Biz buna mı layıkız..

Arif Alasya

Adanın yıllarca İngiliz’in, Rum’un egemenliğine geçmemesi için savaştık. Türiye’nin Kıbrıs’da hak sahibi olduğunu onlara anlatmak için Türkiye hükümetlerine yalvarıp yakarmadan her tarafımız fıtık oldu.
Sonuçta başarılı olduğumuzu ve1960’da artık Kıbrıs’da Kıbrıslılara ait bir cumhuriyetin eşit ortağı olduğumuz hayaline kapıldık.
Hâlbuki ne EOKA’nın adanın ‘’Yunanistan’a bağlanma’’ hayali, ne de Türkiye’nin ‘’Ya taksim ya ölüm ‘’hayali bitmemişti.
21 Aralık 1963 bunun habercisiydi.
21 Aralık 1963’den başlayarak yüzlerce olayla iki toplum birbirine kırdırıldı ve uzaklaştırıldı. Baskılar ve liderlerin telkini ile Türkler gettolarda toplandı nerdeyse ekonomik gücü sıfırlandı fakat asla adada Rum ve İngiliz’lerin egemenliğine boyun eğmedi.
15 Temmuz 1974’de Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantörlerinden biri olan Yunanistan. Yunanistan’da gerçekleştirdiği askeri darbenin ardından Has adamı adanın Yunanistan’a bağlanması hayalinden hiç vazgeçmeyen EOKA teröristi Nikos Sampson’u adanın lideri yapacak bir darbe yaparak Makarios’u adadan uzaklaştırdı.
Bu darbeden 5 gün sonra bu darbeyi bahane eden ikinci garantör Türkiye diğer garantörlerin ve Amerika’nın desteği ile adanın kuzeyini işgal ederek bir şekilde Taksim’i gerçekleştirmiş oldu.
Ne gariptir ki bu işgalin ardından Yunanistan’daki cunta da yerini sivil idareye bıraktı.
Kıbrıs’ın Güneyinde yaşananlar, Güney Kuzey ilişkileri yazımın konusu değil. Benim burada saptayacağım Kuzeyde yaşananlardır.
41 yıl sonra Kuzeyde bir Cumhuriyet var. Bu Cumhuriyet uluslar arası olarak Türkiye’nin alt yönetimi olarak tanınmaktadır. Anayasasının geçici 10.ncu maddesine göre egemenlik GKK’lığı aracılığı ile TC Genel Kurmaylığına yanı Türkiye Cumhuriyetine aittir.
GKK’lığı  Kıbrıs’lı saf Türk olmadığı için bu makama getirilemez.
Polisimiz, İtfayemiz, Sivil savunmamız GKK’ye bağlı olacak. Merkez bankası müdürümüz gibi idari makamlarımız Türkiye’li olmak zorunluluğunda olacaktır.
Hükümetlerimiz ‘’Ekonomik ve sosyal kalkınma’’ protokolleri adı altında TC yardım heyeti talimatları ile yürütülmektedir.
Kıbrıs’a ait 1974 sonrası tüm fabrikalar kapatılmış, Narenciye sektörü ABAT kararları ile batırılmış üretim nerdeyse sıfırlanmıştır. Kıbrıs türkü ürettiğini Türkiye’ye bile satamamaktadır.KTHY,ETİ,SANAYİ HOLDİNG….gibi  kurumlarımız batırılmıştır.Devlete ait olması gereken Uçak alanı,gemi limanları,elektrik ,su ,haberleşme gibi milli değerlerimiz özelleştirme adı altında TC sermayesine devredilecektir.
Eğitim sistemimiz TC’ye uyumlu hale getirilmiştir. Daha önceki yazımda ilkokul ve kolejlerde yaşananları yazmıştım. Son darbe Hala Sultan İlahiyat koleji ve gençlik koordinasyon ofisi ile vurulmak istenmektedir. Yasalarımıza aykırı müfredat uygulayan İlahiyat kolejine giden sendikacılarımız RABİA selamı ile karşılanmış ve dövülmek istenmiştir. Gençlik koordinasyon ofisini protesto için TC Elçiliğine siyah çelenk bırakmak isteyen protestocular etten bir polis ordusu tarafından engellenmiştir.
Yazık ki bu direnişlere cevabı bir Türkiye kökenli öğretmenimiz şöyle vermiştir.’’ Halinize gülüyorum bir avuç çakal sürüsü. Benden ve neslimden size rahat yok.’’
41 yıldır bizi yönettiğini sananlara soruyorum ‘’BİZ BUNA MI LAYIKIZ’’