Detay Gazetesi’ndeki ofisimde her sabah birçok davetiye, mektup ve benzeri zarf ile karşılaşıyorum. Bunların birçoğu açılış, yemek daveti, basın toplantısı vb etkinliklere aittir. Hatta kimi zamanlarda bu zarfların bazılarının içinde ne olduğunu dahi merak etmem. İşte böyle bir dönemde geçtiğimiz günlerde, arkadaşlara “TDP’den kurultay daveti geldi mi?” diye sordum. TDP’nin kurultay davetiyesi bana ulaşmamıştı ama diğer kurultaylara katıldığım gibi davetsiz de olsa, bir gazeteci olarak bu kurultaya da gitmemiz gerektiği düşüncesini haber merkezindeki arkadaşlarımla paylaşmıştım. Sanıyorum ya Perşembe, ya da Cuma günüydü. Telefonum çaldı ve TDP’den Kemal Burgaç, beni kurultaya davet etmek için aradı. Katılacaksam bana da, basın bölümünden yer ayıracaklarını kaydetti Kemal. “Yere gerek yok, oturup uzun uzun seyredecek değilim ama orada olacağım. Çünkü atmosferi koklamak istiyorum” dedim. Olması gerektiğinden, çok daha mütevazi hazırlıkların olduğunu düşündüğüm kurultayı, saat 14:00 sonrasında takip etme şansını yakaladım. Kurultay’a gitmeden önce görüştüğüm TDP’li arkadaşlardan bazıları, salondaki kişi sayısından çok daha fazlasının salon dışında olduğunu ifade ediyorlardı. YDÜ Atatürk Kültür Merkezi’ndeki kurultaya gittiğimde, yaklaşık 40-45 dakika kadar salon dışındaki atmosferi gözlemledim. Soğuk ve kapalı günlerin ardından, Lefkoşa sıcak ve güneşli bir güne uyanmıştı. Kurultay’a katılan TDP üyeleri, basın mensupları ve davetlilerin de, bu güneşli havayı salondaki konuşmalara tercih ettiğini gözlemledim. Elbette bunda kulis faaliyetlerinin de ciddi önemi olmalı. Öncelikle TDP’de genç üyelerin sayısı beni gerçek anlamda etkiledi. 2200 üye olmasına karşın belki 762 üye kurultayda oy kullandı, ama katılanların önemli bölümünün donanımlı gençler olduğu dikkatimden kaçmadı. Akademisyen, doktor, iş insanı, sanatçı, eğitmen gibi birçok toplumun ileri gelen karakterini orada gördüm. Cemal Özyiğit ve Mustafa Emiroğluları arasında geçen başkanlık yarışının, Parti Meclisi seçiminde de ezici bir çoğunluk ile fark edildiğini söylemem gerek. Özetle, Cemal Özyiğit başkanlık yarışında bu kez seçim ile koltuğa oturdu. Üstelik Cemal Özyiğit neredeyse tamamı ile kendi ekibi ile rüştünü ispatlamış oldu. Parti Meclisi’nde neredeyse tüm isimlerin Özyiğit’e yakın isimler olduğunu söylemem gerek. Bu kez TDP galiba yeni bir atılım fırsatı bulmayı başaracak. Zaman zaman kadın yaygaracılığı içerisinde, kota talebinde bulunan kadınların, aslında kendi talepleri olan kotaya hiçte ihtiyaç duymadığını, Pazar akşamı ortaya koydu. Bu kez TDP’de kadınların geçmiş yıllara oranla ciddi şekilde arttığını ve seçimle YANİ KOTASIZ göreve geldiğini gördük. Öte yandan PM’de, parti yaş avarajı 40’ın altına düştü. Esat Varoğlu ve Boysan Boyra gibi isimler yaş avarajını yükseltirken, TDP’de genç, dinamik ve entelektüel bir yönetimin başladığına tanık oluyoruz. Aslında kurultay ile ilgili eleştirecek çok şey var. Çoşkusuzdu, heyecansızdı, salonun dolu fotoğrafı verilmedi, davetiye gelmedi, reklamsızdı, yağmur gibi basın bildirisi gelmedi, kavgasızdı, bıdı bıdı bıdı… TDP bu kez başarır da bu yöneticilerini topluma göstermeyi becerebilirse, TKP dönemlerinde iktidara ortak olan, o alternatif siyaset gibi, bugün yine o ideolojinin küllerinden yeniden doğma şansını yakalayabilir düşüncesindeyim.