Bu gün Levent Özadam’a ait ve’’Türkiye kökenliler kaynıyor’’başlıklı yazısını üzülerek okudum. Yazının temelinde bir ayrışım söz konusu olduğu kadar bir yanılgı içinde 1874 öncesi ve sonrası kıbrıs’daki nüfus artışını da ayırımcılık olarak ortaya koyan tehlikeli bir yazı.
Her şeyden önce aradan kır küsur yıl geçmesine rağmen hala daha kendisini KIBRIS’LI saymayan ve ben Türkiye kökenliyim deyip kendisini ayrıştıran kişilerin toplumuzda yeri yoktur. Kendini nereli hissederse oraya dönüp orda yaşasın.
TÜRK tarifi: Anayasanın Türklük tanımı : Anayasa'nın 66. maddesine göre, "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür."
Atatürk'ün Türklük tanımı : "Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir."
İşte bundan dolayı Kıbrıs adasında yaşayan ve o kimliğe sahip olan herkes KIBRIS’lıdır.Dini dili ırkı önemli değildir.
Kendini bu Kıbrıs’lı tanımına koymayan işte benim kökenim şudur veya budur gibi görmek ,kendisini başka bir coğrafyaya ait olarak görmek yapılacak en büyük yanlıştır.Yaşadığı bu toprağı ve kimliği beğenmiyorsa hiç buralarda durmasın.Ha burayı benim ait olduğum ülke işgal etti siz bu topraklarda yaşayanların burada işi yok düşüncesindeyseniz onu da açıkça ortaya koyup sonra biz Türkiye kökenliyiz diye bu ayırımcılığın sizler tarafından yapıldığını kabulleniniz.
Ben Türkçe konuşan Kıbrıs’lı olarak kökenine bakılmaksızın genelde Kıbrıs özelde KKTC sınırları içinde yaşayan ve bu kimliğe sahip olan herkesi KIBRIS’lı olarak görüyorum.
Zaman zaman pişirilip sofraya konan bu ayırımcılık senaryolarını yazıp,çizip sofraya koyanları ard niyetli olarak nitelendiriyorum.
Ortada sadece bir hükümet kurulumu diye bir olay var.Levent bey da yazısının ilk satırında yazdığı gibi sıkıntılı bir yazı yazmış.
Yazısının içeriğine bir Kıbrıs’lı olarak katılmam mümkün değil.Neymiş efendim UBP genel sekreteri Türkiye kökenli değilmiş da onun için bakan yapılmamış.Bunu böyle ortaya koyarken da Türkiye kökenli sivil toplum örgütü ve burada yaşayıp kökleşen Türkiye kökenliler bir kez daha şu soruyu gündeme getirdiler:’’diyerek adada yaşayan ve bu örgütlenen kendince Türkiye kökenlileri töhmet altına sokmakta ve onlar adına bu yazıyı kaleme almış gibi bir algı yaratmaktadır.
Bir de soru sormaktadır.’’ “Türkiye kökenli bürokrat sayısı niçin yok denecek kadar az!”Olaya objektif baktığınız zaman ‘Türkiye kökenliler kendilerini niçin bu kadar soyutluyorlar’ diyebilirsiniz ama duygusal baktığınız zaman da ‘bu ayrımcılık niye’ sorusunun gündeme gelmesi gayet doğaldır…’’ ve varsayımını kuvettlendirme gereğini duymaktadır.
Tabi yazısının esas amacı gerçek bir bölünmeyi sağlamak için ortaya koyduğu öneri. Sanki öneri kendisinin değil de AKP’nin da desteklediği ve geçmişte geçmişteki ‘’Yeni Doğuş Partisi’’gibi bir partinin kurulmasını önermektedir.
Bir de uyarıda bulunuyor.’’ O zaman da hep ÖRP vakası geliyor insanın gözünün önüne!
Türkiye’nin desteklediği, hatta bana göre kurdurduğu bir siyasi parti ve sonrası…
Çok ama çok hassas bir konudur bu!
Levent bey belki ÖRP’nin mimarı Türkiye olsa bile ÖRP örneği yukarıda öngördüğün ‘’Yeni Doğuş Partisi’’ile herhangi bir benzerliğinin olmadığını bilmeniz gerekir.
Levent bey yazınızın başında yazdığınız gibi ‘’Sıkıntılı bir yazı’’Bu dönemde böylesi bir algı operasyonuna gerek yok. Bizler kendilerini Kıbrıs’lı sayan nüfus ile mutluyuz…