Daha dün yazdık, her köşesinde gecekondu türü meyhaneler, barlar bet ofisler açılan, uyuşturucu ve alkol furyasından geçilmeyen bu memleket tam anlamıyla bir açık hava tımarhanesi diye...
Yazdığım yazının üzerinden henüz 12 saat bile geçmeden, Gemikonağı'nda geceyarısından sonra kafayı iyice bulmuş olan üniversite öğrencileri(!) önce abuk subuk bir şarkı tartışmasına başladılar, sonra da birbirlerine girdiler, kısa süre sonra ise sarhoş kavgası Kürt ve Ülkücüler arasındaki etnik kavgaya dönüştü, yüzlercesi birbirine girdi...
Gemikonağı'nın hemen her tarafından duyulan ve saatlerce süren böğürtüleri duyunca çocuk bile uykusundan uyanıp, "Baba dışarda kavga ediyorlar..." dedi...
Öğrenci kılığındaki çapulcu sürüsünün birbirini yerken çıkardıkları ve çocuğu bile uyandıran sesler kudurmuş köpeklerin birbiriyle hırlaşmasından farksızdı...
Polis ve ambulanslar seferber oldu, her zamanki gibi.
İşiniz gücünüz yoksa uğraşın durun bu çapulcu sürüsüyle...
Bizim devlet denen "çakma devlet", memleketin her köşesinin gecekondudan bozma barlarla, meyhanelerle doldurulmasına izin vermiş, yetmemiş, her önüne gelene de alkol ve müzik izni vermiş...
Kıbrıs'a gelene kadar ağzına içki koymamış, bonzainin, uyuşturucunun adını duymamış "ana kuzuları" da meydanı boş bulunca burunlarından, kulaklarından fışkırana kadar kafa çekmeyi, "otlanmayı", manyakça çıkarılan bir gürültüden başka birşey olmayan müzik müsveddelerinin arasında kafalarını bulutlandırarak çoşmayı marifet bilince, alın size bir sürü kudurmuşun rezilliği...
"Üniversite cenneti" yapacağız dedikleri memleketi, birkaç sene içinde "ayyaşlar, otçular tımarhanesine" çevirdiler...
Ana yol üstünde bulunan evimin bahçesinden kaç defa öğrenci kılığındaki sarhoş çapulcuları dışarı kovaladım, inanın bilmiyorum, hatırlamıyorum...
Yolda, belde, bet ofiste, barda, meyhanede başlayan kavgalarda başı sıkışanlar ilk buldukları evin bahçesine kaçıyorlar, arkadan kovalayanlar da içeri dalınca, alın size "şenlik"...
Bu şartlar altında, doğal olarak memleket ortalık bir açık hava tımarhanesine döner, başka yolu yok...
İşte tam da bu noktada, dünyada eşi benzeri olmayan, tam da bu açık hava tımarhanesine yakışacak bir önerim var...
Alkolün, uyuşturucunun etkisiyle böylesi rezillikler başladığında polis olay yerinde bir tezgah kursun, üzerine de elektrikli cop, şok aletleri, envai tür sopa, demir filan doldursun...
Rezilliğe her karışana "Durun, elinizdekiler yetmez, alın size birer de elektrikli cop, şok aleti, demir çubuk, bunlarla birbirinizin kafasını daha iyi kırın, işiniz bitince biz de geri kalanlarınızı toplayalım" desin...
Ambulanslar hastanelere yaralı taşıyacağına, hastanelerde ne kadar uyuşturucu hap, ilaç varsa olay yerine taşısın, bir tezgah da onlar kursun...
Hemşireler, doktorlar "Alın biraz daha uyuşturucu, alkolle şu filanca hap da çok iyi gider, kafayı daha iyi bulursunuz, bulutların üzerine uçarsınız, kafalarınıza gelecek darbeleri de böylece hiç hissetmezsiniz, geberip giderken de fazla inlemezsiniz" diyerekten "müşterileri" memnun etsin...
Hatta ve hatta, bu rezilliklerden birini tam da Meclis'in bahçesinde tezgahlayalım, oraya bu rezilliklere çanak tutan kaymakamları, belediye başkanlarını, meyhanecileri, kerhanecileri, uyuşturucu baronlarını filan da toplayalım ki eksik kalmasın...
Hep beraber "eserleriyle" birlikte "toplu hizmet versinler", sonra bol bol kafa çeksinler, sonra da birbirlerini gebertsinler...
Nasıl, iyi mi!!!