyle alakalı ve biz bağışıklık sistemi uzmanlarıyız. Bağışıklık sisteminin tepkilerini ve nasıl değiştiğini anlamaya çalışıyoruz."

"Buraya, bu teknoloji ve bilim dalında verilen ödülü almak için geldiniz, bu ödülü kendi alanınızda çalışan başka bilim insanlarıyla paylaşıyorsunuz. Daha fazla araştırma yapabilmek adına bir "süper bilim grubu“ daha oluşturacak mısınız?"

Özlem Türeci: "Biz zaten süper bilim grubu içerisindeyiz. Pandemi döneminde yapılan gözlem ve araştırmaların dünyadaki tüm bilim kurumlarıyla çevrimiçi şekilde paylaşılması harika bir şeydi. Virüsün karakteri tespit edildi, yeni varyantlar çıktı, virüsün mutasyon süreci ortaya çıkarıldı. Biz zaten çok büyük bir ekibiz ve pandemi döneminde çok daha sıkı bir şekilde kenetlendik."

Bilgi ve fikirleri paylaşmak gelişimi oldukça hızlandırıyor. Çünkü birlikte çalışmak, verilerin paylaşımı ileride karşılaşacağımız zorluklara bilimle karşı koymamıza yardımcı oluyor.

 "İkinizin de işkolik olduğu söyleniyor. Bazıları bunun şu dönemde toplum için gerekli olduğunu söylüyor. Bilim dışında günlük yaşantınızda yapmak istediğiniz bir şey, hayaliniz var mı?"

Özlem Türeci: "Bilim dışında farklı bir alem mi var? Ben bunu anlamıyorum."

"Şu anda paranız, gücünüz, çevreniz, etkileme alanınız var ve geniş bir bilgiye sahipsiniz. Bu birikimi başka bir şey yapmakta kullanmayı düşünmüyor musunuz?"

Uğur Şahin: "Evet, bizi motive eden şey aslında merak duygusu ve açıkçası biz bilimi seviyoruz. Bir taraftan da insanlığa faydalı olmaya çalışıyoruz. Bilim olmadan da insanlığa faydalı olunabilir. Bizim birden fazla ilgi alanımız var. Bilimin dışında insanlığın karşılaştığı zorlukları anlamak ve bilmek. Bunları belirlemek ve insanların faydasına sunmak."

"Şu dönemde bizimle benzer fikirlere sahip insanlarla sürekli diyalog halindeyiz. Sorunları anlamaya ve bireylere yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bu da bizi motive eden başka bir husus."

"Kendi aranızda nasıl bir iletişim halinde olduğunuz da merak konusu. Özel hayatta ve profesyonel anlamda muhteşem bir uyuma sahipsiniz. Peki fikir ayrılığına düştüğünüz konular var mı?"

Uğur Şahin: "Ne zaman bir konu hakkında farklı düşünsek, fikirlerimizden çok daha iyi olan bir noktaya varabilme fırsatının olduğunu düşünüyoruz. Bilimsel anlamda tartışmayı seviyoruz. Aynı fikirde olduğumuz noktalar, genelde bilimle alakalı konular. Özlem’in bu konudaki duruşunu anlamak bana mutluluk veriyor. Ve daha önceki fikrimden çok daha güzel bir anlayış ortaya çıkıyor."

Bu sebeple fikir ayrılıklarını, tartışma ortamı için bir fırsat olarak görüyorum.

"Bu bakış açısını genelde paylaşır mısınız?"

Özlem Türeci: "Evet paylaşırım. Evli olmamıza rağmen birlikte daha randımanlı çalışıyoruz."

Euronews