AZ GİTTİK… UZ GİGTİK… DR, KIVAMÇ BUHARA İntihar edenlerin; Yani kendi canına kıyanların veya teşebbüs edenlerin ruh hallerini, içinde bulundukları depresyon durumunu, yaşamlarını inceleyen uzmanlarımız, politikacılarımız var mı, bilmiyorum! En azından KKTC’de, her hangi bir bakanlığa bağlı böyle bir birimin olup ol olmadığını da duymadım! KKTC’de, insanların neden intihar ettiklerini araştıran/ inceleyen böyle bir birim varsa ve benim haberim yoksa bundan… … ya ben çok kötü bir yurttaşım, Ya da birim çalışanları işlerini tamam yapmıyorlar! Her ne ise… Ülkemizde, intihar olaylarının her geçen gün arttığı bir vakıadır! İntihar olaylarının toplumsal ve sosyal boyutunu inceleyen herkes, öncelikle şu soruları yüksek sesle sormalıdır: “ – Ölümüne korkmadan karar veren bir insan, çok mu cesurdur?” “ – Yoksa; adaletin, eşitliğin olmadığı vahşi kapitalizmin şartlarında, yaşamın getirdiği zorluklara direnemeyecek kadar korkak ve zayıf mı ?” Bu sorulara yanıt vermek elbette kolay değil! Geçen gün, KKTC Başbakanlık binasının önündeki yüksek bir yapıya çıkan bir kadın intihar girişiminde bulundu. Yüksekten aşağıya atlayıp ölmek istediğini haykırdı! Onu o noktaya taşıyan nedenlerin neler olduğunu bilmiyoruz! Ancak, Başbakanımız Sayın Yorgancıoğlu’nun müdahalesi ve ikna gayretleri sonunda, kadıncağız intihar etmekten son anda kurtarıldı. Bu insani gayretlerinden dolayı Sayın Başbakanı tebrik etmek gerekir! Ve lakin… … haberin detaylarına indiğiniz zaman, bu gibi olaylarda ne kadar yetersiz, bilgisiz, beceriksiz ve düşüncesiz olduğumuz, deyim yerinde ise, “ tas gibi “ ortaya çıkar! Haberin gelişimi şöyle: “ – Başbakanımızın girişimi ile intihar etmekten vazgeçen kadın, Lefkoşa Polis Müdürlüğüne bağlı Adli Şubeye götürülerek sorgulandı !” Polisin bu eyleminden sonra, kadıncağız bir intihar eyleminde daha bulunmadıysa… … başta Başbakanımız olmak üzere, ne mutlu hepimize! Hal bu ki; İkna seremonisinden sonra; hasta, ambulans dışında bir araçla, korkutulmadan, panik atağa neden olmadan, tedavi edilmek üzere Psikiyatri servisine kaldırılmalıydı! Başbakanımız Sayın Yorgancıoğlu, bu kritik anda, yetkilerini kullanarak hastanın hastaneye sevkini istemeliydi. Polis sorgusu, önce aile fertlerinden başlamalı ve en sonunda hastanın sorgulaması, doktor denetiminde yapılmalıydı. Hasta, Adli Şubeden sonra evine mi gönderildi acaba? İlk başta yapılması gerekenleri en sona bırakmak! İşte, bu da bizim tarzımız!