Biz önce biz olalım !..

Taner ULUTAŞ

Sabahleyin önce hanımı iş yerine götürmek daha sonrada Gazeteye gitmek için evden çıkarken sürekli olarak hangi yolu kullanacağımın hesaplarını yaparım. Malum yollarımız Amerikan Asfaltı olduğu ve arabalar yağ gibi aktığı için daha Amerikan Asfaltı olan yolları tercih etme derdine düşerim. Çukurlara düşmemek için araba ile kıvırma dansını öğrendiğim için soldaki çukura Mesivari, sağdaki çukura da Ronaldo vari çalım attıktan sonra çukursuz yer bulursam dümdüz oradan gitmeye çalışırım. Çok samimi bir arkadaş ile oturmuş bizim dinozorlar çağından kalan araçlarımıza ne kadar Road Taks ödediğimizi konuşuyorduk. Vallahi benim araç yürüyen dinolar zamanından kaldığı için bin iki yüz Törkiş Liracık öderim. Bunun yanına ayni miktardan 3 tane daha koyarsam daha iyi bir araç alırım. Ama cep delik cepken delik olduğu için mecburen bu arabanın direksiyonunu kullanmak durumundayım diyen arkadaşıma ayni sınıftanız diyecektim ama serde askerlik pardon gurur olduğu için söyleyemedim. Neyse her yıl tonoynan para ödediğimiz araç vergilerine ödediğimiz vergilerin karşılığını biz halk olarak alıyormuyuz?. Verginizi ödeyiniz. Ödediğiniz vergiler size hizmet olarak döner diyen Müddei – Umumlar o hizmeti bize sunmayı başarabildiler mi? Her sabah Haspolat’a giderken yolda lingiri oynar gibi çukurlardan kaçmak için zigzaglar çizerek gitmekten bıktım usandım. Kaçamayıp çukura düştüğüm zaman bozulan ön düzeni düzeltmek için hatırı sayılır para ödemekten de bıktım. Araçlar için büyük tehlike arz eden yoldaki çukurlar için Ulaştırma Bakanlığı ve Karayolları Dairesi Müdürlüğü dâhil hiçbir makam sorumluluk almıyor. Kaliteli dedikleri yol için alınan Road Taks ödenmediği zaman soluğu mahkemede almak gelenek haline geldi. Ama bizim bozulan arabaların hesabını kimden soracağımız hususunda kimseden en ufak bir bilgi alamamak da gelenek haline geldi. Özellikle anayollarda açılan yarıkların sürücüler için tehlike oluşturduğunu kimse görmek ve bilmek istemiyor. Değirmenlik- Girne Anayolunun sürücüler için bir bubi tuzağı teşkil ettiğini kimse anlamıyor. Kıbrıs Gazetesi önündeki trafik ışıklarının önündeki yolun vadiye dönüştüğünü hiçbir yetkili görmüyor. Everest Tepesi gibi yüksek tutulan ve tırmandıktan sonra inmek için büyük çaba sarf ettiğiniz on adımdaki kasislerin arabalara verdiği hasarı kimse anlamak istemiyor. Önüne gelenin yollarda açtığı ancak kapatmadığı çukurlara bir avuç asfalt bilemedin günü geçirmek için bir kepçe toprak koymayı hiçbir sorumlu akıl edemiyor. Afrodit’in kırmadık ceviz bırakmadığı bu fettan Ada’da bu kadar umursuzluk ve vurdumduymazlık çok fazla değil mi diye sorsam yüzüme bakıp güleceklerinden korkarım. Kimsenin kimseden hesap sormadığı bir ülkede sanırım bu durum bile bizim için çok iyi. AB’ye girecekmişiz de Avrupalı olacak mışız da falan da filan. Arkadaşlarım. Dostlarım. Kardeşlerim. Abilerim ve amcalarım biz önce biz olalım da AB vatandaşı olmak şunda dursun.