Dışişleri Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin, Barış Gücü’ne ilişkin kararlarında Kıbrıs'ta eşit iki taraf olduğu gerçeğinin göz ardı edildiği ve sadece Rum tarafının rızasının arandığını belirterek, yaşanmakta olan ciddi eksiklik, yanlı ve yanlış tutumun sona erdirilmesi için BM yetkililerine çağrıda bulundu.
Enformasyon Dairesi aracılığıyla yapılan Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, “Bilinmelidir ki, Kıbrıs'taki eşit taraflardan birine devlet, diğerine toplum muamelesi yapılmaya devam edildiği sürece adada kabul edilebilir adil ve kalıcı bir anlaşmaya varılması mümkün olmayacaktır” denildi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK)’nin adadaki BM Barış Gücü’nün (BMBG) görev süresini 31 Ocak 2017 tarihine kadar uzatan kararını dün oy birliği ile onaylayarak kabul ettiğini hatırlatan Bakanlık, kararda Rum Yönetimi’nden “Kıbrıs Hükümeti” olarak bahsedilmesinin adadaki gerçekleri yansıtmadığını kaydetti.
Bakanlık, “1963 yılı itibarıyla meşru hükümeti silah zoruyla gasp etmiş bulunan Kıbrıs Rum yönetiminden ‘hükümet’ olarak bahsedilmesi Kıbrıs Türk tarafı açısından kabul edilebilir bir tanımlama değildir. Kıbrıs Rum Yönetiminin Ada’nın güney kesimini idare ve temsil ettiği, Ada’nın kuzeyinde hiçbir otoritesi bulunmadığı, Kuzey Kıbrıs’taki tek yetkili otoritenin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti makamlarının olduğu ve Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türkleri hiçbir şekilde temsil etmediği aşikârdır” dedi.
Kararda BMBG’nün görev süresinin sözde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin rızası çerçevesinde uzatılmakta olduğunun belirtildiğine dikkat çeken bakanlık, benzer şekilde BMBG’nün adada görev yapacak yetkililerinin atanma prosedürlerine de Kıbrıs Türk tarafının müdahil edilmediğini belirtti.
Kararda, Kıbrıslı Türk ve Rum Lider’in müzakere sürecine bağlılığı ile müzakere sürecinde kaydedilen ilerlemenin memnuniyetle karşılandığının da ifade edildiğini ifade eden Bakanlık, bununla birlikte, 2016 yılı sonuna kadar bir çözüme ulaşılması yönünde Liderler tarafından beyan edilen ortak niyete kararda açıkça atıfta bulunulmamış olmasının maddi bir eksiklik teşkil ettiğini vurguladı.
“TELKİNDE BULUNULMASI GEREKEN TARAF KIBRIS TÜRK TARAFI DEĞİL, KIBRIS RUM TARAFIDIR”
Güvenlik Konseyi’nin, iki toplumlu, iki kesimli ve siyasi eşitliğe dayalı kapsamlı bir çözüme henüz ulaşılmadığını hatırlatarak bir önceki kararında olduğu gibi uluslararası toplumun müzakerelere atfettiği öneme değinmiş olmasının olumlu olarak değerlendirildiğini kaydeden bakanlık, “Bu çerçevede, kararda özlü müzakereleri yoğunlaştırması yönünde her iki tarafa çağrı yapılmaktadır. Açıkça belirtmek gerekir ki, Kıbrıs Türk tarafı bu yönde üzerine düşeni yapma kararlılığını muhafaza etmektedir. Bu konuda telkinde bulunulması gereken taraf Kıbrıs Türk tarafı değil, Kıbrıs Rum tarafıdır” dedi.
“GÜVEN ARTIRICI ÖNLEMLER…”
Güvenlik Konseyi Kararı’nda, bir önceki kararda olduğu gibi henüz hayata geçmemiş olan Güven Artırıcı Önlemlerin hayata geçirilmesi çağrısı yapıldığına da işaret eden Bakanlık şunları kaydetti:
“Ancak anılan Güven Artırıcı Önlemlerin neden bir türlü hayata geçirilmediği veya bu konuda anlamsız bir şekilde Rum tarafının gerekli adımları atmadığına değinilmemektedir. Bu vesileyle, iki taraf arasında mutabık kalınan ve henüz hayata geçirilmemiş Güven Artırıcı Önlemlerin bir an önce uygulamaya konulabilmesi için gerek yapıcı önerilerimiz gerekse uzlaşıcı yaklaşımımıza Kıbrıs Rum tarafının da benzer tutum sergilemesi gerektiğini vurgulamakta yarar vardır. Kuşkusuz ki, Güven Artırıcı Önlemlerin Ada’da nihai bir anlaşma sağlanmasına ve varılacak anlaşmanın uygulanmasına önemli katkısı olacaktır”.
Bakanlık, kararda, Ara Bölge’nin statüsüne ilişkin yapılan atıflarda yalnızca askeri statükonun ihlali iddialarına yer verilirken, Kıbrıs Rum tarafının gerek Pile’deki izinsiz olarak faaliyet gösteren üniversite, gerekse kumarhanelerin yarattığı ihlaller göz önünde bulundurularak bu çağrının daha ziyade Kıbrıs Rum tarafına yöneltilmemiş olmasının dengesiz bir yaklaşım teşkil ettiğini de kaydetti.
Ara Bölge’de halen bulunan mayınların temizlenmesine yönelik yapılan çağrı bağlamında ise, Kıbrıs Türk tarafının Rum tarafıyla işbirliği yapılarak tüm mayınların temizlenmesi yönündeki önerisinin baki olduğu ancak karşı taraftan yanıtsız bırakıldığının hatırlanması gerektiğini de vurgulayan Dışişleri Bakanlığı, açıklamada, “Kararda her yıl mutat olduğu üzere BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’taki Birleşmiş Milletler Barış Gücü ile ilgili son (S/2016/598) ve (S/2016/599) Raporlarının memnuniyetle karşılandığı ifade edilmektedir. Bu kapsamda, Kıbrıs Türk halkı üzerindeki izolasyondan yalnızca Kıbrıslı Türklerin bir endişesi olarak bahsedilmesine ilişkin hususlar BM nezdinde yeniden kayda geçirilmiştir. Kıbrıs Türk halkının günlük hayatını ciddi şekilde etkileyen kısıtlamalardan sadece bir endişe olarak bahsedilmeye devam edilmesi Kıbrıs Türk halkı tarafından kaygı ile karşılanmaktadır” dedi.
Bakanlık açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Kıbrıs Türk tarafı olarak, muhataplarımızdan aynı tutumu görmememize rağmen izlemekte olduğumuz yapıcı ve çözüm hedefli tutumun BM Güvenlik Konseyi kararlarına yansıtılmasını ve uzun yıllardır haksızca dünya arenasından koparılan Kıbrıs Türk halkının hak ettiği konuma getirilmesi yönünde tavır sergilemesini murat ettiğimizi hatırlatmayı elzem görmekteyiz.”