Biz Kıbrıs Türkü hiç uslanmadık.
1950’lerde sözde teşkilat oluşturmak için Vakıf mallarını peşkeş çekmek modası vardı. Köylerdeki ve şehirlerdeki Vakıf malları sahiplendirilerek zenginler yaratıldı.
Ansızın ‘’Dan dan dan çekilin yoldan geliyor Celal Hordan’’ diye bir sloganla şehirlinin köylünün parasını, altınını hatta alyanslarını toplandılar. Sonra bir baktık Girne kapısındaki karargahından adam alınıp eli kelepçeli asker kaçağı diye tutuklayıp Türkiye’ye gönderdiler. Altınlar ve paralar cukka.
Sonrası Türk’ten Türk’e kampanyası adı altında zenginler yaratıldı. Ben Rum’dan bir bağ maydanoz aldığı için haşat edilen insanımızı biliyorum.
Bu dönemlere ne zaman bir fedakârlık istense hep halkın ensesine vurulup alındı. Zenginler daha da semirdi.
1974 sonrası bu başrolü oynayanlara büyük ikramiye vurdu. Hesabı kitabı belirsiz bir ganimet havuzu. Üstelik Devlet olacağız dürtüsü ile dağıtılacak makam ve mevkiler.
Vatandaşa bir, yandaşlara yalakalara 100 kendilerine bin, on bin üleşmeye başladılar.
Milletin bankalardaki Kıbrıs liralarına da 36’dan el koyup üleştiler.
Banka kurdurdular vatandaşın birikimlerini hortumlayarak bankaları batırdılar sonra ceplerine indirdikleri paraları vatandaşa taksitle Devlet kasasından ödediler.
Düzeni kurdukları yandaş ve yalakaları düzeni korumakta zayıfladığı zaman İktisaden Güçlendirme yasası altında 1974de taşınan nüfusu mala boğdular. Sonrasında da bu bedava alınan malların milyon dolarlara satılmasına Bakanlar Kutulu kararı ile izin verdiler.1974 sonrası adaya İngiltere’den yerleşmeye gelen vatandaşların arabalarına koçan verirken arkasına beş yıl satılamaz şerhini koyanlar bu koçanlara satılamaz şerhini koyamadılar.
Onlar zenginleştikçe halk fakirleşti. Sonunda Besleme olduk.
Her dönemde bedel ödeyen hep emekçiler oldu.
Doymadınız insanların can derdine düştüğünü bile fırsat bilerek tüm gücünüzle onların emeğine göz diktiniz.
Bedeli bu güne kadar düzenden beslenenlerin ödemesi gerekirken yine emekçinin cebine aşına
SALDIRIYORSUNUZ..YETER ARTIK