Cumhurbaşkanlığı seçimi, 19 Nisan Pazar günü gerçekleşti. Sonuçlar açıklandı. Adaylar demeçler verdi, görüş beyan etti... Demokratik, kavgasız belasız, kansız, huzur içinde ceryan eden bir seçim olduğuna hepsi de parmak bastı ve seçmene teşekkürler etti.. Kıbrıs Türk tarihinde , ilk kez , ikinci tura kalan bir başkanlık seçimi yaşanıyor. Önümüzdeki Pazar, 26 Nisanda, seçmenler sandık başlarına koşacak. İkinci turda yarışmaya hak kazanan Eroğlu ve Akıncı, kolları sıvadı, destek arıyor. CTP-BG ve Özersay, acaba, kimden yana tavır koyacak ? Özersay, ben , kimseyi yönlendirmeye çalışmayacağım. Herkes, özgür iradesini, vicdanının sesini dinlesin ve oyunu versin dedi. CTP-BG yöneticileri toplantı yapıp, sonuç değerlendirmesi yapacaklarını ve kimi destekleyeceklerini kararlaştıracaklarını duyurdu. Sandıktan, ilk turda çıkan sonuç, hiç kuşkusuz UBP nin desteklediği, sözde bağımsız aday Eroğlu, beklenen ve tahmin edilenin çok altında oy topladı. Koskoca UBP ve sevenleri Eroğluna yüzde 30 a varamayan oy hediye etti. Nerede kaldı %50 ler ? Akıncı , hayli kazançlı ve başarılı. Sibel hanım, Başbakan Yorgancıoğlunun dediği gibi beklenen ve arzu ettikleri sonucu alamadı. Bu seçimde en büyük başarı ve kazanç Kudret Özersayın hanesine yazıldı, bana göre. Arkasında siyasi bir parti gücü olmayan, siyasi yaşamımızda yepyeni bir isim olan bu , değerli vatan evladımız, ilk girdiği büyük bir seçimde, %22 ye varan oy topladı. Anketciler, halbuki, onun oy sayısının yüzde 5-10-15 şi geçmeyeceğini iddia ediyordu. Yarışmacıları, başta Özersayı, Akıncıyı ve Sibeli kutlarım. Eroğlunu ise yerer ve eleştiririm. Çok havalanmış ve anketcilerin dolduruşuna gelmiş, ilk turda yüzde 50 leri geçeceğini ilan etmişti. Ama, olmadı. Değil ellileri, otuzları bile bulamadı. Pek ala, neden ? Kendinin önceleri işlediği hatalardan, etrafındakilerin hançerlemesinden ve de seçmenlerin yüzde otuzdan fazlasının sandığa gitmemesinden. Başarılı bir lider olmuş olsaydı, almış olduğu oyların en az üç kat fazlasını toplayarak birinci turdan seçim kazanırdı, değil mi ?. KKTC Cumhurbaşkanlığı seçiminde bu kadar düşük katılım olması, seçmenlerin yüzde otuzdan fazlasının sandığa gitmemesinin sebebi nedir ? Seçmenlere , birileri sandığı boykot ediniz mi dedi? Birileri seçimlere protesto ile karşılık veriniz çağrısı mı yaptı ? Her iki soruya da cevabım HAYIRdır. Nedeni, seçmenin politikacılara, siyasi liderlere güvenini yitirmiş olmasıdır. Hangisi kazanırsa kazansın değişen bir şey olmaz inancıdır. Çünkü , seçmenler her seçimden sonra, ne maddi ,ne ekonomik, ne sosyal yaşamlarının değişmediğini gördü. Seçim önceleri verilen sözlerin yerine getirilmediğini yaşadı. O nedenle sandığa koşmadı. Halbuki, mevcut gidişatın değiştirilmesi için, bizzat ve ısrarla sandığa gitmesi ve oyları ile değişimi sağlamaya çalışması gerekirdi.. Heniz geç değildir. Bu Pazar, herkes, her oy hakkı sahibi seçmen sandığa koşmalı ve görevini yerine getirmelidir. Gelişmiş, demokratik ülkelerde seçmenler seçim tarihini dört gözle bekler ve saati geldiğinde koşar, istemi ve beklentisi doğrultusunda çalışacak adaya ve siyasi partiye oyunu verir. Sandıkları boykot etmenin işe yaramayacağını çok iyi bilir. Ve elindeki tek demokratik güç olan oyunu severek, heyecanla kullanır. O nedenle diyorum ki, Lütfen, herkes bu Pazar ihmal etmesin, sandıklara koşarak ak oylarını, vicdanının sesine göre , kimsenin etkisi altında kalmadan, özgürce kullansın. Barış, çözüm, güven, refah ve mutlu yaşam getirebileceğine inandığı adaya helal oyunu çekinmeden versin. Eski numaralara, söylemlere, aldatmacalara rağbet etmesin. Haydi hayırlısı olsun....