Uzm. Dr. Özgür Ocak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sağlık çalışanları olarak Kovid-19 hastalığı ile hem bedensel hem de zihinsel mücadele içinde olduklarını söyledi.
Vaka sayılarının yüksek olduğu dönemlerde bir yandan hastalara yardımcı olmak bir yandan da hastalıkla mücadele etmek zorunda kaldığını anlatan Ocak, geçen yıl nisan ayında yüksek ateş, nefes darlığı ve halsizlik gibi belirtiler üzerine yapılan testinin pozitif çıktığını dile getirdi.
İlk Kovid-19 hikayesinin böylelikle başladığını dile getiren Ocak, "İlk öyküm normal geçti. Bazı belirtiler oldu ancak ayakta atlatmayı başardım ancak ikinci öyküm hiç kolay olmadı." dedi.
"Yoğun bakım sınırından dönmem benim için bir şanstı"
O süreçte bir hafta hastanede yattığını anlatan Ocak, şöyle devam etti:
"Bırakın bir yere gitmeyi, yemek yerken dahi nefes nefese kaldığım oldu. Yoğun bakım sınırından döndüm, bu benim için bir şanstı ama mesleğimi ancak 40 gün sonra yapabilmeye başladım. Şunu söylemek isterim ki hastalık sürecinde Kanuni Sultan Süleyman'ın, 'Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi' sözünün ne kadar anlamlı olduğunun farkına vardım. İstiyoruz ki insanlarımız bu sözün kıymetini hastalığa yakalanmadan anlasın. Bizim sağlıkçılar olarak tek isteğimiz, insanlarımız hasta olmasın. Sevdiklerinden bu virüs nedeniyle kopmasınlar."
"Nefes alabilmek çok değerli bir şey"
İnsanların nefes alabilmenin değerini çok iyi bilmeleri gerektiğine işaret eden Ocak, sözlerini şöyle tamamladı:
"İnsanlarımız lütfen dikkat etsinler. Nefes alabilmek çok değerli bir şey. Maalesef bunu başımıza geldiği zaman fark ediyoruz. Maske, mesafe bilinci bayağı insanlarda oturdu. Bir araya gelmeyelim, inşallah hep birlikte bu hastalığın üstesinden geleceğiz. İnsanlarımız hastalığa yakalanmayarak hem bizlere yardımcı olsun hem de kendi sağlıklarından olmasınlar. Emin olsunlar ki hastalık süreci hiç kolay değil. Bunu yaşamış bir hekim olarak rahatlıkla söyleyebilirim."