Bozuk Düzen…

Arif Alasya

Aylardır süren Su tartışmaları dün itibarıyla boyut değiştirerek tartışılmaya başlanmıştır.
UBP tarafı asrın özelleştirmesine imza attık derken. CTP tarafı biz metini arzu ettiğimiz şekle getirdik demektedir.
Belediyeler mensup olduğu partiye bağlı olarak genelde parti görüşleri doğrultusunda beyanlar yapmaktadır. Belirgin olarak sadece Gönyeli belediye başkanı Benli bu anlaşmadan memnuniyetsizlik getirmektedir.
Her ne kadar bir su platformu kurulmuşsa da genelde sendikalara bağlı oldukları için sadece işin eleştiri tarafına katılmakta eylem gündeme gelince yan çizilmektedir.
Bütün bir gün gazetelerde yazılan yazıları ve TV kanallarına konuk katılan konukları izledim.Genelde bu programlara çıkan da konu hakkında yazan da büyük ortak CTP’li olan veya destek veren kişiler.Nedense baştan itibaren imzalama yönünde çaba sarf eden diğer ortak ve DP herhangi bir açıklama gereği duymamaktadırlar.Hatta  UBP ve DP’li belediye başkanları anlaşmaya destek vermektedirler.
Yazan veya savunma yapan CTP tarafı ise eski metin ile yeni metin arasında ciddi kazanımlar sağlandığı yolunda ısrarlı savunma yapmaktadırlar.Hatta bu konuda köy köy dolaşarak vatandaşı bu konuda ikna etme yolunu seçmişlerdir.
Peki halk ‘‘Asrın özelleştirilmesini yaptık ‘‘diyen Hacı Sunat Atun’a mı inansın yoksa CTP’nin hayır biz özelleştirme yapmadık tam tersi’’ her şeyi KKTC yetkisine bağladık’’dediğine mi?
Zaten bu ülkenin siyasileri bir tuhaf.
Bir parti başkanı partisinden istifa edenlere ‘’ Önümüzde yapacak çok işimiz var, ‘istediğim olmadı’ diye küsenlerle vakit kaybetmeyeceğiz. Çürükler temizlenmelidir bir yerde bizim böyle ayak oyunlarına vaktimiz yok...”
Diğer bir parti başkanı partisinden istifa eden vekiline’’ Neden istifa ettiğini bilmiyorum, onu kendisine soracaksınız, yorum yapmayacağım, DEĞMEZ!.diyebiliyor.
Sonuç olarak şunu söylemeliyim.
Maalesef istisnalar kaideyi bozmamakla beraber ülkemizdeki siyasi parti ve sendikaların ayakları yere basmamakta ve de meselelere hep partizanca ve de popülist yaklaşımlar içerisindedirler.
Su anlaşmasını Annan planı gibi tüm versiyonlarını defalarca okumaya gayret sarf ediyorum. İki günlük çabama rağmen net olarak bu sözleşmede nelerin değiştiğini anlayamadım.Herhalde hukukçu olmadığım için metnin belli maddelerine yapılan ve okuyanın tam olarak anlamamasını sağlayacak hukuki terimler ve kelimelerin kullanılmış olmasıdır.
Fakat bu anlaşmanın 20’nci maddesi açık ve net şunu söylemektedir.
Tahkim
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve İşletmeci arasında Uygulama Sözleşmesi’nin uygulanmasından, yorumlanmasından ve sonlandırılmasından doğacak uyuşmazlıklar İstanbul Tahkim Merkezi çerçevesinde tahkim yoluyla çözümlenir.
Türkiye Cumhuriyeti ile İşletmeci arasında işbu Anlaşmaya ilişkin hak, sorumluluk ve yükümlülüklerden doğacak uyuşmazlıklar İstanbul Tahkim Merkezi çerçevesinde tahkim yoluyla çözümlenir.
Ancak uyuşmazlığın Anlaşmanın yorum ve uygulanmasına ilişkin olması halinde Üst Düzey Ortak Komiteye başvurulur. Komite, kararını başvuruyu takip eden 60 gün içerisinde verir. Bu süre zarfında karar verilememesi veya Komitenin kararından tatmin olmaması halinde uyuşmazlığın tarafları tahkim yoluna gidebilir.
Tahkim ile ilgili diğer hususlar Uygulama Sözleşmesinde düzenlenir.
Yani imzayı KKTC atacak yargılamayı da Türkiye mahkemeleri.