Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, Yunanistan’la Türkiye arasında yaşanan gerginlik ve Yunanistan’ın Mısır’la yaptığı bölgesel mutabakat anlaşmasını parlamentoya taşınacak olması konusunda; “Yunanistan bir oldu bitti yaratma çabası içindedir” yorumunu yaptı. Özersay, CNNTürk yayınına katılarak bölgedeki gelişmeleri değerlendirdi. Doğu Akdeniz bölgesinde Mısır ile Yunanistan arasındaki anlaşmanın büyük ihtimalle yakında Kıbrıs Rum tarafıyla Yunanistan arasında bir anlaşmayı da beraberinde getireceğini düşündüğünü belirten Başbakan Yardımcısı, Doğu Akdeniz’in batı havzasında Türkiye’nin Libya’yla yapmış olduğu anlaşmayla ortaya çıkan deniz alanını bölmeyi amaçladıklarını söyledi. Özersay şöyle konuştu: “Doğu Akdeniz’in doğu havzasında önemli ölçüde dengeyi sağlamış durumdayız ve bundan rahatsızlar. Bu güç mücadelesinin bir noktada, özellikle şirketlerin varlığı nedeniyle bizimle masaya oturup Türkiye’yi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni yok saymadan bu kaynakları paylaşmak zorunda olduklarını öğrenecekler. Çünkü realite budur, hakkaniyet budur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de önemi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Kimse oyun kurucu olmamıza engel olamayacaktır.”
“Yunanistan’ın Mısır’la birlikte attığı adım iyi niyetten yoksundur”
Başbakan Yardımcısı, Yunanistan’ın Mısır’la birlikte attığı adımın iyi niyetten yoksun olduğunu belirtti. Özersay, “Türkiye ve Almanya’nın arabuluculuğunda bir konuyu bağlamaya çalışırken, diğer taraftan bu adımın atılması fırsatçılıktan başka bir şey değil. Fakat bir gerçek var; iyi ki Türkiye’yle KKTC tam bir işbirliği ve diyalog halinde bir süre önce sadece açıklama yapmayı bırakıp sahaya inip sahada dengeyi sağlamışız. İyi ki 2011 yılından itibaren önce kıta sahanlığı sınırlandırma anlaşmasını yapmışız, ardından lisans vermişiz ve Türkiye’de bu bölgede önce sismik sonra da normal kazıları yapmaya başlamıştır. Bu hem Türkiye’nin deniz yetki alanları içinde hem de KKTC’nin sahip olduğu deniz yetki alanları içinde verilen lisanslar bağlamında yapılan kazılardır. Bu adımlar hem Kıbrıs Türkü’nün hem de Türkiye’nin bölgede oyun kurucu olması anlamına geliyor. Rum tarafını ve Yunanistan’ı rahatsız eden de budur” dedi.
“Maraş konusunda atacağımız adım statükoyu ve kısır döngüyü bozacak”
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis'in “Maraş konusu, Türkiye’nin Avrupa sürecini sekteye uğratır” sözlerini “Var olan gücünün ötesine geçen bir açıklama” olarak değerlendiren Kudret Özersay, Rum liderin
“Kıbrıs Rum yönetimi Kapalı Maraş’ın eski sahiplerine iadesini istemiyor mu? Sakinlerinin geri dönmesini istemiyor mu? Kapalı Maraş’ın askeri bir yasak bölge olarak kalmasını mı istiyor? Hayalet kent olarak kalmasını mı tercih ediyor?” gibi soruları yanıtlaması gerektiğini ifade etti. Uluslararası hukukla uyumlu, mülkiyet haklarına saygılı, eski sahiplerinin haklarını da dikkate alan bir tutumla askeri bir bölgeyi sivil bir bölgeye dönüştürecek bir adımın bugünkü statükoya göre çok daha iyi bir durum ortaya çıkaracağını, ekonomik bir haraketlilik getireceğini, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum halkının ilişki kurabilecek olmasını görmek istemediklerini ve bundan endişe duyduklarını aktaran Özersay, şu sözlerle konuşmasını sürdürdü:
“Yeni Cumhurbaşkanının dünyadaki aktörlere Maraş’ı doğru anlatması açılmasına katkı yapacaktır”
“Kıbrıslı Rumlar bu gelişmelere olumlu sinyal veriyor ve bu da yönetimi endişelendiriyor. Bunu yapmak için onların rızasını almaya ihtiyacımız yok. Onlarla oturup pazarlık yapmaya ihtiyacımız yok. Atacağımız bu adımla aslında adadaki statükoyu çatırdatacak, kısır döngüyü bozacak. 5 yıl önce bu projeyi gündeme getirdiğimde gülümseyen, hafife alanlar vardı. Bugün geldiğimiz noktada bunun yapılabileceğini herkes söylüyor. Uluslararası topluma da bunu doğru anlattığımız için görüyoruz ki; yeni bir Güvenlik Konseyi kararı veya başka bazı adımlarla Kıbrıslı Rumlar buna engel olamayacaklar. Yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimiyle göreve gelecek yeni cumhurbaşkanının uluslararası alanda bunu çok iyi anlatabilecek olan, uluslararası hukuk ve politika bağlamında dünyadaki aktörleri de buna iyi hazırlayabilecek bir cumhurbaşkanı olması, Kapalı Maraş’ın açılmasına katkı yapacaktır.”
“Fransa’nın manevraları bize bölgede geri adım attıramayacaktır”
Güney Kıbrıs yönetiminin Fransa’ya hava ve kara sahasını açması ve askeri uçakların üsse inmesi konusuna dair yönlendirilen soruyu da yanıtlayan Kudret Özersay, Birleşik Krallık’ın AB’den çıkmasıyla boşalan koltuğu Fransa’nın doldurma gayretinde olduğuna işaret etti: “Birleşik Krallık, Türkiye ve Yunanistan yanında 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantörü konumundaydı. İngiltere, Avrupa Birliği’nin içinde Kıbrıs meselesini en iyi bilen, ağırlığı ve söz sahibi olan, egemen üsleri bulunan bir AB ülkesi konumundaydı. Son dönemdeki gelişmeler, AB’den Birleşik Krallık’ın çıkmasıyla birlikte Fransa’yı özel bir yere taşıdı. Fransa kendisini; BM Güvenlik Konseyi üyesi olup aynı zamanda da AB üyesi olan, Kıbrıs’la bağlantısı diğer AB ülkelerine göre çok daha fazla olan bir ülke olarak görüyor. Şu anda Kıbrıs adasında yaptığı gerçek gücüyle, uluslararası politikadaki gücüyle çok da orantılı bir hamle değil. Bu manevraları yapıyorlar, Rum tarafı o hakkı veriyor ama gerçek olan bu bölgede bu tür faaliyetler sadece gerginliğe hizmet eder. KKTC ve Türkiye bu tür manevraları gözdağı kabul ederek geri adım atacak değildir.”
“Doğu Akdeniz’in dünya aktörleri için önemi bir kez daha ortaya çıktı”
Gelişmeleri sadece Yunanistan veya Fransa ile sınırlı görmemek gerektiğini belirten Özersay, Doğu Akdeniz bölgesinin gerek Türkiye gerekse bölge ülkeleri ve dünyadaki diğer aktörler için ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdiğini anlattı. Özersay, “2000’li yılların başından itibaren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ve Kıbrıs adasının eskisi kadar önemli olmadığını iddia edenler oldu. Bu gelişmeler bize bir kez daha gösterdi ki; özellikle Türkiye’nin kuzeyde Karadeniz, batıda Ege’de nefes alabileceği bir alan olmadığı ve Akdeniz’de nefes alabileceği bir uluslararası alana çıkış olduğu, stratejik önemi olduğu bir kez daha ortaya çıktı” dedi.