Biyologlar Derneği, haşereyle mücadelede insan ve hayvan sağlığını dikkate alarak çevreye verilecek zararı en aza indirgemek gerektiğini vurgulayarak, çünkü çevrenin göreceği zarardan yine insanların ve hayvanların etkileneceğine dikkat çekti.
Biyologlar Derneği, belediyelerin haşerelerle mücadelede mekanik veya biyolojik mücadele yöntemlerini kullanmasını; kesinlikle insan, hayvan ve çevre sağlığını tehdit eden kimyasalları kullanmamasını talep etti.
Biyologlar Derneği, “Belediyelerin Sivrisinek Mücadele Yöntemleri” konusunda Belediyeler Birliği binası önünde basın açıklaması yaptı.
Dernek Yönetim Kurulu üyesi Niyazi Türkseven toplanma amaçları hakkında basına bilgi verdi; basın açıklamasını ise Yönetim Kurulu adına Gizem Mulla okudu.
TÜRKSEVEN: “SADECE İNSAN DEĞİL ÇEVRE SAĞLIĞI DA TEHDİT EDİLİYOR”
Niyazi Türkseven, dernek olarak tarımda ve sivrisinekle mücadelede belediyelerin kullandığı her türlü kimyasal ilaca karşı olduklarını belirterek, bu kimyasalların sadece insan değil çevre sağlığını da tehdit ettiğini söyledi.
Yazın başlamasına az bir süre kala belediyelerin sivrisineklerle kimyasal mücadeleye girişmek için çalışma başlattığını ifade eden Türkseven, “Biz dernek olarak kesinlikle bunun karşısındayız. Bugün de buraya konuya dikkat çekmek ve belediyeleri uyarmak için geldik” dedi.
MULLA: “SİVRİSİNEKLERİN ARTMA NEDENİ İNSANLARIN DOĞAYA MÜDAHALESİ”
Açıklamayı okuyan Mulla, yaz mevsiminin gelmesiyle belediyelerin başta sivrisinek olmak üzere haşerelerle mücadele etmeye başladığını söyleyerek, sivrisineklerin, doğal ortamında balıkların, kurbağaların, kırlangıçların veya yarasaların besin kaynağı olduğunu, ancak insan faaliyetleri sonucunda çevrenin kirletilmesi veya doğaya yapılan müdahaleler neticesinde doğal dengenin bozulması nedeniyle sayılarında zaman zaman artış meydana geldiğini belirtti.
Mulla, özellikle bazı belediyelerin derelere lağım suyu akıtması veya sürekli derelerin içini dozerlerle kazarak sivrisineklerin doğal düşmanları olan canlıları öldürmesinin sivrisineklerin artmasına neden olduğunu anlattı.
Lağım sularıyla kirletilmiş yerlerde üreyen sivrisineklerin insanları sokması neticesinde çeşitli alerjik hastalıklar ya da zehirlenmeler ortaya çıktığını belirten Mulla, bu yüzden sivrisineklerle mücadelenin önemli bir hal aldığını ve bu mücadelede halkın ve yerel yönetimlerin iş birliğinin önemine değindi.
Mulla, sivrisineklerin ve karasineklerin üremelerini ve beslenmelerini sağlayacak ortamlar oluşturmaktan kaçınmanın bu süreçte büyük öneme sahip olduğunu belirterek, sivrisinek ve karasineklerle mücadelede mekanik, biyolojik veya kimyasal mücadele yöntemleri olduğunu ama bunun yanında vatandaşların alacağı basit önlemler sayesinde haşerelerin sayısının kontrol altına alınabileceğini söyledi.
VATANDAŞLARIN ALABİLECEĞİ ÖNLEMLER
Mulla, vatandaşların alabileceği önlemlerin bazılarını şu şekilde sıraladı;
“Rögar ve kuyu kapaklarını sıkı sıkı kapatmak. Tıkanan veya taşan pis su kuyularını belediyeye bildirmek. Sivrisinekler su birikintilerine yumurta bıraktığından çevrede su dolu kaplar bırakmamak, evcil hayvanlarımız ve sokak hayvanları için bırakılan su kaplarını sık sık değiştirmek.
Havalandırma borularının üzerine tül geçirerek sıkıca bağlamak. Dere yataklarına lağım suyu deşarj etmemek. Karasineklerin ürememesi için çöp bidonlarının ağızlarını kapalı tutmak. Yiyecek ve içecekleri açıkta bırakmamak. Evcil hayvanların boş arazilere pislememesini sağlamak, ahır ve kümesleri sık sık temizlemek. Yeşil alanların ve evlerin bahçelerindeki otların, sineklerin yaşamasına ve üremesine elverişli ortamlar oluşturduğundan bunları temizlemek. Yine sineklerle beslenen canlıların (kurbağa, kertenkele, örümcek, bukalemun, yarasa, bazı böcek türleri ve onların suda yaşayan larvaları (kız böceği gibi), bazı balık türleri ve birçok kuş türü (kırlangıç, ebabil, tarlakuşları, baştankaralar, sinekkapan, arıkuşu vs.) korumak ve korunmasını teşvik etmek, bu konuda çalışmalar yapmak. Kokuları ile sivrisinekleri iten bitkiler (fesleğen, sardunya, nane, defne, biberiye, mercanköşk, lavanta, pelin otu, sarımsak) yetiştirmek/bulundurmak.”
“BİYOLOJİK MÜCADELE TERCİH EDİLMELİ”
Mulla, alınacak bu önlemlerin yanında uygun yerlere asılacak sinek tutucu levhalar veya tuzaklarla mekanik mücadele yöntemlerinin de uygulanabileceğini, alınan tüm bu önlemler yetersiz kalır ve yine de sinek sayılarında artış yaşanırsa biyolojik mücadelenin tercih edilmesi gerektiğini belirtti.
Biyolojik mücadelenin bir canlıyı başka bir canlı kullanarak yok etmek demek olduğunu anlatan Gizem Mulla, bunun için yaygın olarak bakteri kökenli yani biyolojik larvasitler kullanıldığını ve biyolojik larvasitler sentetik ürün içermediğini vurguladı.
“KİMYASALLAR KANSERE VE BAŞKA HASTALIKLARA YOL AÇIYOR”
Kimyasal mücadelede ise tamamen birer zehir olan böcek öldürücü kimyasal ilaçlar kullanıldığını kaydeden Mulla, “Kimyasal mücadelede kullanılan ilaçlar hava, su ve toprağa karışarak kirliliğe neden olmakta, solunum veya besin yoluyla insanlara geçerek başta akciğer kanseri, cilt kanseri olmak üzere diğer birçok kanser türü, alerjik reaksiyonlar, astım ve nefes darlığı gibi ciddi hastalıklara neden olmaktadırlar” ded