Aksak Timur, Anadolu'yu işgal ettiğinde, ordusunda filler de varmış. Bunlardan birini, tarlada hizmet amacıyla köylülere armağan etmiş. Fil, tüm ekinleri talan etmeye başlayınca, köylüler soluğu, Timur ile arası iyi olan Nasrettin Hoca'nın yanında almışlar. “Bu fil bizi mahvedecek. Timur'a gidip, fili geri almasını bizim adımıza rica edebilir misin, ya Hoca?” demişler. Nasrettin Hoca,bu adamlara güvenmese de, düşünmüş, taşınmış ve; “Tek bir şartla!” demiş. “Benimle birlikte Timur'un otağına varacaksınız; ben de sizin adınıza konuşacağım” diye devam etmiş sözüne. Köylüler kabul etmişler ve birlikte Timur'un otağına varmış, huzura kabul edilmişler. Daha doğrusu Nasrettin Hoca öyle sanmış. Astığı astık, kestiği kestik Aksak Timur seslenmiş: -Söyle Hoca, dileğin nedir? -Ben köylünün adına geldim, efendimiz! demiş Nasrettin Hoca. Onların derdine tercüman olmaktır dileğim. Diyorlar ki... Nasrettin Hoca, kolunun çemberi ile köylüleri işaret etmek üzere şöyle bir yarım dönmüş ki; o da ne? Ardında hiç kimse yok! Yarı bele kadar eğilmiş ve: “Diyorlar ki;” diye devam etmiş. “armağan ettiğiniz fil, öyle hayırlı, uğurlu ve yararlı bir hayvanmış ki! Ondan bir tane daha köye armağan etmenizi talepten utanç duyuyorlar. Kerem edin, köyümüze bir tane daha gönderin!” Aksak Timur da, bu durumdan memnun olup, köye bir fil daha göndermiş. Bu olayın üstünden seneler geçmiş ve yıl olmuş 2016. Yıllar değişmiş, mekanlar değişmiş ama zihniyetler değişmemiş. Türkiye’deki “Aksak Timurlar”, varlığı ile yokluğu belli olmayan KKTC denen küçücük adaya, su vermişler. Vermişler vermesine ama, suyun bedeli o denli ağır gelmiş ki halka, halk isyan eder olmuş. “Varsın su gelmesin ama bu vesayet de kalksın artık” demişler. Bunu duyan uyanık Hazine Başı; “eğer 13. Maaşları istemezseniz vesayet kalkar” demiş. Halk buna pek inanmamış ama söylenmekten de vazgeçmiş. Halkın cılızlaşan sesini fırsat bilen Hazine Başı bu sefer; “Türkiye’ye gidip, su sorununu çözeceğim” demiş. Herkes, su sorunun çözülüp, vesayetin ortadan kalkacağını beklerken (!), bizim Hazine Başı, Nasrettin Hoca misali, vesayeti, ikiye katlayıp, daha da sıkılaştıracak bir söylemde bulunmuş. Türkiye’den, suyun yanında, elektrik de istemiş. Eeee ne de olsa, Aksak Timur ile Nasrettin Hoca’nın torunlarıyız. Zaman, mekan değişse de, zihniyet değişmiyor işte. Dolayısıyla da, halkın bıraktığı boşlukları, filler dolduruyor.