Kıbrıslı Türk olmak aslında öyle farklı bir duygu ki bizi hiçbir şey şaşırtmaz. Mangal kadar yürek taşırız. Bir o kadar da duygusalız aslında. Kolay kolay kızmayız. Kızdık mı kan davası gibi görürüz yaşananları. Yaz sıcak geçer bizim ülkemizde. Yaz sıcakları gelince daha da bir mayhoşlaşırız. Hakkımızdan ödün vermeyiz asla. Hele de izin hakkımızdan. En Müslüman biziz. O kadar bir Müslümanız ki, kandilleri günler öncesinden biliriz. Regaib Kandili mi? Mirac Kandili mi? Berat Kandili mi? önemli değil, Kandilin, hangisi, neyi temsil ettiğine aldırmayız Sırf tatil olması bile yeter bize. Tembel demişlerse ne fark eder? Biz alıştık tembel denilmesine, duymayız bile. Üstelik besleme demiş birileri, boşveeer dedik geçtik. Hatta biz besleme çapulcu olmayı bile kabul ettik. Hep bir arabesk yaşam içindeyiz. Hep bir ajitasyon. Haksız mıyız aldırmamakta? Genlerimize işledi bu rahat ruh hali. Gelen vurmuş, giden vurmuş. Tıpkı, gelen Türk, giden Türk gibi. Ne fark eder kimin vurduğuna. Interpolün kaçak yuvası, Kumarhane cenneti, Kara para aklama merkezi, Fuhuş yuvası olsak ne fark eder? Ders kitapları bu toprakları anlattı uzun uzun. Asurlar, Venedikliler, Persler, Lüzinyanlar, Korsanlar... Evet korsanlar varmış Osmanlı öncesinde. Sırf korsanlar yüzünden almış Selim Kıbrıs’ı. Şarap falan bahane, Zaten şarabı da bozuk bu adanın, Psikolojisi bozuk olduğu gibi. AİHM hükmetmiş, 90 Milyon Euro verileceğini söylemiş, Bizim umurumuzda mı? Göç kaderidir demişler ülkelerin. Birileri hep göç etmiş yıllarca. 1890’lar, 1945’ler 1960’lar ne fark eder? 1974, 2014 ne fark eder? Ha meclistekiler yönetmiş, Ha Türkiye yönetmiş, Ha ABD yönetmiş ne fark eder O kadar çok badire atlattık ki, Artık bizi hiçbir şey şaşırtmaz…